Bir yerde müzik ve kahkaha varsa Mutluluk var demektir | Open Subtitles | فحيث هناك موسيقى وضحك السعادة وافرة |
Bir yerde müzik ve kahkaha varsa Mutluluk var demektir | Open Subtitles | فحيث هناك موسيقى وضحك السعادة وافرة |
"Ateş çizelgeme baktı ve alaycı bir tavırla gülerek şöyle dedi:..." | Open Subtitles | نظر إلى مخطط الحُمّة الخاص بى وضحك بسخرية |
Hepsi bağırıyor, alkışlıyor ve gülüyordu. | Open Subtitles | وثم بوب قام بمضاجعتي كان كل ذلك هتاف و تصفيق وضحك |
Peygamber gülümsedi ve beni dinleyin dedi. Siz küçük cihadı tamamladınız, önünüzde daha büyük cihad var. | Open Subtitles | وضحك النبى وقال لقد أنهيتم الجهاد الأصغر |
Konuşmuş. Kadını aşağılamış ve ona gülmüş. | Open Subtitles | لقد تحدث إليها وأهانها وضحك عليها |
Ama bir gün, bir insan mağarayı buldu ve gördüğü şeye güldü; çünkü anlamadı. | TED | ولكن في أحد الأيام، وصل بشري إلى الكهف وضحك على ما رآه لأنه لم يفهم. |
Bir yerde müzik ve kahkaha varsa Mutluluk var demektir | Open Subtitles | فحيث هناك موسيقى وضحك السعادة وافرة |
Bir yerde müzik ve kahkaha varsa Mutluluk var demektir | Open Subtitles | فحيث هناك موسيقى وضحك السعادة وافرة |
Bay Stewart, delicesine gülerek hayata döndü. | Open Subtitles | السيد ستيوارت عاد من الموتى ، وضحك |
"Dedi, gülerek. | Open Subtitles | قال ذلك، وضحك |
Nikos güldükçe gülüyordu babam onu tepeye kadar bağırarak kovalarken. | Open Subtitles | ونيكوس ضحك وضحك في حين أن والدي طارده بالصراخ ، حتى منتصف الطريق إلى أسفل التل |
Heykelin kolunu kırdı ve durup gülüyordu. | Open Subtitles | .. تمثال بابو وكسر يده وضحك .. |
Yalvardı ve ağladı ve herkes gülüyordu. | Open Subtitles | وقد توسّل وبكى وضحك الجميع |
Başını geriye çekip gülümsedi ve dedi ki... | Open Subtitles | -فارجع راسه الى الوراء وضحك بشدة قائلا لى |
Bill gülmüş ve demiş ki... | Open Subtitles | وضحك (بيل) قائلاً |
Sonra da, yüzünde rahat nefes almamı sağlayan-- dürüst olmam gerekirse, telaşlıydım-- bir gülümse ile başladı ve güldü. | TED | ومن ثم يا لراحتي العظيمة -- لأكون صريحاً معكم، كنتُ مفزوعاً -- وبدأت ترتسم على وجهه إبتسامة، وضحك فقط، |