"ولم يكن" - Traduction Arabe en Turc

    • yoktu
        
    • değildi
        
    • hiç
        
    • olmadı
        
    • yokmuş
        
    • hiçbir
        
    • değilmiş
        
    • ve o
        
    • asla
        
    • olmayan
        
    Sizin be benim de ilkokula giderken 10,000 tane kitabımız yoktu. TED ولم يكن لدينا 10 آلالاف كتاب عندما ذهبنا الى المدرسة الإبتدائية.
    Parlak bir yaşlı kadındı. Gayet aklı başında. hiçbir medikal sorunu yoktu. TED كانت سيدة عجوز ذكية متألقة. عاقلة تماما.ولم يكن لديها أي مشاكل طبية.
    Bankanın içine girdiğimde içeride hiçbir şey yoktu. - Para mara yoktu. Open Subtitles ذهبت لداخل المصرف ولم يكن هناك أي شيء، لا مال لا شيء
    Bu şeyi tutup çıkardım, ve o şey demir değildi. TED ومن ثم اخرجت المادة الخام .. ولم يكن الناتج حديداً
    Vücudum bana hiç ihanet etmedi ve hiçbir zaman yanlış değildi. TED لم يخنّي جسدي على الإطلاق، ولم يكن جسدي خطأً على الإطلاق.
    Parmağında yüzük yoktu ve bir kocası olduğundan da hiç bahsetmedi. Open Subtitles لم تكن تلبس خاتم زواج. ولم يكن هناك أي ذكر للزوج.
    Odam, beş katlı binanın en alt katıydı... o yüzden camım, yeşil yamaçla aynı seviyedeydi ve anahtara da gerek yoktu. Open Subtitles غرفتي كانت في الأسفل في الطابق الخامس بحيث أن نافذتي كانت على مستوى جانب التل الأخضر ولم يكن هناك داعٍ لمفتاح
    Dikkat etmem gereken şeylerin bir listesini verdi ama o listede bu yoktu. Open Subtitles لقد أعطاني لائحة بالأشياء التي يجب أن أنتبه لها، ولم يكن هذا فيها
    Ben sadece ihtiyar bir kadındım ve başka kimse de yoktu. Open Subtitles وانا مجرد امرأة عجوز ولم يكن هناك اى احد فى الجوار
    Ofisimden çıkarken gayet aklı başında idi. Şüphelenmek için bir neden yoktu Open Subtitles كان متماسكا تماما عندما غادر مكتبى ولم يكن لدى أي سبب للشك
    Ofisimi terk ederken tamamen tutarlı davranıyordu. Şüphelenmek için hiçbir sebep yoktu. Open Subtitles كان متماسكا تماما عندما غادر مكتبى ولم يكن لدى أي سبب للشك
    Kimsenin o kadar uzun bir boru döşeyecek parası yoktu. Open Subtitles ولم يكن أحد يمتلك المال الكافي لبناء أنبوب بهذا الطول
    Ve bu çocuk o köyde yaşayanlardan biriydi -- o zaman orada değildi -- ve bu, o olay üzerine yaptığı film. TED وهذا الطفل كان يعيش في تلك القرية ولم يكن هنالك حينها .. وهذا هو الفلم الذي قام بصنعه عن هذا الامر ..
    Bu nefretin kökeni çürükler değildi ve tüm ömrüm boyunca böyle değildi. TED لا ينبع هذا الكره من التجاويف، ولم يكن نتيجة كرهٍ منذ الصغر.
    Evet, oldu ve sahnede komedinin bir parçası olmak hoş bir şey değildi. Open Subtitles نعم,هذا ماحدث,ولم يكن أمراً مبهج أن تكون جزءً من عرض كوميدي على المسرح.
    Doğanın renkleri çok güzelmiş ve etrafta hiç ses yokmuş. Open Subtitles ألوان الطبيعة كانت جميلة جدا ولم يكن هناك أي صوت
    Önemli olan, neredeyse öldürdü ve hiç kimse yardımcı olmak için burada oldu. Open Subtitles ما يهم هو أنها كادت أن تُقتل ، ولم يكن يوجد أحد ليساعدها
    Silah sesleri nedenimiz, ve destek çağırmak için vaktimiz olmadı. Open Subtitles الطلقات النارية سبب محتمل ولم يكن لدينا وقت لطلب ذلك
    39 bin dolar çocuğuna nafaka borcu var. Doktor da değilmiş. Open Subtitles يدين بـ 39 ألف دولار لرعاية أطفال المعاقين ولم يكن طبيباً
    Aslında, sana asla söylemeyeceği şeyi bana söylediğini öğrenmiş oldum. Open Subtitles فى الحقيقة, هناك اشياء اخبرنى بها ولم يكن ليخبرك بها
    Bir zamanlar disiplin öğrenmeye hiç merakı olmayan bir gözdem vardı. Open Subtitles لقد كان لدي طالب قبلك ولم يكن مهتما في تعلم الاسس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus