Ben burada elektriği, kirayı, ısınmayı ve onların maaşlarını öderken 6 kişi burada bütün gün durmuş birbirine fıkra anlatıp filmler hakkında konuşuyor. | Open Subtitles | ستة أشخاص يقفون هنا لأيام لكى يمزحون و يتحدثون عن الأفلام بينما أدفع أنا الغاز و الإيجار و النور و الضرائب و رواتبهم |
İnsanlar benimle konuşuyor. Beni tanıyan ama asla tanışmadığım insanlar. | Open Subtitles | اناس يتحدثون الي انا يعرفونني , لكنني لم اقابلهم ابدا |
Bak, insanlar konuşur... Özellikle çocuklar. İstediğim son şey panik, anladın mı? | Open Subtitles | أنظر, الناس يتحدثون خصوصا هؤلاء الأطفال آخر شئ أريده هو إثارة الذعر, |
Seksin zevkinden bahsediyorlar, ama bu uçmanın zevki kadar uzun sürmüyor. | Open Subtitles | انهم يتحدثون عن متعه الجنس ولكنها لا ترقى الى تسليه الطيران |
Ormanda saklanan bir yaratık hakkında konuştuklarını duymuş. Ona kan verdiklerini. | Open Subtitles | إنه سمعهم يتحدثون عن مخلوق يقيم في الغابة، إنهم يمدونه بالدم. |
Tasarımcılar biçim ve içerik ile içerik ve biçim arasındaki ilişki hakkında konuşurlar. Şimdi, sizce bunun anlamı nedir? | TED | المصممون يتحدثون عن العلاقة بين الإطار والمحتوى، المحتوى والإطار، ماذا يعني ذلك؟ |
Bu sabah aşağıya indiğimde bir masada oturmuş konuşurken gördüm ikisini. | Open Subtitles | عندما نَزلتُ هذا الصباحِ رَأيتُهم يَجْلسونَ في إحدى الطاولات ، يتحدثون |
2050 yılı için birçok insanın bu %80 lik azaltım hakkında konuştuğunu duymuşsunuzdur. | TED | لعام 2050، سمعتم العديد من الناس يتحدثون حول هذا الإنخفاض ب 80 في المائة. |
Sanırım insanlar, Uber sürücüleri ile konuşmuyorlar. | TED | أعتقد أنهم لا يتحدثون لسائقي خدمة أوبر. |
Çok sık işten çıkıyorum diye ofistekiler arkamdan konuşuyor olmalı. | Open Subtitles | من المؤكد أن يتحدثون عني بسبب استئذاني المُتكرر من العمل |
Kasabanın yarısı şimdi kilisede Tyson'ın sana yaptığını konuşuyor. | Open Subtitles | حول نصف سكان البلدة هناك الآن في الكنيسة يتحدثون حول ما فعله تايسن فيك |
Paris'te herkes, ormanda ele geçirilen ve "Aveyron'un Vahşi Çocuk'u" adı verilen o çocuğu konuşuyor. | Open Subtitles | الجميع في باريس يتحدثون عن طفل الغابة، طفل أفيرون المتوحش |
Tüm TV kanalları, Kanal 5, Kanal 3 gazeteler, dergiler hepsi elektrikli arabanın yeniden açılışını konuşuyor. | Open Subtitles | كل قنوات التلفيزيون, القناه الخامسه والقناه الثالثه الصحف و المجلات كلهم يتحدثون عن اعاده تشغيل عربات الكابل |
Hangi topraklarda insanlar ruhunuzu, arzusuyla doyurarak konuşur? | Open Subtitles | في أي أرض يتحدثون بلسان يملئ روحك بالشوق؟ |
- Yıldız Geçidinden sadece tanrılar geliyor. Galiba bizden bahsediyorlar. | Open Subtitles | فقط الالهة تأتي من بوابة ستارغيت أعتقد انهم يتحدثون عنا |
Video: Don Blankenship: Bir şeyi açığa kavuşturayım. Al Gore, Nancy Pelosi, Harry Reid, ne konuştuklarını bilmiyorlar. | TED | فيديو: دون بلانكرشيب: دعوني أكون واضحاً حول هذا الأمر. آل غور، نانسي بيلوسي، هاري ريد، أنهم لا يعلمون ما يتحدثون عنه. |
Onun hakkında konuşurlar, nasıl görüneceğini kafalarında çözerler, grupta güç elde etmeye çabalarlar, | TED | يتحدثون عنها، ويتعرفون على كيف سيكون شكلها، ويتنافسون على الفوز، |
Bu yüzden seninle konuşurken görülmek istemiyorlar Diego'ya olanlardan sonra. | Open Subtitles | لذا هم لا يريدون أن تتم مشاهدتهم وهم يتحدثون معك |
onlar bir sonraki Karmapa'yı arıyorlardı ve onların anne ve babam ile konuştuğunu farkettim, sonra haberler geldi ve bana Karmapa olduğumu söylediler. | TED | كانوا يبحثون عن الكارمابا القادم، لاحظت انهم يتحدثون مع امي وأبي. وأتتني الاخبار بأن اخبروني أنني الكارمابا. |
Ve dünyanın bir çok yerinde, özellikle de zengin ülkelerde yeni reaktör inşa etmeyi konuşmuyorlar. | TED | وفي معظم العالم، وفي البلاد الغنية خاصةً، لا يتحدثون عن بناء مفاعلات جديدة، |
Bu İntikam Melekleri olayı gerçek dünyada bizden bahsediyor olmalılar. | Open Subtitles | بسبب الملائكه المنتقمه لابد أنهم يتحدثون عنه فى العالم الحقيقى |
Birleşmiş Meyveciler sanki muzu siz icat etmişsiniz gibi konuşuyordu. | Open Subtitles | اولئك الأولاد من شكرة الفواكه المتحدّة يتحدثون عنك كما لو أنك إخترعت الموزة اللعينة |
Aileler bölünüyor, arkadaşlar artık birbirleriyle konuşmuyor. | TED | حيث أصبحت العائلات منقسمة، ولم يعُد الأصدقاء يتحدثون إلى بعضهم، |
Yapacağı şeyi sürekli konuşmak yerine onu yapan insanlar kazanır. | Open Subtitles | للناس الذين لا يتحدثون فقط عن ما ينون القيام به |
Çok konuştukları doğru, ama bir şey söylüyorlar mı, bu başka bir konu. | Open Subtitles | انهم يتكلمون كثيرا لكن هم على اى حال لا يتحدثون فى شئ مجدى |
Siyaset hakkında çok az konuştular. | TED | فقد كانوا يتحدثون قليلاً للغاية عن السياسة. |
İşlerini düzgün yapmak için, sadece birkaç yüz kişi ile konuşmazlar. | TED | وللقيام بعملهم بشكل مناسب، فإنهم لا يتحدثون فقط إلى بضع المئات من الناس. |