"يتحدث مع" - Traduction Arabe en Turc

    • konuşuyor
        
    • konuştuğunu
        
    • konuşmak
        
    • konuşan
        
    • konuşuyordu
        
    • konuşmasını
        
    • konuşmadı
        
    • ile konuşurken
        
    • konuştuğu
        
    • konuşması
        
    • konuşmamış
        
    • konuşup
        
    • konuşmayacak
        
    • la konuşurken
        
    Testte uzman bir kişi, bir insan ve bir bilgisayarla konuşuyor. TED حيث يُجلب شخص لكي يتحدث مع حاسوب و شخص آخر
    (Kahkahalar) İşte bir şekilde bu fotoğrafçıyla yemekteyim ve o başka bir fotoğrafçıyla bir fotoğraf çekimi üzerine konuşuyor yine kızılderili bölgesinde. Fotoğrafı çekmek için TED عندما كنت معه في حفله العشاء وهو كان يتحدث مع مصور محترف اخر عن تصوير حدث في محميه للهنود الحمر.
    Yanıt verdim ve ulaştığımda, Jason'ın Golden Gate Köprüsü'sünde görevli memurla konuştuğunu gördüm. TED استجبت ، وعندما وصلت ، راقبت جيسون وهو يتحدث مع ضابط الجسر
    Ve yapmayı düşündükleri şeyle ilgili... ...aileyle konuşmak için bir hafta harcıyor. TED وخلال الأسبوع يتحدث مع الأسرة عن فكرتهم عن الفن الرفيع
    Yoksa en iyi casusu mu? Telefon başında bekleyen kim? -Kızla konuşan kim? Open Subtitles ربما أفضل جاسوس , من ينتظر قرب الهاتف و من يتحدث مع الفتاة
    Hayır,lütfen,hatırladığın başka bir şey var mı? Ölmeden önceki geceki sesini hatırlıyorum. Mutfakta annem ile konuşuyordu. Open Subtitles كان يتحدث مع أمي في المطبخ كان يخبرها كم يكره العمل
    Hayır. Hayır. Çocuklarla konuşmasını istemiyorum. Open Subtitles لا لا ، لا أريده أن يتحدث مع الأولاد
    Marsilyalı bu isimsiz genç saatlerce konuşuyor başkalarıyla. Open Subtitles مجهول شاب مرسيليا هذا يتحدث على مدار الساعة يتحدث مع الآخرين
    Sadece kendi kendine konuşuyor çünkü o iblisler yaratıyor anlamına gelmez. Open Subtitles لمجرد أنه يتحدث مع نفسه . هذا لا يعني أنه يصنع مشعوذين
    O sadece kendisi, diğer insanlara konuşuyor olmalıdır. Open Subtitles يجب عليه أن يتحدث مع أشخاص . أخرى ليس مع نفسه فقط
    Kendisi konuşuyor ise Bak, söylüyorum, hepsi bu sorunları, sihirli değil normal olabilir. Open Subtitles ، انظري ، كل ما أقوله أنه إذا كان يتحدث مع نفسه . فربما مشاكله قد تكون طبيعية و ليست سحرية
    Neyin peşinde olduklarını biliyoruz ve biriyle sürekli konuştuğunu da. Open Subtitles إننا نعرف ما يسعون إليه ونعرف أنه يتحدث مع شخص ما
    Esas olay o değil ama. Ben orada bir de onun eviyle konuştuğunu gördüm ve öptüğünü. Open Subtitles هذه ليست النقطة الهامة النقطة المهمة هى أننى رأيته يتحدث مع منزله
    Bir baba için, cevap veremeyeceği çok iyi bilinen oğluyla konuşmak kolay olmamamı. Open Subtitles لا يمكن أن يكون سهلاً على أب أن يتحدث مع إبن يعرف أنه لن يرد عليه
    Babanın botları ve Danielle'le konuşmak için kullandığı telefon vardı. Open Subtitles حذاء والدِك ، والهاتف الخليوي الذي كان يتحدث مع دانييل به
    Lisedeki ilk gün ve bir kere daha sırt çantasıyla konuşan tuhaf çocuğum. Open Subtitles أول يوم في المدرسة الثانوية ومرة أخرى أصبحت الغريب الذي يتحدث مع حقيبته
    Etrafta koşuşturuyor, kuzenleriyle oynuyor herkesle konuşuyordu. Open Subtitles إنه يركض بالجوار يلعب مع أبناء عمومته يتحدث مع الجميع
    Bu çocuğun, ona kiminle konuşması söylendiyse onunla konuşmasını, nerede dua etmesi söylediyse orada dua etmesini, nerede uyuması söylendiyse orada uyumasını istiyorum. Open Subtitles أريد من هذا الفتى أن يتحدث مع الذي أُمِرَ أن يتحدث معه يصلي في المكان الذي أُمِر أن يصلي فيه ينام في المكان الذي أمر أن ينام فيه
    Benim takımım da maçı kaybetti doğum günümün geri kalanında benimle bir daha hiç konuşmadı. Open Subtitles وفريقي أنتهي بخسارة المباراة. وهو لم يتحدث مع حتي نهاية عيد الميلاد.
    Bu da demek oluyor ki, eve gelip kızınızı, Hank Moody ile konuşurken görmeniz, 13 ağustostan önceydi. Open Subtitles الأمر الذي يعني أنك وصلت للمنزل ورأيت هانك مودي يتحدث مع ابنتك قبل ليلة 13 أغسطس؟
    Onunla konuştuğu adamı gören biri varsa, onu bulmamız lazım. Open Subtitles يجب ان نعرف هل هناك من رآه يتحدث مع أخدهم
    Tahmin ettiğin şeyi yapıyorsa bir erkekle konuşması lazım. Open Subtitles حسنا ، إذا كان يقوم بما تعتقد أنه يفعله. حينها يحتاج أن يتحدث مع رجل.
    Görünüşe göre, Uzun bir süredir babasıyla konuşmamış ve annesi nedenini bilmiyor. Open Subtitles حسناً ، على مايبدو انه لم يتحدث مع والده منذ زمنٍ طويل و أمه لا تعرف مالسبب
    Eğer ikimizden birinin, bilincinin açık olmamasında sorun yoksa birimizin polislerle konuşup insanlara olayı anlatması gerekmiyorsa ve hissiz kalabiliyorsa, bunun için elimden geleni yaparım. Open Subtitles وعليّ أن اقول لك انه إذا كان واحد منّا لايحتاج لأن يكون واعياً إذا كان واحد منا ليس بحاجة أن يتحدث مع رجال الشرطة
    O kimseyle konuşmayacak. Open Subtitles لن يتحدث مع أحد
    Birkaç hafta önce Dul'la konuşurken görülmüş. Open Subtitles ومنذ أسابيع قليلة، شوهد يتحدث مع الأرملة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus