"يجدون" - Traduction Arabe en Turc

    • bulur
        
    • buluyor
        
    • bulduklarında
        
    • bulacaklar
        
    • bulana
        
    • buldukları
        
    • buldular
        
    • bulabilirler
        
    • bulurlarsa
        
    • bulacaklarını
        
    • bulacaklardır
        
    • buluyorlar
        
    • bulmaları
        
    • bulmalarına
        
    • bulurlar
        
    İstedikten sonra, hastalar kendilerine zarar vermenin yolunu daima bulur. Open Subtitles المرضى دائما يجدون وسيلة ليؤذوا أنفسهم إذا كانوا يريدون ذلك.
    Bilim adamı iş arkadaşlarımız bilgide yeni doku düzenleri buluyor. TED زملاؤنا العلماء يجدون أنماط جديدة في المعلومات.
    Böylece, uçağı bulduklarında oraya daha önce kimsenin gitmediğini düşünecekler. Open Subtitles بهذه الطريقة ...عندما يجدون الطائرة سيظنون أن أحداً لم يجدها...
    Gidecek başka bir yer bulacaklar ama bu... bu birkaç gün sürebilir. Open Subtitles سوف يجدون مكان اخر للمكوث فيه ولكن قد يستغرق ذلك عدة أيام
    ...ve güvenli olan kalmayacağı gibi. Suçlayacak birini bulana kadar bunu yapmayı sürdürecekler. Open Subtitles و كذلك ليس المكان آمنا هنا ،سيستمرون حتى يجدون من يلقوا عليه اللوم
    Ve bir kusur buldukları anda onu yıkarlar. Open Subtitles و سوف يطيحون به فى اللحظة التى يجدون به خللاً
    Geldiler, kaldılar ve beraber çalışmak için yollar buldular. Ve şehirden şehire ve şehirler arası organizasyonlar ile hala da buluyorlar. TED جائوا و بقوا و وجدوا طرق و لازالوا يجدون طرق للعمل معاً مدينة لمدينة و خلال منظمات بين المدن
    Arama timi gönderilsin. Belki başka vücut parçalarını da bulabilirler. Open Subtitles فلنحضر فريق بحث إلى هنا، لعلّهم يجدون أطراف جثّة أخرى
    Bu yüzden evin içinde ışıkları açık bırakırlar. Yetişkinler rahatlatıcı bulur. TED وهذا هو سبب ابقائهم على الانوار مضيئة ولكن البالغون يجدون في هذا الصوت راحة
    Polis arabayı incelediğinde, frenlerin yerinden oynamış olduğunu bulur. Open Subtitles وقتما تعاين الشرطة السيارة، يجدون أن الكابحات معبوث بها
    - Şimdilik. Megan'ın cesedini hendekte bulur bulmaz bizi kurtlara atacaklar. Open Subtitles سيلقى بنا إلى الذئاب حالما يجدون مايجن ميتة في خندق
    Hayır, ama Athosyalıların lideri Teyla bile, daima zavallı Charin'i ziyaret etmek için zaman buluyor. Open Subtitles لا لكن أتعلمين حتى قاده الاثوثيان يجدون الوقت ليزورنى.
    Genel evlerdeki kadınların birçoğu koca buluyor. Open Subtitles كثير من الفتيات يجدون الأزواج في بيوت الدعارة
    Kendilerini "anestezik bilinçlilik" olarak bilinen durum içinde hapsolmuş olarak buluyor. Open Subtitles يجدون انفسهم غير قادرين على النوم محبوسون في ظاهره تعرف بإدراك فقدان الإحساس
    Oğlum, kara kutuyu bulduklarında utançtan yerin dibine geçeceksin. Open Subtitles هل سيحمر وجك عندما يجدون الصندوق الاسود بهذه.
    Bir şey bulduklarında şüpheli olarak işaretliyorlar. Open Subtitles عندما يجدون واحداً يصدرون تقرير نشاط مشبوه
    İnsanlar ahlaki nerede bulacaklar, onlara ne kılavuzluk edecek, kendilerini telkin etmenin kaynaklarını neredeu bulacaklar? TED قالوا , اين يمكن للناس ان يجدوا الاخلاقيات اين يمكنهم ان يجدو التوجيه, واين سوف يجدون مصادر المواساة؟
    Belki, otomasyon nedeniyle, şehirlerde yerlerinden edilen endüstriyel işçilerin bazıları burada hoş bir alternatif iş bulacaklar ve onlar da taşınacaklar. TED ربما بعض عمال الصناعة من المدن فصلوا بسبب الميكنة الآلية سوف يجدون وظيفة بديلة لطيفة هنا، وسوف ينتقلون أيضا.
    Korkarım ki hepsi kaybedecek, ta ki değecek bir dövüş bulana dek. Open Subtitles اعتقد ان الثلاثة سوف يخسرون حتى يجدون معركه تستحق القتال من اجلها
    Bir dişi buldukları anda, yumurtalarını dölleyecek ilk erkek olabilmek için hepsi birden dişiye yöneliyor. Open Subtitles وفي الحظة التي يجدون واحدةينقضونعليهاجميعا, يتنافسونمنالذيسيلقحبيوضها.
    Hiç bir şey.Ardından ne bir şey ne de vücudunu buldular 2 ay dairesinden çıkmadı. Open Subtitles مطلقاً، لم يجدون جثته أو أي علامة أخرى لوجوده لم تغادر سكنها لشهرين
    Her an doktorlar antitoksini bulabilirler. Open Subtitles الدكتور قال اى يوم من الان ربما يجدون العلاج
    Eğer arabayı bulurlarsa kanı kontrol etsinler. Open Subtitles عندما يجدون السيارة يجب أن يفحصوا الدمّ
    Askerler, iki saat içinde ormana girecekler... ve orada ne bulacaklarını bilmiyorlar. Open Subtitles الجيش ذهبوا الى الغابة منذ ساعتين، وهم لا يعلموا ماذا سوف يجدون
    Gösteri devam etmeli. Birini bulacaklardır. Open Subtitles العرض يجب ان يستمر وسوف يجدون شخص ما
    Ve parçacıklar ile oynarken, gerçekten her türlü tuhaf şeyleri buluyorlar -- duvarların içinden geçebilen ya da aynı anda iki farklı yerde olabilen şeyleri. TED وعندما يلعبون بتلك الجزئيات يجدون الكثير من الاشياء الغريبة مثل ايجاد القدرة على الطيران واختراق الجدران او ان يتواجدوا في مكانين في نفس اللحظة الزمنية
    İnsan beynini lezzetli bulmaları bir işlerine yarar mıydı? Open Subtitles هل يجدون نفعاً عند عثورهم على دماغ بشري شهي؟
    Her şey çok çabuk oldu bitti. Kendi yollarını bulmalarına izin ver. Open Subtitles لقد كانوا سوياً سريعاً ، دعيهن يجدون طريقهم.
    Neye uğradıklarını anlamadan kendilerini beş parasız, aç bilaç bulurlar. Open Subtitles بعد فنترة وجيزة جداً يجدون أنفسهم دون مال أو طعام

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus