Ve bu çocukların buna ihtiyacı yok. Merhamete ihtiyaçları yok. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي أعتقد أن هؤلاء الأولاد لا يحتاجونه |
Buna ihtiyacı olan bir çok insan için bedava olmalıdır. | TED | يجب أن يكون مجانياً للكثيرين الذين يحتاجونه. |
Bu elemanların sabıka kayıtları yüzünden banka bunlara ihtiyaçları olan parayı vermez. | Open Subtitles | لأن هؤلاء الفتيان يملكون سجلا إجراميا، ترفض البنوك منحهم القرض الذي يحتاجونه |
İkinci ihtiyaç duydukları şey de hızdı. | TED | لكن الشيء الآخر الذي كانوا يحتاجونه هو السرعة. |
Bütün öğretmenlerimize istedikleri ve hak ettikleri desteği verme fırsatı beni heyecanlandırıyor. | TED | أنا جد متحمس لهذه الفرصة لمنح جميع مدرسينا الدعم الذي يحتاجونه ويستحقونه. |
Ama altı yaşında birinci sınıf öğrencisi bile neyin adil olduğunu ve insanların ihtiyacı olanı alması arasındaki farkı anlayabilir. | TED | لكن يمكنُ حتى لطالب الصف الأول البالغ من العمر ست سنوات فهم الفرق بين ما هو عادل أي حصول الناس على ما يحتاجونه. |
Patriot'lar sonunda ihtiyacı olan defans oyuncusunu aldılar. | Open Subtitles | فريق الباتريوتس حصلوا أخيراً على الظّهير الّذي يحتاجونه |
Sonradan icat edilen bir şey var ama... ..Yahudilerin gerçekten ihtiyacı yok, çünkü her şeyi kalpten bilirler. | Open Subtitles | لقد كان هذا اختراعا لاحقا أتعرفين اليهود لا يحتاجونه حقا لأنهم يحفظونه بالكامل عن ظهر قلب |
Gazetelere bakarsak dünyanın ona ihtiyacı var çünkü. | Open Subtitles | في حين ماجاء في الجريدة يشير إلى أنهم يحتاجونه |
Halkın ihtiyacı olan içme suyu, ilaç, yiyecek gibi ihtiyaçlarının olup olmadığını kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | فقط نتاكد بان الناس لديهم كل شي يحتاجونه امدادات طبية,ماء نظيف.. طعام |
Dennis, ihtiyacı olan yalnız insanlara çok önemli bir hizmet sağlıyor. | Open Subtitles | دينيس يوفر خدمات مفيدة جداً للأشخاص الوحيدين الذين يحتاجونه |
Genç insanları ihtiyaçları olan kaynaklarla buluşturun, fikir aşamasından yaratmaya geçmeleri için ihtiyaçları olan desteği sağlayın, böylece kentsel büyüme için bir katalizör yaratacaksınız. | TED | أربط بين الشّبان من خلال الموارد التي يحتاجونها، وفّر لهم السند الذي يحتاجونه للانتقال من صياغة الأفكار إلى تحققها، و ستخلق محفّزات للنّمو الحضريّ. |
Harika manzara, en iyi yemekler ... her türlü rahatlık, ihtiyaçları olan herşey. | Open Subtitles | سيكون لهم منظر رائع وأفضل طعام كل الراحة كل شيء يحتاجونه |
Artık yaşlı insanlar hayattaki en önemli arkadaşlarıyla birlikteyken ev konforunda ihtiyaç duydukları tedaviyi alabilecekler. | TED | فالآن يستطيع كبار السن الحصول على العلاج الذي يحتاجونه براحة في منازلهم ومع أفضل رفيق لهم في الحياة. |
İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar. | TED | قلقون لأنهم قد لا يجدون التعليم الذي يحتاجونه |
Onların hepsi içimizde, tüm istedikleri tutunacak bir yerlerinin olması... | Open Subtitles | كلنا لدينا واحد وكل ما يحتاجونه هو موطئ قدم السيطرة |
İstedikleri şeyi alamadıkları sürece tehlikede değiliz. | Open Subtitles | حتى ذلك الوقت عندما ما يحتاجونه مني يحصلوا عليه لا خطر على حياتنا |
CTU'a tam erişim desteği sağla. - Ne istiyorlarsa, ulaşabilsinler. | Open Subtitles | اعطِ وحدة مكافحة الارهاب التفويض المطلق مهما كان ما يحتاجونه, تأكد من أن يحصلوا عليه |
Onları markete götürdüm içkiciye götürdüm ve önümüzdeki cumartesiye kadar neye ihtiyaçları varsa yaptım. | Open Subtitles | أوصلهم للبقالة , محل بيع الخمور و كل شيء يحتاجونه ليكفيهم حتى السبت القادم . |
İhtiyaçları var mı? Evlerinde istiyorlar mı? | TED | هل يحتاجونه ؟؟. هل يهتمون لوجوده بلوحة المفاتيح؟ |