| Ses seviyesinin altına girdi. sürekli iniyor ve hızı düşüyor. | Open Subtitles | سرعته أقل من سرعة الصوت أنه يستمر في فقد السرعة |
| Işıklar sürekli gidip gelmese çok daha kısa süreceğini söyle ona. | Open Subtitles | قل لها سأكون أسرع من ذلك أن لم يستمر التيار بالإنقطاع |
| Bu aşağılık bütün kızları reddedip duruyor, geriye kız kalmadı. | Open Subtitles | هذا الوغد يستمر فى رفض الفتيات والآن لا يوجد آخريات |
| Sayın Başkan, işim, her şeyi gördüğüm konusunda tatmin olana dek sürecek. | Open Subtitles | سيدي الرئيس التفتيش سوف يستمر حتى أكون راضياً عن كل شيء أراه |
| Bütün yollar tutuldu. Fazla sürmez artık | Open Subtitles | كل الطرق محاصرة ، وهروبه لن يستمر طويلاً |
| Sonsuzluk sonsuza kadar sürer çünkü o kısa süreli, değiştirilebilir geçici değildir. | Open Subtitles | الخلود يستمر إلى الأبد لأنه لا يقارن بالشئ العابر، |
| Aslında bitmiş sayılmaz, ama bu, insanların işbirliğine devam edebileceği süregelen bir projedir. | TED | وبالتالي فانه غير منته تماما، ولكنه مشروع ممتد حيث يستمر الناس في التعاون. |
| Ailem sürekli bana bakıyor, sorunun ne olduğunu bildiğimi sanıyorlar. | Open Subtitles | يستمر والداي في الرجوع إلي معتقدين أني سأحصل على الإجابات |
| Acı çektiğimi bildiğinden sürekli benim için bir şeyler yapıyor. | Open Subtitles | انه يعلم اني اتألم ، وهو يستمر بتقديم المساعدة اليّ |
| Herif şu paralı züppelere mikrofonuyla sürekli bir şeyler anlatıyor. | Open Subtitles | ذلك المرشد يستمر بالحديث بالمايكروفون لتلك المجموعة من الحثالة الأوروبية. |
| Bir de sürekli diyor ki telafi etmek için yapabileceğiniz bir şey varmış. | Open Subtitles | أنهُ يستمر بتكرار أن هناك أمراً يمكنك القيام به للتعويض عما فات. أجل؟ |
| Babam sürekli onunla dalga geçtiği için ben de çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أيضًا آسفه جدًا لأن والدي يستمر في السخريه علية |
| Müdür Park'a çok cömert olduğun için boş hayaller kurup duruyor. Seni zavallı | Open Subtitles | بما أنك تغطي دوما على افعاله،فهو يستمر في ملاحقة حلم لا معنى له |
| Kocam adamın laf dinleyeceği konusunda kendini kandırıp duruyor. | Open Subtitles | و زوجي يستمر في تضليل نفسه باعتقاده أن سيستمع لصوت المنطق |
| Bu yüzden kristal bizim sokağın üstünde daire çizip duruyor ve ben de bizi bulup duruyorum. | Open Subtitles | لذلك يستمر الكريستال في تحديد موقعنا نحن و أنا أحاول العثور على قدراتنا |
| Olumsuz kontrol 22,5 saniye sürecek sonra hızımız ışık hızının altına düşecek. | Open Subtitles | عدم التحكم من السجل الداخلي سوف يستمر لمدة 22.5 ثانية قبل أن تقل سرعتنا إلى سرعة الضوء الجزئية جسم صغير غير معلوم |
| Bu durum sonsuza dek böyle sürmez. | Open Subtitles | لا يُمكن لهذا الوضع أن يستمر إلى ما لا نهاية. |
| Ama yaşadıkların günlerce sürer. | Open Subtitles | ولكن ما أنت على وشك القيام به يستمر مع الأيام |
| böyle bir kumsal tam anlamıyla milyonlarca km devam ederdi. | TED | مثل هذا الشاطئ قد يستمر حرفياً لمئات الملايين من الأميال. |
| Sayfalarca sürüyor, bir sürü anlamadığınız deperlerü rakamlar var. | TED | وهو يستمر هكذا .. بسرد كل هذه الارقام .. التي لا يعيها احد |
| İşte! hep konuşma numarası yapıyor. | Open Subtitles | يستمر في التظاهر بأن له القدرة على الكلام |
| Bu bir yıl sürebilir. Arkadaşın olarak, senin için endişeliyim. | Open Subtitles | .أمر الطلاق قد يستمر لعام وكصديق لكِ، أنا قلقٌ عليك |
| Teşhis koymakta geciktikleri için hasta hâlâ kronik ağrılar çekiyor. | Open Subtitles | بسبب التأخير في تشخيص الحالة يستمر المريض بالشعور بألم مزمن |
| İki tarafta tüm gücüyle savaşsa da savaş pek uzun sürmedi. | Open Subtitles | حتى مع ان كل من الطرفين يقاتلون بشراسة القتال لم يستمر طويلا |
| Burası biraz bir dekorasyonla herhalde hala lanet bir cehennem çukuruna benzerdi. | Open Subtitles | بالقليل من إعادة ترتيب الأشياء بهذا المكان قد يستمر بكونه محل مشؤوم |
| Sanırım burada bir şeyler oluyor. Belki, bir çeşit kurban etme töreni. | Open Subtitles | اعتقد ان هناك شيئا ما يستمر في الخرج هناك نوع من التضحية, لربما |
| Yaklaşık 400 metre menzili, 216 saat devamlı yayın süresi var. | Open Subtitles | و مدى عمله 400 ياردة و يستمر عمله لمدة 216 ساعة |