Pekala, bir şey bulamamışlar uyuşturucu bağlantılı bir hesaplaşma olduğunu sanıyorlar... | Open Subtitles | حسنا، لم يجدوا شيئا في الحقيقة يظنون أن الأمر متعلق بالمخدرات |
Kesinlikle! Bizim firmada da bu var. Bir dava için ağlayacağını sanıyorlar. | Open Subtitles | هذا صحيح، بشركتي للمحاماة يظنون أن المرأة ستبكي على أي وثيقة شرعية |
Çünkü her şeyin, bulaşığın üzerine su akıtmaktan ibaret olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يظنون أن سريان الماء على الطبق هو كل شئ |
Bak, ben şiirsel şeylerin yumuşaklık olduğunu düşünen adamlardan değilim. | Open Subtitles | أنا لست ممن يظنون أن الشعر يجب أن يكون مبتذلا نحن متفقون في هذا. |
Diğerleri bundan düzinelercesinin olduğunu düşünüyor, | Open Subtitles | حسناً الأخرون يظنون أن هناك العشرات من هذه الأشياء |
Birçok insan çiftçiliği, iyi sürülmüş toprağa güzel tohum ekmektir sanıyor. Öyledir zaten. | Open Subtitles | فأغلب الناس يظنون أن الزراعة هي زرع بذور جيدة في تربة محروثة جيدًا |
Hipokrat'ın da pudralı yarım bir perukla, siyah giydiğini düşünüyorlar şüphesiz. | Open Subtitles | لا أشك أنهم يظنون أن أبقراط إرتدوا الأسود مع الباروكة الرمادية |
Sanırım onun kanserle çok iyi savaşabileceğini düşündüler. | Open Subtitles | أظن أنهم يظنون أن لديه قدرة عالية على مقاتلة السرطان |
Aptallar ! Modern bir orduyla başa çıkabileceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | يا لهم من مساكين يظنون أن بوسعهم مقاومة جيشنا الجبار |
Bu evin lanetli olduğunu ve senin de İsa karşıtı olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | إنهن يظنون أن هذا البيت ملعون وبأنك أنت المسيح الدجال |
Bu serseriler Amerikalıların içkilerine dayanamaz sanıyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الحمقى يظنون أن الأمريكيون لا يمكنهم تحمل شرابهم. |
Kulaklarımın çöp kutusu olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | .إنهم بالتأكيد يظنون أن أذنايا حاوية نفايات |
Durmaksızın ağız dalaşı yapmalarının, işlerini etkilemeyeceğini sanıyorlar. | Open Subtitles | المشكلة أنهم يظنون أن مشاحناتهم ثانوية ولن تؤثر على العمل وهذا غير صحيح |
Chernuslar'ın ne kadar parası var sanıyorlar? | Open Subtitles | ما مقدار المال الذي يظنون أن آل تشرنس يملكونه؟ |
Eğer cadıların sırf kabarık saçlı, benli ve çürümüş dişli olduğunu düşünen bir salak daha görürsem... | Open Subtitles | لو رأيت المزيد من الحمقي الذين يظنون أن الساحرات مشعرات و ذوات أسنان قذرة |
Tabii ki vardır, ama kardiyo koğuşunda mucizevi bir kadın olduğunu düşünen bir hastane dolusu insanla uğraşamam. | Open Subtitles | بالطبع هناك لكني لا يمكنني قبول مستشفى بمرضى يظنون أن هناك امراة معجزة في قسم القلب |
Bu komitenin illegal olduğunu düşünüyor, hayatına son vermek istiyorlar. | Open Subtitles | يظنون أن هذه اللجنة ليست دستورية. إنهم يريدون منعها. |
Bazı insanlar tepenin altında bir devin... gömülü olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | البعض يظنون أن هذا يعنى أن هناك بالفعل عملاق مدفون تحت الربوة |
Sizin neslinizin kadınları kaba olmazlarsa kimsenin güçlü olduklarına inanmayacaklarını sanıyor. | Open Subtitles | نساء جيلكِ يظنون أن عليهن إظهار الجمود وإلا لن يؤمن أحد بقوتهن. |
İnsanlar işimizin kolay olduğunu sanıyor, öylece durup güzel görünmek ama bu zihniyet meselesi. | Open Subtitles | الناس يظنون أن ما نقوم به عملٌ سهلٌ أنت تعلم،الوقوف هناك و الظهور بشكل جميل لكن كل هذا عبارة عن حالة ذهنية |
Ve bazı insanlar kör çünkü, şey, bir şeyleri görmenin sadece anlamsız olduğunu düşünüyorlar. | TED | وبعض الناس أعمياء لأنهم يظنون أن رؤية شيء ما ليس ذو جدوى. |
Dipteki % 20'nin, varlığın % 2,9'una sahip olduğunu düşünüyorlar. Sonraki grubun % 6,4'ü var. Yani ikisinin toplamı 9'un biraz üstünde. | TED | هم يظنون أن ال 20% الدّنيا تأخذ 2.9% من الثروة، والمجموعة التالية تأخذ 6.4، إذا مع بعضهم يشكِّلون تقريبًا أكثر من 9 |
Seçmenler Al Gore'u dilini Tipper'ın boğazına sokuncaya kadar sert biri olarak düşündüler. | Open Subtitles | كان الناخبون يظنون أن آل غور رجل متزمت إلى أن قبّل زوجته تيبر أمامهم بشغف |