"يكون لديه" - Traduction Arabe en Turc

    • olmayacak
        
    • kalmaz
        
    • yoktur
        
    • adamın
        
    • kalmayacak
        
    Sizi göremek için zamanı olmayacak yada bugün için olmaz. Open Subtitles لن يكون لديه وقت ليراك او اي شخص اخر اليوم.
    Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak ve kin duygusu olmayacak veya ihmal edilmiş olmayacak. TED و لكني أعتقد بأن ابنه سيتفهم ذلك و لن يكون لديه أي شعور بالحسد أو الضغينة أو إحساس بالإهمال
    Eğer seni bırakırsam, bunu yapması için bir sebep kalmaz. Open Subtitles لو تركتك تذهب فلن يكون لديه سبب لجعله يفعل هذا
    Çünkü seni ve gazeteyi dava etmekten başka çaresi kalmaz ve kazanır da. Open Subtitles لأن لن يكون لديه الخيار إلا مقاضاتكما والصحيفة وسيربح
    Umarım adamın çocukları yoktur. Ne kadar süredir devam ettiğini biliyor musun? Open Subtitles أتمنى بأن لا يكون لديه أصدقاء هل تعرفين منذ متى يحدث ذلك؟
    - Her adamın bir kötü alışkanlığı olmalı, haksız mıyım? Open Subtitles كل رجل لابد وأن يكون لديه نقيصة واحدة، ألا توافقني؟
    Bu işi bitirdiğimde, Başkan'ın tavsiyenizi dinleyip Yıldız Geçidi Komutası'nı değiştirmek dışında bir seçeneği kalmayacak. Open Subtitles عندما إنتهي تقديم الأدلة . الرئيس لن يكون لديه خيار , عدا إتباع توصياتك وتنظيف المنزل من قيادة بوابة النجوم
    Nükleer bombaya yanıt vermekten başka şansı olmayacak. Open Subtitles لن يكون لديه خيار سوى الرد على تفجير القنبلة النووية
    Batı'ya, bize gözünü dikip hayaller kurmaya bile vakti olmayacak. Open Subtitles ‫ولن يكون لديه الوقت للاهتمام‬ ‫بشؤون الغرب‬
    Konak olmadan parazit yaşayamaz, sen olmadan, sesi de olmayacak, ...mürebbiye olmadan, şekli de olmayacak. Open Subtitles لايوجد طُفيلي بدون مضيف بدونك، لن يكون لديه صوت بدون المعلمة سيكون لا شكل له
    Diyorsun ki ona sokakta rastlarsam güçleri olmayacak mı? Open Subtitles هل تخبرني إذن أنني عندما أراه في الشارع، لن يكون لديه قوى؟
    Kellog işlerini tekrar yoluna koymak ile uğraşırken bizim gerçekte neyin peşinde olduğumuzu anlayacak zamanı bile olmayacak. Open Subtitles سيكون كيلوغ مشغولاً بأعماله حتّى أنّهُ لن يكون لديه الوقت ليدرك ما الذي نفعلهُ.
    İşim bittiğinde, içecek suyu olmayacak. Open Subtitles و عندما انتهي منه لن يكون لديه وعاء ليتغوط فيه
    İnsan zihni, çok büyük duygusal eziyetler ile karşılaştığında, kendisini korumaktan başka çaresi kalmaz. Open Subtitles عندما العقل البشرى يواجه الم عاطفي كبير، لا يكون لديه إختيار غير حماية نفسه.
    Yeni bir şey yaratma gibi tamamen meşgul edici sürece bu adamın yaptığı gibi kendinizi adadığınızda, bedeninin nasıl hissettiğini ya da evdeki sorunları takip etmeye yetecek dikkatiniz kalmaz. TED عندما تكون منهمكًا بقدر كبير في عملية تستغرقك تمامًا مثل عملية إبتداع شيء جديد، مثلما يفعل هذا الرجل فلا يكون لديه ما يكفي من الانتباه لمراقبة كيف يشعر جسمه، أو التفكير في مشاكله في المنزل
    Ruhları azat edersem, Demongo'nun gücü kalmaz. Open Subtitles أحرر الأرواح، و دمنجو لن يكون لديه قوة
    Kimsenin Superman'le o kadar ortak geçmişi yoktur. Belki söyleyecek bir şeyleri vardır. Open Subtitles وماضيه مع سوبرمان أسوأ من أي شخص ربما يكون لديه ما يقوله
    Bak, geçen haftadan sonra buraya gelme cesareti yoktur, değil mi ama? Open Subtitles لن يكون لديه الشجاعة لياتي بعد الاسبوع الماضي
    Muhtemelen sevdiği bir kız yoktur, değil mi? Open Subtitles انتظري.. لا يمكن ان يكون لديه شخص يحبه؟ اليس كذلك؟
    Bir adamın ortağı öldürülürse, onun bir şeyler yapması gerekir. Open Subtitles عندما يُقتل شريك المرء, من المفترض ان يكون لديه ردة فعل,
    Kayıpları o kadar büyük olacak, ordusunun morali öyle bozulacak ki Xerxes'in bu seferden vazgeçmekten başka seçeneği kalmayacak. Open Subtitles خسائر زيركسيس ستكون مروعة جدا وإذن سيبعث على الإحباط في نفوس رجاله لن يكون لديه خيار سوى الكفاف عن حملته
    Sonra teslim olmaktan başka yolu kalmayacak. Open Subtitles عندها لن يكون لديه اي خيار سوى ان يسلم نفسه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus