Umut edelim de bir anlaşmaya varsınlar ve Bizi bir süre serbest bıraksınlar. | Open Subtitles | دعنا نأمل أنهم يمكنهم التوصل إلى اتفاق وان يتركونا لحالنا لفترة من الوقت. |
İki veya üç kişilik bir ekip birlikte çalışarak bunu inşa edebilir. | TED | وفريق من حوالي شخصين أو ثلاثة أشخاص، يعملون معاً، يمكنهم بناء هذا. |
Bir sonraki olay, aynı şekilde saldırıp onu öldürmeleri olabilir. | Open Subtitles | في الحادث التالي.يمكنهم فقط بالمثل أن ينقلبوا عليه و يقتلوه |
Suda hareket edişleri karadaki hareketlerinden üç kat daha hızlı, bunun sırrı da... | TED | يمكنهم السباحة فى الماء ثلاث مرات أسرع من مشيهم على الأرض يبقى طافيًا |
Yani beraberce bir şeyler inşa edebilecek robotlar yaratsak ne olur? | TED | فماذا لو استطعنا صنع آليات يمكنهم البناء سوياً؟ |
Size iki devasa sergiyi anlattım ama inanıyorum ki; koleksiyonlar veya tek başına objeler bile aynı etkiyi yaratabilir. | TED | لقد تحدثت لكم عن معرضين من المعارض المؤثرة جداً لكنني أعتقد أن المقتنيات و الأفراد يمكنهم القيام بنفس التأثير |
Yeni doğmuş bebekler çok fazla bir şey yapamazlar ama gerçekten iyi oldukları tek şey emmektir. | TED | الأطفال حديثي الولادة لا يمكنهم القيام بالكثير من الأشياء، عدى شيئا واحدا يجيدونه حقا ألا وهو المص. |
Kafayı yemişsin sen. Sana defalarca söyledim, bunu yapmış olamazlar. | Open Subtitles | أنت مجنون.لقد أخبرتك مرارا وتكرارا أنهم لا يمكنهم فعل ذلك. |
Ama bunu nasıl yapabilirler birinin oğlunu nasıl alıp götürüveriyorlar? | Open Subtitles | ولكن كيف يمكنهم فعل هذا؟ نقل ابن شخص ما بعيداً؟ |
Evlenmemize engel olabilirler ama perdenin arkasındaki küçük odaya gitmemizi engelleyemezler. | Open Subtitles | يمكنهم منعنا من الزواج لكن لن يحرمونا الغرفة المظلمة يلا بنا |
Mardis Gras'ın ortasında seni vursam bile yine de bana dokunamazlar. | Open Subtitles | أستطيع أن أطلق النار على منتصف جبهتك ولا يمكنهم أن يلمسوني |
Tecavüz edemezler çünkü cinsel organları yüzlerce kilometre ötede olacak. | Open Subtitles | لا يمكنهم إعتصابك لأن أعضائهم التناسلية على بعد مئات الأميال |
Burada kalmak için para verdik. Bizi böyle dışarıda bırakamazlar. Saçmalık. | Open Subtitles | لقد دفعنا أجرة هذه الغرفة لا يمكنهم أن يبقونا في الخارج |
Burada kalmak için para verdik. Bizi böyle dışarıda bırakamazlar. Saçmalık. | Open Subtitles | لقد دفعنا أجرة هذه الغرفة لا يمكنهم أن يبقونا في الخارج |
Goa'uld'un da ne kadar süre aktif tutabileceğine dair kısıtlama olabilir. | Open Subtitles | ربما عندهم هناك حدود كم من الوقت الذي يمكنهم إبقاءها مفتوحة |
Herhangi bir şeye, herhangi bir yerde ya da zamanda dönüşebilirler. | TED | يمكنهم أن يتحولوا إلى أي شيء في أي مكان وأي وقت. |
Çocuklarımızın, bugün ektiğimiz tohumlardan yetişecek ağaçları beslemeye devam edebilecek genç erkekler ve kadınlar olmalarını istiyorum. | TED | أريد أن يصبح أطفالنا رجالًا ونساءً يمكنهم مواصلة تغذية الأشجار التي ستكبر من البذور الأصلية التي نزرعها الآن. |
Bu bir kuşağın, nasıl başaracaklarını bilmeseler bile, karanlık ve korkutucu bir hasıma karşı ortak bir amaca doğru harekete geçmesini sağladı. | TED | لقد أنشأ ذلك جيلا واعيا يسعى إلى هدف مشترك في مواجهة عدو مظلم ومخيف، حتى لو لم يعلموا كيف يمكنهم تحقيق ذلك. |
Tabi ki böyle bir şeyi bugün birçok nedenden dolayı yapamazlar. | TED | في الواقع،لا يمكنهم فعل ذلك اليوم لإسباب كثيرة. |
İnsanlar göremedikleri şey olamazlar. | TED | لا يمكن أن يكون الناس ما لا يمكنهم رؤيته. |
Yani, eğer proteini alabilirsek hastalarda, antikor üretimi uyarısında bulunan bir serum yapabilirler. | Open Subtitles | اذا انتزعنا هذا البروتين يمكنهم ان يصنعوا مصل يحفز على افراز اجسام مضاده |
Yeterince korunduklarına kanaat getirirlerse Liber8'i adalete teslim etmemize yardımcı olabilirler. | Open Subtitles | يمكنهم المساعدة في إحضار حركة التحرير 8 إذا شعروا بالحماية الكافية |
Eğer seni ve oğlunu geri götüremezsem, adamlarım asla bu adadan ayrılamayacak. | Open Subtitles | إذا فشلت فى إعادتك أنت وابنك رجالى لن يمكنهم مغادرة هذه الأرض |
İki katı fiyata almayı hayal bile edemezler, şehrin diğer tarafına giderek yarı fiyatına almak dururken. | TED | لا يتخيلون أنهم يشترونه بضعف السعر بينما، عبر مشوار عبر المدينة، يمكنهم شراؤه بنصف السعر. |
Asgard ile iletişime geçmemizi öneriyorum. Belki onlar yardım edebilir. | Open Subtitles | أوصي بأننا يجب أن نتصل بالأسغارد ربما يمكنهم أن يساعدو |
Sana zarar veremezler, tamam mı? Onlar dört ayaklı pislikler, o kadar. | Open Subtitles | لا يمكنهم أن يأذوكي إنهم قمامة لها أقدام حسناً |
Ama unutma mafya hataları örtmek için mutlaka bir şeyler yapabilir. | Open Subtitles | ولكن رجال العصابات يمكنهم فعل أي شي لينظفوا أخطائهم من ورائهم |