Ne kadar önemli olursa olsun, standart testleri çözmeye yatkındırlar ve başarıya ulaşırlar. | TED | و يستطيعون حل و يعملون جيدا في الاختبارات القياسية مع ان هذا مهم |
Ancak ben kendimi küresel ısınma sorununu çözmeye ve füzyonu gerçekleştirmeye adadım. | TED | لكنني قررت أن أستغل حالتي في حل مشكل الاحتباس الحراري، وتحقيق الانصهار. |
Şimdi sıra hangisinin sürtük, hangisinin tek lokma olduğunu çözmeye geldi. | Open Subtitles | كلّ ما علينا فعله الآن هو معرفة أيّهم الأحمق وأيّهم القصير |
Bak, baba, bu olayı çözmeye çok yakınız, tamam mı? | Open Subtitles | انظر، أبّـي نحن قريبون جدًا من حلّ هذه القضية، حسنـًا؟ |
Ayrıca, hemen çözmeye geri dönmek istediğim Natasha Kademan cinayetinin masumu. | Open Subtitles | وأيضاً برئ من تهمة قتل ناتاشا كيدمان ممايجعلني أعود لحل القضية |
Kral Claudius, Prens Hamlet'in annesi kral ile evlendiğinden beri, Hamlet'in neden çılgınca davrandığını çözmeye çalışıyor. | TED | يحاول الملك كلوديوس فهم السلوك الجنوني للأمير هاملت منذ زواج الملك بأم الأمير. |
Herkese selam, bu bilmeceyi sevdiyseniz bu ikisini çözmeye çalışın. | TED | أهلا جميعا، إذا أحببتم هذا اللغز، حاولوا حل هاذين اللغزين |
Buradaki diğer arkadaşların gibi bilgisayarına değil de duvara baktığın sırada aslında bu küçük denklemi çözmeye çalıştığını varsayabilir miyim? | Open Subtitles | أظن أنه إثناء سرحانك بالحائط بدلاً من الشاشة، كبقية أصدقائك الصغار هنا أكنت تحاولي بجد حل تلك المعادلة الصغيرة ؟ |
Ve evet, zorlu bir yoldan geçiyoruz, ama bunları çözmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | و رغم أننا نمر بمحرلة عصيبة إلا أننا نحاول حل مشاكلتنا |
Elde ettiğim en iyi sonuçlardan birini bir problemi çözmeye çalışırken buldum. | Open Subtitles | من أفضل النتائج التي حصلت عليها هي عند محاولة حل مشكلة ما |
General Washington bu ana ulaşabilmek için aylarca eski yazıtları çözmeye çalıştı. | Open Subtitles | جنرال واشنطن قضى أشهر في حل رموز النصوص القديمة أستعداداً لهذه اللحظة |
Hala uşağin ne yaptiğini çözmeye çalişiyorum ama maaş iyi. | Open Subtitles | أنا أحاول معرفة ماهية فتى المنزل تماما لكن الأجر جيد |
Mutlu ailelerin neyi doğru yaptığını ve kendi ailemi mutlu edebilmek için öğrenebileceklerimi çözmeye çalışıyordum. | TED | كنت أحاول معرفة سرّ الأسر السعيدة ومالذي يمكنني تعلّمه منهم لجعل عائلتي أكثر سعادة؟ |
Bu, trafiğin ne yöne akması gerektiğini çözmeye çalışan bir bilgisayara internetin görünüş şekli. | TED | هذا ما يبدو عليه الإنترنت بالنسبة للحاسوب إنه يحاول معرفة المكان الذي يفترض بحركة الإنترنت التوجه إليه. |
Yıllardır denklemi, temelindeki zamana dair varsayımımızı değiştirmeden çözmeye çalıştık. | Open Subtitles | طيلة سنوات نحاول حلّ المعادلة دون تغيير المقام الافتراضيّ للزمن |
Bir şeyleri çözmeye daha yakın olduğumuzu umuyordum. Ya sen? | Open Subtitles | أتمنى أن نكون على مقربة لحل هذا الشيء، ألا توافقيني؟ |
Kanser problemini çözmeye çalışırken, hayatı anlamaya çalışmadığımızdan mı? | TED | هل لأننا نحاول ذلك، بدون أن نحاول فهم الحياة أولاً؟ |
Görünüşe göre bir takım kaynak kodunun şifresini çözmeye çalışmışlar. | Open Subtitles | يبدو مثل أنّهم يحاولون فك تشفير مجموعة من رمز أصلي. |
Ne yazık ki kalan zamanımız bu sorununu çözmeye yetmez. | Open Subtitles | ليونارد,مشكلتك اعقد من ان يتم حلها في الوقت المتاح لنا |
çalışmasına bakabilirsiniz. çözmeye çalışıyor olduğumuz şeylerden birisi de hücreleri nasıl yeniden düzenleyeceğimiz. | TED | وأحد الأشياء التي كنا نقوم بها هو محاولة اكتشاف كيف نعيد برمجة الخلايا. |
Bunun nasıl meydana gelebileceğini de bilim ancak çözmeye başladı. | TED | و اليوم فقط، بدأ العلم إكتشاف كيف يعمل كل هذا. |
Dostum, keşke işlerimizden ayrılabilseydik ve bütün zamanımızı çocuk suçlarını çözmeye harcasaydık. | Open Subtitles | أتمنى أن استطيع الاستقالة من عملي وأقوم بحل جرائم الأطفال طوال الوقت |
Bizim çözmeye çalıştığımız şey de bu. | Open Subtitles | حسنٌ .. ذلكَ هو ما أُحاول معرفته |
çözmeye çalışıyorum. Olanlarla ilgili bir kılavuzum yok. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكتشف ذلك ليس هناك دليل تعليمات لما حدث |
çözmeye çalıştığımız şey neden kendini sevmediğin. | Open Subtitles | مايجب علينا اكتشافه هو لماذا لاتحبين نفسك؟ |
çözmeye çalışıyoruz. Seni haberdar ederim. | Open Subtitles | ما زلنا نحاول كشف ذلك، سأُعلمك بما يستجد |
Ve burada gördüğünüz şey bir farenin labirenti çözmeye çalışması. Bu 6 kollu bir labirent. | TED | ان ما ترونه هنا هو فأر يحاول ان يحل معضلة انها عبارة عن متاهة بستة أذرع .. وهناك القليل من المياه في المتاهة |