Ve şehirler arası ağların tümü tek bir amaç taşır, insanlığın 21. yy'daki bir numaralı önceliği: sürdürülebilir şehirleşme. | TED | وجميع هذه الشبكات التي بين المدن مكرسة لغرض واحد، الأولوية رقم واحد للبشرية في القرن ال21: هي التحضر المستدام. |
Bütün birimler, Torchwood' un önceliği var, tekrar ediyorum, Torchwood öncelikli. | Open Subtitles | إلى جميع الوحدات ، امنحوا تورشوود .. الأولوية القصوى ، أكرر |
- ...biliyor olabilir. - O zaman Ajan DiNozzo'nun ilk önceliği... | Open Subtitles | ولكنها قد تعرف من كان إذًا فإن الأولوية القصوى للعميل دينوزو |
Bu örnekte vurgulandığı gibi, kurumlarımızın önceliği, özellikle de okullarımızın, teknolojik zenginliğimizin hasadını kazanmamızdaki rolü büyüktür. | TED | ما يبرزه هذا المثال هو أولوية مؤسساتنا، وبشكل خاص مدارسنا، في السماح لنا بِجَني حَصَاد الإزدهار التكنولوجي الذي نعيشه. |
Yani izlenecek politikanın önceliği, inşaat sektörünün önündeki bu engelleri kaldırmak olmalı. | TED | أذا أولوية السياسة أن تكسر الإختناقات بتوسيع قطاع الإنشاءات |
Bu yüzden de basit bir soğuk algınlığından tutun da ciddi sıtma hastalıklarına kadar bütün hastalıklara eşit ölçüde yaklaşılıyor ve kimsenin önceliği bulunmuyor. | TED | لذا كل شيء من نزلات برد إلى حالة خطيرة من الملاريا يحصل تقريبا نفس مستوى من الاهتمام، وليس هناك أي أولويات. |
Demek ki teröristin asıl önceliği fark edilmemekti. | Open Subtitles | مما يعنى ان اولوية الارهابيين تجنب الكشف |
"Turist katillerini yakalamak şubenin ilk önceliği olmayabilir. | Open Subtitles | "القبض على قاتل العطلة قد لا يكون أولويّة المديرية القصوى" |
önceliği her zaman işim alıyor ve erkekler bunu istemiyor. | Open Subtitles | عملي دائماً يأخذ الأولوية والرجال لا يحبذون هذا، لكني أفضل |
Ama asıl mesele, bu önceliği başka önceliklere göre nasıl tartarsınız? | TED | لكن الاختبار الحقيقي هوكيف سنوازن بين هذه الأولوية وباقي الأولويات؟ |
Eğer Skaara'ya önceliği verirseniz, bu Klorel'e ölüm cezası olacaktır. | Open Subtitles | إذا منحت الأولوية إلى سكارا إذاً هذا سيكون كحكم الأعدام ل كلوريل |
O halde, eğer önceliği Klorel'e verirseniz, hem konukçu hem ortakyaşam hayatta kalır. | Open Subtitles | لذا ، إذا منحت الأولوية إلى كلوريل كلا المضيّف و السيمبوتى سيعيشان |
Sonuç olarak, önceliği vücudun gerçek sahibine veriyorum. | Open Subtitles | إلى تلك النهاية ، أمنح الأولوية إلى المالك الأصلي للجسد |
FBI'ın bu akşamdan itibaren önceliği sizi güvende tutmak. | Open Subtitles | إبتداء من هذا المساء، مكتب التحقيقات الفدرالي الأولوية القصوى تحتفظ بك في مكان أمين. إلى متى؟ |
Elbette, önceliği arttırılması gerekecek başka hususlar da olacak. | Open Subtitles | الواقع. هناك أمور الأخرى التي ينبغي أن تعطى الأولوية. |
İki numara, siyasetçilerinizi ve hükümetlerinizi bunun bir kamu önceliği haline getirmesi için zorlayın. | TED | ثانيًا، ادفعوا سياسييكم وحكوماتكم تجاه جعل ذلك أولوية عامة. |
Sonra, senin en büyük önceliği taşıdığı haberini aldık. | Open Subtitles | وبعد ذلك .. عرفنا أن إنقاذكم له أولوية قصوى |
Bayan, o asileri yakalamak ordunun en büyük önceliği. | Open Subtitles | سيدتي, أسر أولئك المرتدّين أولوية الجيش الأعلى |
Pardon! Her ikiniz de, altyapı planından ve Rusya'dan bahsettiniz ve geleneksel muhafazakar siyasetin önceliği olmayan diğer şeylerden. | TED | آسف. كنت قد ذكرتما البنية التحتية وروسيا وأشياء أخرى لم لتكن أولويات تقليدية للجمهوريين. |
Hayır. Fail gözaltındayken pek önceliği yok sanırım. | Open Subtitles | أعتقد انها أقل اولوية مع وجود المشتبه بها تحت التحفظ |
Tutuklanıp sorguya çekilmesi hâlâ departmanın birinci önceliği. | Open Subtitles | "إحضاره إلى المركز للاستجواب لا يزال أولويّة قسم الشرطة" |
Bana başka bir numune verdi ve önceliği olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد اعطاني عينة اخري و قال ان لها الاولوية |
Sonuç olarak, senden programında önceliği cıvık aramalara vermeni istiyorum. | Open Subtitles | أخيراً أود منك البدء بوضع الأولويات للإتصالات الأجمل |
Sorunun önceliği ne kadar büyükse çözümü de o kadar kolay ama bir o kadar da ihmal ediliyor. | TED | إن المشكلة ذات الأولويّة الكبرى، هي المشكلة الأكبر والأسهل حلًّا والأكثر إهمالًا. |
Özel Harekat Komutanlığı Merkezi için yüksek önceliği olan özel bir göreve. | Open Subtitles | مهمه خاصه للعمليات المشتركه ذات أولويه قصوى |
Kral'ı korumak ilk önceliği ise üçünü de oracıkta öldürmesi gerekirdi. | Open Subtitles | "طالما حماية الملك أولويّته الأولى، فتحتّم أن يقتل الثلاثة في حينه" |
Temiz hava için iyi bir çözüm değil ama bu adamın önceliği değil belli ki çünkü tembel biri değil. | Open Subtitles | إنه لم يكن نظام تنفس نقي تماماً، وهو ما لم يكن من أولوياته كما هو واضح، لأنه لم يكن كسولاً! |
- Tam emin değilim, ama bence onun önceliği insanlar değil. | Open Subtitles | لست واثقاً لكني لا أعتقد أن الناس هم أولويته الأولى |