Her gün o hastaneye gitmemin tek nedeni o hastalara önem veriyor olmam. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي يجعلني أعود للمشفى يوم بعد يوم لأنني أهتم بأمر المرضى |
Teşekkürler, Morgan Fairchild, ama ben reytinglere hiç önem vermem. | Open Subtitles | حسنا , شكرا لك مورغان فريشايلد لكني لا أهتم للأحصائيات |
En fazla önem içeren bağlamlarda, insanların parmak uçlarına bu araçları getirebiliriz. | TED | يمكننا تقديم هذه الأدوات لتكون في متناول الجميع في الحالات الأكثر أهمية. |
Dünya öncüsü Amerikanın, bilimadamlarına sistemli araştırma bursları sağlaması önem taşımaktadır. | Open Subtitles | وكزعيم عالمي، من المهم لأمريكا التَزويد من منح البحوثِ المنظّمةِ .لعلمائِنا |
İnsanların sizden duymak istediğini düşündüğünüz şeylere daha az önem verin. Özgün ve harika olan kendinize kulak verin. | TED | اهتم قليلًا بما تعتقد أن الناس يريدون سماعه منك واهتم أكثر بما ترغب نفسك الصادقة والرائعة في إبدائه. |
Ishbal insanları, aynı kandan olan insanlar arasındaki bağa önem verir. | Open Subtitles | أهل أشبال يقدرون قيمة روابط اللحم والدم التي تجمعهم ببعضهم البعض |
Bu zor şeylere önem vermiyoruz, pozitif ve harika şeylere önem veriyoruz. | TED | أنه عندما لا نهتم بهذه الأمور المعقدة ، فإن الأمور الإيجابية والجميلة تتلطخ بذلك. |
Yoksa ekonomik karların çıkarlarına çevrenin iyiliğinden daha çok önem verme deneyiminden mi? | TED | أو ربما يبحثون عن خبرة إعطاء أولوية للأرباح السياسية عوضاً عن الاهتمام بالبيئة؟ |
önem verdiğin kemik parçalarıyla ilgili söylemek istediğin bir şey var mı? | Open Subtitles | نعم, اي شيء تريدين إخبارنا به بخصوص قطع العظام التي تهتمين بها؟ |
Ama seni sevdiğim sürece, senin de benim kadar önem verdiğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن بما أني أحبك يجب أن أعلم أنك تهتم بقدر ما أهتم أنا |
Böyle şeylere önem verdiğimden değil ama... Özellikle senin gibi büyük, yakışıklı ve zeki bir hayvanla beraber olduğum sürece. | Open Subtitles | ولكنى لا أهتم بهذا طالما لدى رجل وسيم قوى مثلك |
Ben kaybetmeye önem vermem. Ben sadece para için oynamayı severim. | Open Subtitles | أنا لا أهتم بالخسارة أود فقط جولة أخرى لأجل أموالي |
En çok önem verdiğim budur. Ama bazen aşk da önem kazanır. | Open Subtitles | الدور هو أكثر الأمور أهمية لكن الحب مهم أيضاً في بعض الأحيان |
Evleneceğim adam asla bana işinden daha fazla önem vermedi. | Open Subtitles | الرجل الذي سيتزوج بي لا يعطي أهمية لعمله أكثر مني |
Benim önem verdiğim tek şey sen ve hızla büyüyen ailemiz. | Open Subtitles | أنت وهذه العائلة السريعة النمو لنا هي اشيئ الوحيد المهم لي |
Bizim yaşımıza gelince böyle şeyler daha da önem kazanıyor. | Open Subtitles | من المهم أن نعرف هذه الأشياء عندما تصل إلى عصرنا. |
önem verdiğim her şey ve herkes 4 hafta önce yandı gitti. | Open Subtitles | كل شخص وكل شي كنت اهتم به احترق منذ اربعة اسابيع |
Ereksiyonda başarıya ulaşmasan bile Lester, bu hala klinik önem taşıyor. | Open Subtitles | حتّى لو لم تحقّق انتصاباً يا ليستر، يظل ذي قيمة سريرية. |
İnsanlar olarak insan haklarına ve insanin saygınlığına önem vermeden tam olarak evrimleşemeyeceğimizin farkındasınız. | TED | وأننا لن نكون بشراً مكتملين التطور حتى نهتم بحقوق البشر والكرامة الإنسانية. |
Bunu elinizden geldiğince dikkat ve önem ile halledeceğinize güvenim tam. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك ستتولى أمر هذا. مع الاهتمام البالغ و الرعاية |
Sadece kendini düşünmüyormuşsun, ailemiz de önem veriyormuşsun. | Open Subtitles | , أنت لا تهتمين بنفسك فقط أنت تهتمين بالعائله |
Şu anda ödemek istediğim tek bedel sana önem vermek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي اريده هو الإهتمام به الآن هو أنتِ |
önem arzedecek olan nokta mavi ile gösterilen çizgi. | TED | العبور الذي سيكون مهماً هو ما باللون الأزرق. |
Bizimle konuşmak isteyen her kimse, açıkça mahremiyetine önem veriyor. | Open Subtitles | يبدو أنّ من يريد التحدّث إلينا يهتمّ بخصوصيّته |
Her kaçışın başarısız olmasının bir nedeni var. Japonların güvenliğe fazla önem vermemelerinin de bir nedeni var! | Open Subtitles | هناك سبب ان كل محاولات الهروب تفشل ولذلك اليابانيون لا يَعطونَ اهمية للأمنِ |
Davanın en geniş çerçevede kayda alınmasını umuyoruz ...çünkü biliyoruz ki bu kayıtların dağıtımı özgür dünya için büyük önem taşımaktadır. | Open Subtitles | و من المأمول أن يتم توثيق هذا الأسلوب كما نعلم اهتمام وقلق الناس في العالم الحر |
Amerika Birleşik Devletleri desteğinize çok önem veriyor. | Open Subtitles | ال هذه الدرجة الحكومة الأمريكية تقدر دعمك |
ve granola barlara da. Şeker hemen hemen her yerde olduğu için şu sorular epey önem kazandı. Şeker, beyni nasıl etkiliyor? | TED | وبما أن السكر في كل مكان فمن الضروري أن نفهم تأثيره على الدماغ. |