| Yakında bir çocuğu evli, biri üniversiteye gitmiş bir baba olacaktım. | Open Subtitles | قريبا سأكون أبا لديه ابنة متزوجة و ابن أخر في الكلية |
| Seni üniversiteye dönmen için cesaretlendiren kişinin ben olduğumu unutuyorsun. | Open Subtitles | أنت تنسى بأنني الشخص الذي شجعك على الذهاب إلى الكلية |
| Buradaki Monglar çabuk uyum sağlar. Kızları üniversiteye, oğlanları da hapse girer. | Open Subtitles | فتيات الهمونع يتكيفن بشكل أفضل البنات يذهبن للجامعة و الشباب يذهبون للسجن |
| Ben de öyle ama bir sene sonra üniversiteye gideceğim zaman ayrılacağız. | Open Subtitles | وانا أيضاً ، حتى ولو كان لسنة واحدة فقط عندها سأذهب للجامعة |
| Bu gerginliği çözmeden üniversiteye giderse, oda arkadaşı bunu gebertir. | Open Subtitles | و هو لا يستطيع ان ينهى ذلك و يذهب للكلية |
| Yatılı okula ve üniversiteye gittim bunlar ilk başta beni çok rahatsız hissettirdi ama benim yeni dünyalara kapı açmama vesile oldular. | Open Subtitles | و ذهبت إلى مدرسة داخليه و إلى الجامعه تلك الأمور كانت غير مريحه في البداية و لكنها ساعدتني لفتح أبواب لعوالم جديدة |
| Ben 4 seneliğine Londra'ya gittim, o da benim adımla, üniversiteye. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى لندن لأربعة سنوات و هو دخل الكلية الملكية باسمي |
| Bir erkek için en gururlu günlerden biri köpeğinin üniversiteye gittiği gündür. | Open Subtitles | اليوم الأكثر فخرا من حياة الرجل هو عندما كلبه يذهب إلى الكلية |
| Tatlım, dokuz aydan kısa bir zaman sonra üniversiteye gideceksin. | Open Subtitles | عزيزتي، سوف تذهبين إلى الكلية في أقل من تسعة أشهر. |
| Bundan on yıl sonra, seni temin ederim ki 17 yaşındayken çıktığın aptal bir çocuğu değil hangi üniversiteye gittiğini önemseyeceksin. | Open Subtitles | بعد عشر سنوات من الآن، أعدكِ ستهتمين أكثر بمكان ذهابكِ في الكلية أكثر من شاب غبي واعدتيه عندما كنتي في ال17. |
| Ülkenin en iyi 10 okulundan biriymiş. 1 sene sonra üniversiteye gidecek. | Open Subtitles | ويفترض أن تكون ضمن أفضل 10 مدارس في الدولة. أمامه سنة للجامعة. |
| Diyelim ki bir yerdeki bir üniversiteye bir şekilde girdim. | Open Subtitles | أجل، حسناً، فل نقل أني بطريقة ما إستطعت الدخول للجامعة. |
| üniversiteye gidip yollarımız ayrılmadan önce... en iyi iki arkadaşımla vakit geçirmek istedim. | Open Subtitles | لأنني أردت قضاء الوقت معأعزأصدقائي.. قبل رحيلنا للجامعة وربما لا نرى بعضنا مجدداً |
| üniversiteye gidip yedi kilo alıyorsun. Kilo almama engel oluyor. | Open Subtitles | ذهبت للجامعة واكتسبت 15 باوندًا إنها تساعد على تخفيف الوزن |
| Bir oğlanın peşinden üniversiteye geldiğini söylediğinde kulağıma çok tanıdık geldi. | Open Subtitles | عندما قلتِ أنكِ لحقتِ ولداً للكلية لقد بدا الأمر مألوفاً جداً. |
| üniversiteye gitmek için kendi boyutumdan kaçtım. Onlar da peşime adam taktılar. | Open Subtitles | لقد تركت بعدى للذهاب للكلية و هم أرسلوا هؤلاء الرجال فى إثرى |
| üniversiteye gitmek için evden ayrıldığım gün güzel bir gündü, umut ve iyimserlikle doluydu. | TED | يوم مغادرتي المنزل للمرة الاولى لكي أذهب إلي الجامعه كان يوما مشرقاً مفعماً بالأمل والتفاؤل |
| üniversiteye gittiğinde onunla bir içki içer arkadaşlarıyla flört ederim. | Open Subtitles | حسناً، عندما يلتحق بالجامعة سأصحبه إلى شراب، وسأتغازل مع أصدقائه |
| Bir yıl içinde 50 üniversiteye gitti, sonra daha da genişledi. | TED | وفي أحدى السنوات، طافت ب 50 كلية ،ومن ثم توسع الأمر |
| Doktor olmak istiyorum, ama önce üniversiteye girmeliyim. | Open Subtitles | أنا اكون طبيبا لكنّي لم احصل على الموافقة لدخول الكليّة أولا. |
| Mesele sadece genç kızlarsa neden başka bir üniversiteye geçmedi? | Open Subtitles | الذي لا هو خُذْ عملَه إلى الكليَّةِ الأخرى إذا هو كَانَ وحيدَ حول البناتِ الشاباتِ؟ |
| Kendi başıma iki çocuk büyüttüm ve şimdi üniversiteye gitmek üzereler. | Open Subtitles | لقد ربّيت طفلين لوحدي والآن هم على وشك الذهاب الى الكليه |
| Asma suratını tatlım. üniversiteye dönüyoruz. | Open Subtitles | إبدأي بالإبتسام يا عزيزتي نحن عائدين للجامعه |
| üniversiteye gitmek istedim ama babam fakirdi, aynı şekilde amcamda | TED | أردت الذهاب الى الجامعة لكن والدي كان فقيرا كذلك عمي |
| Şehirlerde, çocukların %80'i üniversiteye gidiyor. | TED | في المدن، 80 في المئة من الشباب يلتحقون بالكلية. |
| Meteorolojist olan mı? üniversiteye girmek için çalışan bir komşu vardı. | Open Subtitles | كان هناك شخص يعيش بجانبى بينما كنت على وشك الدخول للكليه. |
| Eyalet dışındaki bir üniversiteye param yetişmez. | Open Subtitles | أقصد ، أننى لا أتحمل اذهاب لجامعة خارج الولاية |
| Onun önceliği üniversiteye gidip kariyer yapmaktı. | Open Subtitles | أرادت أن تذهب للكليّة أولاً وتنطلق بحياتها المهنيّة. |