Rahiplerin açtığı kuşların içi yeşil ve iğrenç kokuyor. İmbra çok öfkeli. | Open Subtitles | يفتح الكهنة الطيور طازجة داخل و نتن مروع , لمبرا غاضب جدا |
Kapıcıya. sadece kapıyı açtığı için 100 dolar verirdi. | Open Subtitles | كان يعطي البواب 100 دولار فقط لأنه يفتح الباب |
Anahtarımız yoksa elimizde olmayan açtığı şeyi açmamız mümkün olmaz. | Open Subtitles | لو ليس بحوزتنا المفتاح لا يمكننا فتح أياً ما يفتحه |
Toplantıya dönmeden önce, Grace'in geldiği gece açtığı çekmeceyi açtı. | Open Subtitles | قبل العودة الى الأجتماع في تلك الليلة توم فتح درج مكتبه الصغير الذي قد فتحه في ليلة قدوم غرايس، |
Bugün sizlere, sarsıcı olayların yol açtığı derin dönüşümler için bence neyin daha eksiksiz bir çözüm olacağını anlatmak istiyorum. | TED | لهذا أريد التحدث معكم اليوم عن ما أظن انه وصفة متكاملة تنتج تغير عميق سببه أحداث صاعقة. |
Mesajı açtığı zaman dosyanın içine gizlenmiş olan truva atı virüsü, bize koordinatlarını yollayacak. | Open Subtitles | حينما يفتح الرّسالة، برنامج تجسّس ضمنيّ داخل الملفّ سيُرسل إحداثيّاتِ مكانه. طيّبٌ. |
Artık hiçbir şeyi açtığı yok ama bana daima büyük bir huzur vermiştir. | Open Subtitles | لم يعد يفتح أشياء آخرى بعد الآن ولكنه يشعرنى دائمًا بالسلام |
Gözlerini açtığı zaman tek görmek isteyeceği senin yüzün olacak. | Open Subtitles | حين يفتح عينيه، فأوّل ما سيودّ رؤيته هو وجهك. |
Şimdi geriye anahtarın açtığı kutuyu geri almak kaldı. | Open Subtitles | والآن كل ما عليك فعله هو إحضار صندوق قفل يفتح به |
Kanalı açtığı anda izleri topladım. | Open Subtitles | حالما يفتح القناة، سأعرف المسارات التي سلكها. |
açtığı kapılar ve söyleyebildikleri hakkında daha mı heyecanlı? | Open Subtitles | هل هو أكثر حماسا عن ما هو عليه ما يسمح له أن يفتح الأبواب التي يفتحها |
Yani bu anahtarın açtığı şeyi bulmaya gideceğiz demektir. | Open Subtitles | وعلينا أن نسعى لمعرفة ما يفتحه هذا المفتاح |
Yani bu anahtarın açtığı şeyi bulmaya gidiyoruz. | Open Subtitles | لذا علينا أن نسعى لمعرفة ما يفتحه هذا المفتاح |
Elimizde anahtar yoksa, onun açtığı elimizde olmayan hiçbir şeyi açamayız. | Open Subtitles | لو ليس بحوزتنا المفتاح لا يمكننا فتح أياً ما يفتحه |
O iğrenç konuşmayı açtığı an program başlayacak. | Open Subtitles | لحظة فتحه لذلك الخطاب المريع، سيشتغل البرنامج. |
Aklıma gelmişken bizi birkaç ay önce açtığı bir klübe götürmek istiyor bir fikrimiz olsun diye. | Open Subtitles | أوه ، هذا يذكرني ، لقد قال أنه سيحضر لنا من النادي الذي فتحه من بضعة أشهر . يعطينا أفكار عن كيفية جعل هذا المكان أجمل |
Bunun, travmatik olayın yol açtığı bir kronik anemi belirtisi olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أن ما يحدث لكِ سببه فقر الدم، الذي يجعل . حالتكِ اسوء من السابق |
Kardeşimin başımıza açtığı faciayı engellemeye çalışıyorum! | Open Subtitles | إننى أحاول منع الكارثة التى جلبها أخى علينا |
Çoğunuz, babamın 20 yıl önce açtığı bu yerde benim büyüyüşüme tanık oldu. | Open Subtitles | الكثيرون منكم شهِدوني ...أترعرع هنا في هذا المكان الذي أنشأه والدي منذ أكثر من 20 عام |
Havayolu şirketini açtığı zamanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر عندما أفتتح الخطوط الجوية |
Tam da Arthur için Kolombiya'daki hesabı açtığı sıralarda. | Open Subtitles | في نفس الوقت الذي فتح فيه هذا الاكونت لآرثر في كولمبيا |
Sadece ağzını açtığı zaman değil, tabi hiç açıyorsa. Konu açılmışken... | Open Subtitles | ليس فقط عندما تفتح فمها , إن هي فعلت ذلك دائماً بالحديث عن ـ ـ ـ |
Alçı, parçalanmış bedenin yerde açtığı boşluğu dolduruyor. | Open Subtitles | و يسكبون فيها الجص. الجص يملأ الفراع المجوف الذي تركه جسد متحلل... في الأرض. |
Kimse gözünü açtığı ilk anı hatırlamaz sanırım... | Open Subtitles | لا أعتقد أن أحداً يتذكر اللحظة التي فتح بها عينيه إدفعي- أنا متأكد من ذلك- |
"Çiçeklerin açtığı her yerde onun izlerini görüyorum. | Open Subtitles | إن الإشارات هناك حيثما تظهر القوة .. . الزهرة تفوح برفق حينما تندفع الريح في الحقول |