Ancak sonunda en sıcak alevler bile yakıt ve oksijensiz kalır. | TED | في النهاية، حتى أكثر النيران حرارة ينتهي منها الوقود أو الأوكسجين. |
Toprak kurur kurumaz, kuru mevsimde, çatlaklar oluşur, oksijen içeri girer ve alevler çıkar ve tüm problem baştan başlar. | TED | وإذا جفت التربة ، تصبح في موسم الجفاف، وتحصل على الشقوق، يدخل الأكسجين ، وتخرج النيران وتبدأ المشكلة من جديد. |
Gemimi alıp yeraltını temizleyeceğim... ..böylece alevler yeniden canlanmış olacak. | Open Subtitles | سآخذ سفينتى و أمشط السطح حتى تولد النيران من جديد |
Uçağı havaya uçurup alevler arasında yok olsa... hiç şaşmam. | Open Subtitles | لن اندهش اذا فجر الطائرة وبعدها سيختفى بين السنة اللهب |
Pencereyi açıp dışarı bakınca gördüm ki otelin yanından alevler yükseliyor Otelde yangın çıkmıştı | TED | ففتحت النافذة و نظرت خارجا، و إذ بي أجد نارا مشتعلة تصعد على جانب الفندق، و الفندق يحترق. |
Evin arka kısmı tamamen alevler içindeydi. Kurtarabildiğim her şeyi kurtarmaya çalıştım. | Open Subtitles | و قد كانت خلفيّة المنزل تحترق بأكملها و حاولت إنقاذ ما أستطيع |
Evet, daha alevler bile sönmeden buradaki işimizi bitirmiş oluruz. | Open Subtitles | اوه,اجل, سوف ننتهى من ذلك حتى قبل ان تخمد النيران |
Eğer alevler çörek yağıma ulaşırsa bütün mahalle havaya uçar! | Open Subtitles | اذا وصلت النيران الى زيت الدونت فسوف ينفجر الحي بأكمله |
Fakat telefonu kullanılmaz hale gelmeden önce alevler arasından kurtarmayı başardım. | Open Subtitles | ولكن تمكنت من اخماد النيران قبل تدمير هاتفه الخلوي أعطني الهاتف |
Sadece şuan kendi arzularımın karmaşasıyla uğraşıyorum, ta ki alevler içimdeki kaosu sarana kadar, sosyal bir tüketime hazır değilim. | Open Subtitles | فقط أعلم أنني أعمل على طريقي عبر متاهة من النيران الشخصية، حتى فوضى اللهيب تنغمد، فأنني لست مستعداً للإستهلاك العام. |
alevler sıçrıyordu, her yer duman olmuştu ve ahşap verandamız her an tutuşacak bir vaziyetteydi. | TED | كان اللهب يتطاير، كان الدخان في الهواء. ويبدوا أن السقف الخشبي لدينا كان على وشك أن تشتعل فيه النيران. |
alevler Jeanne'ın ruhunu korudu; cennete yükselene dek. | Open Subtitles | .. النيران حفظت روح جوان بينما هي ترتفع للسماء |
alevler 150 metre yükseğe ulaştığına göre, ...belli ki bu gerçekleşmedi. | Open Subtitles | اللهب لايزال على ارتفاع 150 قدمًا, وذلك لم يحدث لسبب واضح. |
Sonra 5 renk kalem alevler içinde masaya yuvarlandı ve tamamen eridiler. | Open Subtitles | ثم قلمه ذو الخمسة ألوان تقلب نحو اللهب على مكتبه وذاب بالكامل |
Dinle. Bütün evin alevler içinde olsa bile, musluğu bile açamazdım. | Open Subtitles | كان يمكن لنظامك هذا أن يحترق بالكامل بينما أعجز أنا حتى عن فتح صنبور المطبخ |
Demir kuleli şehir alevler içinde ateşi şehirliler başlattı, ve şehir dengelendi. | Open Subtitles | والمدينة الكبيرة بمناراتها تحترق. احترقت المدينة بأيدي سكانها. |
alevler, yangın kapılarından geçemez. | Open Subtitles | هذه النيران لا يمكن أن تعبر أبواب الحريق. |
İşte bu noktada alevler son kez ses çıkarır ve orada hiç olmamışlar gibi bir duman eşliğinde kaybolurlar. | TED | فيعطي هذا اللهيب الملتوي همسه الأخير ويختفي مع خيوط الدخان كما لو أنه لم يكن هناك نارًا على الإطلاق. |
Hemen arkasında Treblinka'daki cesetleri yakacak odunlar ki 1942 Kasımı'na kadar çoktan başlamıştı, alevler içinde parlıyordu. | Open Subtitles | وكان وراءه المحارق المشتعلة في نوفمبر 1942 |
Vampirler uyurgezerlik yapamaz. Kapıdan dışarı bir adım atsa, alevler içinde yanar. | Open Subtitles | مصاصى الدماء لا يستطيعون المشى أثنا النوم إنه يحطم الباب, و يشتعل اللهيب |
Yatağının çarşaflarını yakan mavi alevler vardı. | Open Subtitles | كانت هناك ألسنة لهب أزرق تحرق ملاءات سريره |
Saçlarım kızıl bu da sahile gidemeyeceğim anlamına geliyor çünkü bronzlaşamam çünkü alevler içinde yanıyor gibiyim. | Open Subtitles | ولا يُمكنني الذهاب إلى الشاطئ لأنني لا أملك أي سمرة أنا أحياناً أحترق كاللهب |
Ve eğer bu ev baştan aşağı alevler içinde olsa bile haklı sebeplerimi kanıtlamak amacıyla içinde kalırdım. | Open Subtitles | و حتى لو إشتعل هذا المنزل بالحريقمنالسقفإلى الأرض، سأبقى فيه لأبرر نواياي الصالحه. |
James'in ilk grubu Yükselen alevler'den bahseder misiniz biraz? | Open Subtitles | وأخبرني عن فرقة (جيمس) الأول، "فايمس فلايمس" |
Eğer bu çatal gerçek gümüş olsaydı en küçük bir dokunuşta elim alevler içinde kalırdı.. | Open Subtitles | لو أن هذه الشوكه من الفضه لإشتعلت يدي بملامستها |