Ölümden sonrada ayak tırnaklarının büyümeye devam ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ان اظافر الاقدام تستمر في النمو بعد موتك |
Yaban otları büyümeye başladığında, ...karla kaplı bir bahçeye benzer. | Open Subtitles | وعندما تبدأ الحشرات فى النمو تكون مثل الحديقة المليئة بلثلوج |
O zaman tahmin edebileceğiniz gibi, büyük bir düş kırıklığı -- düş kırıklığı diyelim -- vardı. Çok, çok büyük bir hızla büyümeye başladı. | TED | الآن في هذا الوقت ، أصبنا بحيرة شديدة حيرة شديدة جدا بدأت بالنمو ، بسرعة كبيرة |
çok hızlı bir şekilde büyümeye başlıyor. | TED | انها ذات اقتصاد ناشئ انها بدأت تنمو بشكل هائل. |
Çünkü birisi sayesinde sanırım benim küçük aksi kardeşim büyümeye başladı. | Open Subtitles | لأنني أعتقد أن أخي الصغير سيئة ينمو بفضل لائق لشخص ما. |
Canlı yayında kendini patlatan adamın oğlu olarak büyümeye başlayacak. - Kahretsin Lee. | Open Subtitles | سيكون عليه أن يكبر و هو يعلم أن أباه فجر نفسه على التلفاز |
Hayır, bence onun büyümeye başladığını göremiyorsun. | Open Subtitles | كلا, أعتقد بأنكي لا تدركين .بأنها بدأت تكبر |
Ekonomik büyümeye ayak uydurabilmek ve istikrarlı olabilmek için sosyal ve politik açılımımızı nasıl yapacağız? | TED | كيف نحن ذاهبون لإجراء إصلاح لمشاكلنا الاجتماعية والسياسية لمواكبة النمو الاقتصادي ، للحفاظ على الإستدامة والإستقرار؟ |
Ama liste büyümeye devam etti milyonlarca ve bugüne kadar milyarlarca oldu. | TED | ولكن القائمة استمرت في النمو الى ملايين و بلايين حتى اليوم |
Sağ tarafta, çok çirkin olduğunu görebiliyorsunuz, hücreler büyümeye devam ediyor, normal olanlarsa duruyorlar. | TED | على اليمين ، كما ترى يبدو شكلها قبيحاً، ما زالت الخلية تنمو، الخلية السليمة توقفت عن النمو. |
Sonra bir sonraki ağıla geçiyorlar, ve sadece bir kaç hafta içinde çimenler büyümeye başlıyordu. | TED | ثم ينتقلون للآخر وخلال بضعة أسابيع الزرع يدخل مرحلة من النمو |
Bunu yapmayı sürdüreceğim. Sughar büyümeye devam edecek. | TED | سأواصل العمل على ذلك. أما سوجار فستواصل النمو. |
Ama bu gönüllü bir sadeliğin seçilmesine, niceliksel değil, niteliksel büyümeye bağlı. | TED | لكن هذا يعتمد على اختيار بساطة طوعية، و النمو بناءً على الجودة وليس الكم. |
Orman kıyımını azalttığımızda bunu ispat ettik. Ekonomi büyümeye devam etti. | TED | هذا ما اثبتناه عندما قللنا من عمليات ازالة الغابات والاقتصاد استمر بالنمو. |
Asla "uyanmıyor". 90 dereceden büyük açılara sahip geniş açılı üçgen normal bir şekilde uyanıp büyümeye devam ediyordu. | TED | لا يستيقظ مُجددًا. أما المُثلث المُنفرج الزاوية، الذي أحد زواياه أكبر من 90 درجة، ينشط مُجددًا ويستمر بالنمو. |
Değişime hazır ve coşkulu devlet çalışanları ittifakı büyümeye ve şekillenmeye başladı. | TED | تحالف الموظفين الحكوميين الذين كانوا متحمسين ومستعدين لإحداث التغيير قد بدأت تنمو وتتشكل. |
Haklısınız, ve tanrılar yeniden oluşturulmuştur ise, yetkileri çok güçlü büyümeye önce o zaman biz şimdi onları sonra olmalıdır. | Open Subtitles | إذا كنت محقاً ، و قد عادت الآلهة إذاً يجب أن نسعى خلفهم الآن قبل أن تنمو قواهم |
Ve iklim değişikliği tehdidine rağmen dinamik bir şekilde büyümeye devam ediyor. | TED | والذي ينمو بطريقة حيوية علي مر الزمن مع تهديد تغير المناخ. |
Ve ölü alanlar büyümeye ve daha büyümeye devam edecek ve birleşecekler. Ve küresel, okyanus kıyılarının ölüleşmesi gibi bir şey düşünebiliriz. | TED | ومركز المشكلة سوف يكبر ويكبر وسوف يبدأون الدمج ونستطيع تخيل شيء مثل مناطق الموت في العالم , المحيط الساحلي |
büyümeye ihtiyacı olan şirketler için... varlıklı insanların paralarıyla yatırım yapıyorum. | Open Subtitles | أنا استثمر أموال الأثرياء في شركات التي تحتاج إلى رأس مال كي تكبر |
İğneye benzeyen bir tür solucanımsı parazitin boğazda garip bir büyümeye yol açarak çıkıp taşıyıcıdan kurbana geçtiğini görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم رؤية نمو غريب ينثقب من الحنجرة ويُشكّل جسم واخذ وعن طريقه تنقل ديدان طفيلية العدوى من الحامل للضحية، |
Ne pahasına olursa olsun, mümkün olduğunca çabuk bir şekilde... büyümeye işte o zaman karar vermiştin. | Open Subtitles | كانت هي وقت اتخاذك القرار بأنك يجب أن تنضج بأسرع وقت ممكن وبأي ثمن |
Ama acı bize bir ders vererek büyümeye zorlar. | Open Subtitles | لكن الألم يلقننا درسً مما يجبرنا على النضوج |
Ama o kadar hızlı büyümeye hazır değildim. | Open Subtitles | لكنني لم أكن جاهزة للنضوج بتلك السرعة |
Bu yüzden, büyümeye ve çoğalmaya daha hızlı evrildi, kendi kısa yaşam döngüsüne karşı bir evrimsel savunma mekanizması gibi. | TED | لذلك فقد تطور لينمو ويتكاثر بسرعة أكبر، كآلية دفاع تطورية مقابلة لعمره القصير. |
İçimde büyümeye başladığı süreden itibaren tanıdığım birine yakın olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان اكون قريبة من شخص لدرجة أني أعرفه لحظة نموه داخلي |
Kötü göründüğünü biliyorum ama güzel şeylerin büyümeye devam etmesi için bazen acımasız olmak gerekir. | Open Subtitles | .. أعرف أن هذا يبدو سيئاً ولكن عليك أحياناً أن تكون عديم الرحمة إن أردت لشئ جميل أن يواصل نموّه |
büyümeye izin vermek, rahatlığın dışına çıkmaya zorlanmak, daha anlamlı bir hayatı yaşamak ve hayata sahip olma umuduyla. | TED | وأن أعطي مساحة للنمو وعدم الارتياح آملاً أن أعيش حياة ذات معنى أكثر. |