"büyüyü" - Traduction Turc en Arabe

• السحر
• التعويذة
• تعويذة
• التعويذه
• سحر
• الإملائي
• بالسحر
• بالتعويذة
• للسحر
• بتعويذة
• السّحر
• سحركِ
• للتعويذة
• تعويذه
• التّعويذة

Onlar sevgiyi, büyüyü, güzelliği, kökenimizin tarihini ve felsefesini gelecek neslin vücutlarına yazdılar.
كتبوا بها الحب السحر الجمال تاريخ و فلسفة نسبنا على أجساد الجيل التالي

Beni buraya zincirleyen büyüyü bozarsan ben de seninkini hemencecik bozarım.
إذا تمكنتِ من إبطال السحر عني سأتمكن من إبطاله عنك، اتفقنا؟

Tamam, sihir komisyonu genç büyüyü yetiştirmek için bir yere ihtiyaçları olduğunu biliyorlardı, böylece Eskiler, Büyü Okulunu yarattı.
حسناً ، إذاً المجتمع السحري عرف أنه بحاجة لمكان ليرعى السحر اليافع ، لذا إخترع . الكبار مدرسة السحر

Yine de, Gölgeler kitabı büyüyü istediğimiz zaman geri çevirebileceğimizi söylüyor.
بالإضافة كتاب الظلال يقول يمكننا أن نُلغي التعويذة في أي وقت

Tamam, sizi buradan çıkarmam gerek. Belki bu büyüyü bozar.
حسناً يجب أن أخرجكم من هنا ربما هذا سيحطم التعويذة

Bu gerçekleştiğinde de "Yalancı Ay" denilen büyüyü yapmak mümkün olur.
و عندما يحدث ذلك يصبح من الممكن اطلاق تعويذة القمر الكاذب.

Kütüphane'nin tek yaptığı büyüyü kilit altında tutup insanlara vâr olmadığını söylemek.
إذ أن شُغل المكتبة الشاغل هو إخفاء السحر ومحاولة إقناع الناس بانعدامه،

büyüyü asla önemseme. Senin açılış gecesi sinirlerin nasıl?
لم أتوقع السحر كيف حال أعصابك بافتتاح الليلة ؟

Bu mukaddes ayinimizde üzerimdeki bütün büyüyü...
بهذا الجماع المقدس أنا أنقل كل ما عندي من السحر لك

Efendimiz, bu kızın, belki de büyüyü bozabilecek...
سيدي هل تعتقد انه ربما تكون هذه الفتاة هي التي سوف تبطل السحر

Böyle bir büyüyü yapabilmek için kötü büyücü güçlerinin en karanlık zamanlarında olduğuna dair bir işaret görmesi gerekiyormuş.
حسناً ، لينجح هذا السحر كان على الساحرة الشريرة أن تنتظر إشارة أن قواها كانت بهذه الغموضية

büyüyü hayatımdan uzak tutmak için mücadele etmemi söyleyen sen değil miydin?
ألست أنت التي قلت لي أنه يجب أن أحارب لأبقي حياتي منفصلة عن السحر ؟

Bu yüzden onu geri getirmek için izlerini takip edeceğim araya ettikten giren iyi büyüyü yok ettikten sonra elbette.
لهذا أنا أخطط لأتبع خطاه و أعيده بعد أن أدمر السحر الجيد الذي تدخل ، بالطبع

Adam yine de ölü. Şimdi büyüyü yapmamı istiyor musun istemiyor musun?
الحقيقة الباقية أنّه ميّتاً، الآن ، أتريدين أنّ أجري التعويذة ، أمماذا؟

Doğru büyüyü bulana kadar bütün bu kitapları arayacak mıyız?
هل مُضطرين لقراءة جميع هذهِ الكتب لنصل إلى التعويذة المعنية؟

Artık yapmamız gereken tek şey bu gece şelaleye dönüp büyüyü yapmak.
كل ما يتبقى الآن هو أن نعود إلى الشلال ونقوم بعمل التعويذة

Hayır, bizim evimiz büyülü. Evimiz büyülü olduğu için büyüyü birlikte kaldırabiliriz.
كلا، التعويذة أصابت منزلنا وكلانا يجب أن نلغي التعويذة معاً من منزلنا.

Bu büyüyü sadece sen ve tabii ki diğer erkekler için yaptım.
لقد جعلتها تعويذة خاصة بكِ فحسبْ و بالطبع، الرجال في كل الأنحاء

büyüyü kaldırırlar sen de onların 20'siyle dövüşebilirsin ve yine de seni öldürürler.
بالطبع , يتركون التعويذه فيمكنك القتال والعشرين فرد سيظلون يُقتلون , فكره جيده

Von Trier bu büyüyü ciddiye alır.
فون ترير أراد التعامل بجدية مع سحر السينما

büyüyü bozmanın başka bir yolu olduğunu söylemiş.
وقال كانت هناك طريقة أخرى لكسر الإملائي.

Çingene'nin huzurunda, bizi izleyenler ve bize büyüyü getirenler ve bize gizemi verenler hepimiz bebek sahibi olmak istiyoruz.
الغجرية أمام تشاهدنا التي بالسحر تزودنا والتي حياتِنا في والغموض واحدة أي على نُوافق نحن الأطفال على الحصول تريد

En azından bize büyüyü söyleyecek kadar uzun süre.
على الأقل لمدة كافية، تستطيع فيها إخبارنا بالتعويذة

büyüyü saygıdeğer hâle getirebilmek ve savaşta lehimize kullanabilmek için geldim.
لقد أتيتُ لهُنا لأُعيد للسحر أحترامه وأُقدم بعض الدعم فى الحرب.

büyüyü yapacak yeterli özü aldık mı?
هل لدينا مايكفي من النعمة للقيام بتعويذة الاستدعاء؟

Sanırım büyüyü kesin bilimle karıştırmamalısın.
أعتقد أنّ السّحر ليس علماً دقيقاً.

Neden bana yaptığın büyüyü bozmuyorsun?
إن كنتِ بهذه العظمة، فلمَ لا تخلصيني من سحركِ الذي بليتني به؟

Hayır, saçımı büyüyü tamamlasın diye vermiştim.
قد سحبت البعض من شعرك لا انا اعطيتها شعري للتعويذة

Onu ebediyen bu mezar odasında tutacak büyüyü yapmaya yetecek kadar gücüm kaldı.
لدي القوة الكافية لاطلق تعويذه ستبقية هنا في القبو. للأبد.

Tamamdır. Şimdi büyüyü getir.
انتهيت، حضر التّعويذة الآن.