Size en heyecan verici iki olası şeyden bahsetmek istiyorum. | TED | أود التحدث عن موضوعين من أكثر المواضيع الشيقة على الإطلاق. |
Ama bizim için 3 faktorden bahsetmek istiyorum bugün. | TED | ولكن بالنسبة لنا، أريد التحدث عن ثلاثة عوامل اليوم. |
Hala babandan bahsetmek için çok erken olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | أمازلت تعتقد أنه من المبكر جداً الحديث عن والدك ؟ |
İşten bahsetmek kafama ağrılar sokuyor. Daha ilk buluşmamız, içip eğlenelim hadi. | Open Subtitles | الحديث عن العمل يثير صداعي بما أنه لقائنا الاول فقط لنشرب ونستمتع |
Tıpkı kimsenin bahsetmek istemediği bir tehlikeden bahsederek eleştirilme riskini göze almak gibi. | TED | على سبيل المثال: المخاطرة بالنقد، عندما تتحدث عن خطر لا يريد أحد أن تتحدث عنه. |
Boyutlarımdan bahsetmek hoşuma gider, Doktor mesela yemekten sonra? | Open Subtitles | يسرنى مناقشة حجمى معك أيتها الطبيبة أيناسبك على العشاء؟ |
İşte bu yüzden, konuya başlamadan önce Mumbai'deyken tanıştığım bir adam hakkında kısa bir anımdan bahsetmek istiyorum. | TED | لذا, قبل أن أبدأ , أريد التحدث عن حكاية صغيرة قصة صغيرة عن رجل التقيت به يوماً في مومباي |
Kadınları taciz eden erkekleri yaratan sistemle erkekleri taciz eden erkekleri yaratan sistem aynı. Eğer erkek kurbanlardan bahsetmek istiyorsak | TED | الرجال الذين يعتدون على النساء ينتج رجال يعتدون على الرجال الآخرين. وإذا أردنا التحدث عن الضحايا الذكور، |
Yapmak istediğim şey hepimizi pis suyun, hatta kanalizasyonun içine çekmek çünkü sizlere ishalden bahsetmek istiyorum. | TED | ما أريد أن أفعله هو إصطحابنا جميعاً إلى مزراب الصرف بل و على طول الطريق إلى أنبوب المجارى لأننى أريد التحدث عن الإسهال |
Özellikle de ishalin tasarımından bahsetmek istiyorum. | TED | و بالتحديد, أريد التحدث عن تصميم الإسهال |
Ben de bir şey temsil edildiğinde olan bu büyülü şeyden bahsetmek istiyorum. | TED | لذا أود التحدث عن السحر الذي يحدث عندما نمثل شيئاً. |
Özele girmek istemeyip bana çıkıştıktan sonra bu kadar aileden bahsetmek ilginç. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن عائلتي عند ذلك مؤخرا وبخ لي عن الحدود. |
Bu sorun ve muhtemel çözümlerden bahsetmek istiyorum. | TED | اريد الحديث عن المشكلة وبعض الحلول الجوهرية. |
Bunu yapmak için teknoloji veya bilgisayarlarla ilgisi olmayan birkaç şeyden şimdi bahsetmek zorunda kalacağım. | TED | والآن للقيام بذلك سيكون عليّ الحديث عن أشياء كثيرة والتي ليس لها علاقة بالتقنية والحواسيب. |
Ve bu açıklaması zor bir meseledir. Bu nedenle, bunun bir yolu oldukça ilginç olduğunu düşündüğüm spor amaçlı balıkçılıktan bahsetmek. Çünkü insanlar gidip balık yakalamaktan hoşlanırlar. | TED | ومن الصعب أن تتواصل معها ولذلك هناك طريقه واحدة التي اعتقد انها مثيرة للاهتمام هو أن تتحدث عن رياضة السمك لان الناس يحبون الذهاب للتنزه وصيد السمك |
bahsetmek dışında hiç bir şekilde Tartışmayacağız. | Open Subtitles | و إن كان هذا يعني بأن علينا مناقشة أحوال الطقس لثلاثة أشهر، لا بأس |
Demek istediğim bu değildi, fakat son zamanlardaki tuhaf davranışlarının sebebi buysa ve bundan hiç bahsetmek istemiyorsan mükemmel bir danışmanlık bölümüne sahibiz. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدته، لكن لو كان هذا هو مصدر سلوكك الغريب مؤخراً ،وأنتِ لا تريدين التحدث عنه فنحن لدينا قسم إستشارة ممتاز |
Durumundan bahsetmek istiyorum. | Open Subtitles | على سبيل المثال، أريد التحدّث عن تضارب مصالح. |
Bu nedenle bundan bahsetmek istiyorum ve bu konuyu ülkemizde ve hatta bütün dünyada insanları için içine çok iyi sokamadığımızı göstermek için bir fırsat olarak görüyorum. | TED | وانا اريد ان اتحدث عن هذا وهذه فرصة لكي اوضح فشلنا تماما في الخوض فيما يخص الناس حقا في هذا البلد وفي العالم اجمع |
Sana şimdiye dek tanımış olduğum en çılgın beyaz adamdan bahsetmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أخبرك عن أكثر الرجال البيض جنونا من الذين قابلتهم صداقتنا قديمة أنا وإيدي |
Bugün aynı ölçüde akla yakın fakat daha trajik bir şeyden bahsetmek istiyorum: | Open Subtitles | اليوم أريد أن أتكلم عن موضوع له نفس الأهميه و لكن أكثر مأساوية |
Asıl veren tarafın başarılı olduğu kültürler oluşturmak için neler gerektiğinden bahsetmek istiyorum. | TED | اُريد أن أتحدث عن ما يتطلبه الأمر لنبني ثقافة يكون فيها المعطاؤن ناجحون. |
Eminim ki benden bahsetmek onun için çok acı olurdu. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّ الكلام عن ذلك كان مؤلماً جدّاً لها |
bahsetmek istediğim son şey alfa dişiler hakkında. | TED | وآخر ما أود ذكره هو بخصوص اناث الفا. |
- Bundan bahsetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد التحدث حول هذا إذا نحن فقط جلسنا هنا |
Bana okuldaki deneyimlerinden bahsetmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد أن تخبرني عن بعض خبراتكَ الجامعية؟ |
Pastanın nasıl dilimlendiğinden bahsetmek, pastayı nasıl daha da büyütebileceğimizi düşünmekten daha az müsbet, daha az iyimser hissetmemize yol açıyor. | TED | إنه شعور أقل إيجابية، أقل تفاؤلا، للحديث عن كيف قسمت الكعكة بدلاً من التفكير في كيفية جعل الكعكة أكبر. |