Ve ulaştıklarında bu matematiksel ilmi Avrupa dillerinden birine tercüme etmeye muazzam bir ilgi vardı. | TED | وعندما وصلت كان هناك اهتمام كبير بترجمة هذه الحكمة إلى اللغات الأوروبية. |
İnsanlar belli bir ilgi alanıyla geliyorlar. | TED | الناس يستخدمونه لمتابعة اهتمام معين لديهم. |
JF: Buna çok yoğun bir ilgi var, daha önce de belirttiğim gibi dünyanın her yerinden insanlar kendileri başlatabilir mi diye soruyorlar. | TED | ج ف: حسناً، كان هناك اهتمام كبير بها، وكا قلت، من كافة أنحاء البلد، الناس يسألون هل يمكن القيام بنفس الشيء. |
İlki daha iyiye ulaşmak için tutkulu bir ilgi kültürü yaratmak. | TED | أول مكون هو خلق ثقافة من الإهتمام المتقد والشغوف بالمصلحة العليا. |
İlk ay bir milyon tıklama aldık. ve epey bir ilgi gördük. | TED | حصلنا على مليون مشاهدة في الشهر الاول و حصلنا على الكثير من الاهتمام له |
Laboratuvarının mahvoluşunun ardından Tesla, doğunun düşünce sistemi ve metafiziğine karşı derin bir ilgi beslemişti. | Open Subtitles | بعيد دمار معمله سيطر علي تيسلا اهتمام عميق ببعض الافكار والروحانيات الشرقيه |
İkisi de kurbanlara cinsel bir ilgi göstermedi, | Open Subtitles | هؤلاء الرجال لم يظهروا اي اهتمام جنسي بضحاياهم |
Çocuğuna ya da onun kulağına özel bir ilgi duyduğumdan değil. | Open Subtitles | هذا لايعني انني اخذ أي اهتمام خاص بابنك او باذنه |
Kazılan taş ocakları giderek arttıkça insanlar kayanın içinde gömülü olarak buldukları gizemli objelere karşı giderek artan bir ilgi göstermeye başladı. | Open Subtitles | باستمرار أعمال التنقيب زاد اهتمام الناس بالأشياء الغامضة التي وجدوها ملتحمة بالأحجار |
Seni tanıdım tanıyalı, ne zaman bir kıza en küçük bir ilgi gösterdin? | Open Subtitles | طوال الوقت الذي عرفتك فيه متى سبق و أظهرت أي اهتمام بأي فتاة ؟ |
- Pekala Joe, bak ona ufacık bir ilgi duyuyorsan şayet bana söyle tamam mı? | Open Subtitles | لو لديك أى اهتمام بها أخبرنى وسأبتعد عنها |
Ulusal bir ilgi isteyen megalomanyağın tekisin sen. | Open Subtitles | أنت مُصاب بجنون العظمة وترغب بأن تكون محط اهتمام البلد |
Bu tür suçlara karşı özel bir ilginiz yok mu, kişisel bir ilgi? | Open Subtitles | وليس لديك اهتمام خاص في هذا النوع من الجرائم، مصلحة شخصية ؟ |
18 metre yakında, yani buna göre hedefimiz kazaları büyük bir ilgi ile sahneleyip onları kendi tatmini için yakından izlemeyi seviyor. | Open Subtitles | ،على بعد 60 قدم و الذي يخبرني أن مجرمنا يحب مشاهدة جرائمه عن قرب متطفل مع اهتمام منحرف في اطلاق الحوادث |
Bunu halledemeyecek durumda olduğunu söylemeyeceğim ama bugüne kadar hukuka hiç bir ilgi göstermedi. | Open Subtitles | لن أقوم من تعجيز قدرته على التصرف , ولكن لم يظهر أي نوع من الإهتمام بالقانون |
Çok düşük bir özgüveni var ve ne zaman birisi çıkıp ona ufak bir ilgi gösterse hemen ciddi bir ilişkiye atılmak istiyor. | Open Subtitles | لديها قلة تقدير في نفسها أنه في كل مرة يظهر رجل لها يعطيها أدنى بصيص من الإهتمام تندفع إلى شيء جدي |
Şu an Britanya'da 13 tane sosyal etki bağı var, ve dünya genelinden hayranlık uyandıracak seviyelerde bir ilgi görüyor. | TED | وهناك الآن 13 السندات الأثر الاجتماعي في بريطانيا، ومستويات مذهلة من الاهتمام في هذه الفكرة في جميع أنحاء العالم. |
Alınmasın ama normalde böyle bir ilgi görmez. | Open Subtitles | لكنها لن تحصل على ذلك النوع من الاهتمام بشكل عادي |