Bu iki cihaz, Sürücü Kavrama ve Hız Şeridi çok kullanışlılar. | TED | وبالتالي فإن هذان الجهازان مقبض المحرك وقطاع السرعة ، فعالان جداً |
Biz Bu iki değişken arasında herhangi bir şekilde hiçbir bağlantı bulmadık. | TED | لم نجد قطعا أي صلة، وأي تأثير أيا كان، بين هذان المتغيران. |
Savcı Bu iki genci gaz odasına yollamanızı başka bir sebepten istedi: | Open Subtitles | ولكن المدعى العام سيطلب منكم أن ترسلا هذان الشابان إلى غرفة الغاز |
Bu iki çocuk arasındaki büyük farklılıklara rağmen, melodi kafalarında benzer duyguları çağrıştıracaktır. | TED | وعلى الرغم من الاختلافات الكبيرة بين هذين الطفلين سيلامس اللحن كليهما بنفس الطريقة. |
Şimdi milyon dolarlık soru, Bu iki hadise arasında fark var mı? | TED | لذا، سؤال المليون دولار، هل هناك أي فرقٍ بين هذين الحدثين هنا؟ |
Şimdi yapmamız gereken zihnimizde Bu iki resmi biraraya koymak-- işte böyle birşey. | TED | وماعلينا ان نفعله الآن هو ان ندمج هاتين الصورتين في مخيلتنا لتبدو هكذا |
Şimdi Bu iki salak bunu kabul edemiyorlarsa, cehenneme kadar. | Open Subtitles | و إذا كانَ هذان اللعينان لا يُقدِّرانِ ذلك، فاللعنَة عليهِما |
Bu kutsal mekanda, Bu iki insan birazdan kutsal evlilik bağıyla bağlanacaklar. | Open Subtitles | في هذا الجمع المقدس.. يبدأ هذان الشخصان الآن أن يصبحا شخصاً واحداً |
Bu iki eve kamera ve dinleme aleti koymak istiyorum. | Open Subtitles | وأود أن أقوم بتركيب آلات وكاميرات مراقبة في هذان البيتان |
Alberta, bu görüşme, Bu iki haftalık görüşme de hiçbir sorun çıkmamalı. | Open Subtitles | ألبرتا,هذه الترتيبات ترتيبات هذان الأسبوعان لا يمكنها أن تسبب لى أى مشاكل |
Bu iki gulyabani aşkın güzel insanlar için olduğunu bilmiyorlar mı? | Open Subtitles | ألاّ يعرف هذان القبيحان أن الحب هو من أجل الشباب الوسماء؟ |
Bu iki ineği ıslatmak için ancak yeterli kedi çişini topladın. | Open Subtitles | ليس لديك إلا هذه الكمية من بول القطط لتصيد هذان الغبيان |
Bu iki ajanın karşılaşmasında tam bir ilk dövüşte aşk gerçekleşti. | Open Subtitles | عندما التقيا هذان الجاسوسان لاول مرة كان الحب من أول عراك |
Bu doğru değil. Bu iki duvarın beyaz olması lazım. | Open Subtitles | هذا غير صحيح ، ينبغي أن يكون هذان الحائطان أبيضان |
Bu iki yılı bir zayıflama programı olarak düşünmek istiyorum. | TED | أرغبُ في التفكير حول هذين العامين مثل برنامج انقاص الوزن |
Bu iki canlandırmanın aynı anda oluşmasıyla, tuhaf şekilde birçok Empresyonistin çalışmasında ışık titreşiyor ve saçılıyor gibi görünür. | TED | مع حصول هذين التأويلين في الآن نفسه، يبدو الضوء في عديد من اللوحات الانطباعية وكأنه ينبض ويومض ويشع بغرابة. |
Bu durumda size sorum şu; Bu iki adamdan hangisi daha yüksek olasılıkla George Bush'a oy vermiştir, hangisi Al Gore'a? | TED | لذا هنا سؤالي لكم : مَن مِن هذين الشابين تظنون أنه قد إنتخب جورج بوش , ومن إنتخب آل غور ؟ |
Bir sonraki müsabakada Bu iki barbie ile çamurda dövüşsem ne dersin? | Open Subtitles | ..بالنسبة لنزالي القادم ما رأيك أن اقاتل هاتين الغبيتين في بعض الوحل؟ |
Bu iki düşünce kavrayabileceğinizden daha fazla birbiriyle irtibatlıdır, çünkü hata yapma korkusunu kaldırdığınızda imkansız şeyler bir anda mümkün olur. | TED | إن هاتان الفكرتان مرتبطتان أكثر مما قد تعتقد، لأنك عندما تزيل عامل الخوف من الفشل، فإن الأشياء المستحيلة تصبح فجأة ممكنة. |
Bu iki ülkeyi kullanarak demokrasinin aleyhine değil lehine olan bir sonuç çıkaracağım. | TED | فسأستعين بهذين المثالين للأتيان بحجة إقتصادية لصالح الديمقراطية, وليس ضدها. |
Atmosfere, dokuz ton karbondioksit yaydim. Bu, iki fil agirligi kadardir. | TED | لقد بعثت تسعة أطنان من ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. الذي يساوي وزن اثنان من الفيلة. |
Sonra da Bu iki davranış arasındaki bağlantıyı kuracağım. | TED | ثمّ سأقوم برسم الصّلة بين هاذين السّلوكين. |
Bu iki resme bakarak, daha bir süre daha Çin'i geçemeyeceğini söyleyebilirim. | TED | عبر قراءتي لهاتين الصورتين, فأنا أجزم بأنها لن تتمكن من منافسة الهند على المدى القريب. |
Bu iki şeyin kesişiminde en doğrudan ve en açık olanı yani | TED | هذا هو الأكثر بديهية و مباشرة و نقطة التقاء الأمرين. |
Ve Bu iki resimde de Bu iki koşul var -- aynı yükseklikten ve aynı ışıkta çekilmişler. | TED | الشرطان المتوفران بهاتين الصورتين تم التقاطهما من نفس الارتفاع وتحت نفس الإضاءة |
Bu iki bileşenin küçük bitkilerdeki gelecek stresini azalttığını gördük. | TED | وهذين المركبين يزيدان من مقاومة هذه الشتلات للضغوط المستقبلية. |
Neredeyse özdeş Bu iki adama yaklaşımlar arasındaki farkı ne açıklayabilir? | TED | ماذا يمكن أن يفسّر الفرق في ما حدث لهذين الرَجُلين المتشابهين؟ |
Çünkü Bu iki ahmak beni tuvalete götürürken burada değildi. | Open Subtitles | لأنه لم يكن هنا حين هؤلاء الاثنان كانوا يسحبونني للمنصة |
Pekâlâ, listedeki Bu iki kadın hariç, hepsiyle irtibata geçtik. | Open Subtitles | حسنا، إتّصلنا بكلّ شخص على هذه القائمة، ماعدا هذه الإثنان. |
Bu iki çocukluk arkadaşı bir gün birbirlerine rast geldiler. | Open Subtitles | الشخصان الذين كانا أصدقاء طفولة التقوا من قبيل صدفة ثانية. |