Bu tam da Crenshaw'un ihtiyacı olan iyi bir reklam. | Open Subtitles | هذا بالضبط نوع الدعاية والإعلان الجيد التي كرينشو بحاجة له |
Bu tam da hep bir çocuk yetiştirmek istediğim evlerden. | Open Subtitles | هذا بالضبط نـوع الـمكـان الـذي أردت أن أنـشأ طـفـلي به |
Bu tam da insanların Sue'ya söylediği şeydi. | TED | هذا بالضبط ما اعتاد على قوله الناس لـ سو |
Bu tam olarak konuyu aklınızdan çıkarmanız gerekmesinin sebebi, Poirot. | Open Subtitles | هذا بالظبط ما يجعلك تنسى الموضوع يابوارو |
Buna saygıyla birlikte, Bu tam olarak bir tür bürokratik zihniyet... | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، ذلك بالضبط ما يُعرف بالعقلية البيروقراطية، |
Oh! Olamaz! Bu, tam da yapmamanız gereken şeydi! | Open Subtitles | لا , هذا بالتحديد مالم يكن مفترضا بك القيام به , اللعنة |
Bu tam olarak ihtiyacımız olan şey olabilir. Bir sürü Strigo'nin birbiri ile konuştuğu büyük bir savaş. | Open Subtitles | هذا تماماً ما نحتاج إليه، معركة كبيرة مملوئة بالستريجوي الذين يتواصلون مع بعضهم البعض |
Papayla aynı fikirdeyim. Bu tam olarak da kralın yapmaya karar verdiği şeydi. | TED | الادعاء: ولكن هذا بالضبط ما قرر الملك القيام به. |
Bu tam da projenin ilk hayaliydi. | TED | كان هذا بالضبط الحلم الأولي لهذا المشروع. |
Bu tam da otoritenin aradığı türden bir bahane. | Open Subtitles | هذا بالضبط العذر الذي تسعى وراءه السلطات. |
Bu, tam Amerikalıların TV'de izlemeye bayıldıkları türden bir olay. | Open Subtitles | أتعلم، هذا بالضبط نوع الاشياء الذي يحب الامريكان مشاهدته على التلفاز |
İşte Bu tam Kaiser ve ordunun aradığı şey. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما يبحث عنه الجيش لاتقلق، سيدفعون ثمن هذا |
Doktor Bey, eğer oy kullanma hakkınız olsaydı, nasıl değerlendirirdiniz? Bu tam olarak Anayasa'nın, bu Kabine'nin cevaplamasını istediği soru. | Open Subtitles | هذا بالضبط هو السؤال الذى يطلب الدستور أن يجيب عليه هذا المجلس |
Bu tam olarak, doğum günümde olmasını hayal ettiğim şeydi. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما تصورته أن يحدث في عيد ميلادي |
Bak, Bu tam olarak konuyu nasıl dağıtacakları ve seçim kayıtlarını sana karşı nasıl kullanacakları. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما سيفعلونه و سيحاولون قلب الأصوات عليك |
Bu tam da F.B.I.'dakilerin dikkat etmemizi söyledikleri tavır. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما قاله عملاء الاف بي اي ان ننتبه منه |
"İşte Bu tam da benim o piç kurusunun düşünmesini istediğim şey." | Open Subtitles | هذا بالظبط ما أريد من هؤلاء السفلة بأن يعتقدو |
Bu tam da uyuşturucuya, şiddete, çetelere yol açan bir şey. | Open Subtitles | هذا بالظبط هو نوع المواقف. القابلة للتفاوظ في أتجاه المخدرات والعنف والعصبات. |
Biri çıkıp yüksek sesle bunu dile getirdiğinde, düşünecekler "Bu tam da benim düşündüğüm şey idi." | Open Subtitles | وعندما شخص ما يقول هذا بصوت عالى سيعتقدون " أن ذلك بالضبط ما كنت أعتقده " |
Hayır, Kathy, iddiaya girerim ki Bu tam da Stanton Parish'in düşünmeni istediği şey. | Open Subtitles | لا ، كاثي ، وأراهن ان هذا بالتحديد الذي اراده ستانسون باريش ان تشعري به |
Gürleyen göğüs, Bu tam da benim korktuğum şey. | Open Subtitles | الرعد الصدري، هذا تماماً كان مخافي |
Bu tam olarak, onun yarattığı karmaşık bir labirente benziyor. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط نوع المتاهات المعقدة الذي يمكن ان يصنعها |