Bunun hakkında çokça düşündüm, ve şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum. Yapmam gereken.... | Open Subtitles | أفكر بشأن هذا كثيراً، و أعرف أني لا ينبغي أن أفعل هذا الآن. |
Bunun hakkında sizi bilgilendirme şansı bulduğum için çok mutluyum. | TED | لذلك أنا سعيد لحصولي على فرصة لأحدّثكم حول هذا الموضوع. |
Bunun hakkında ciddi olduğunu fark etmemiştim, bu yüzden iptal ettim. | Open Subtitles | أنا لم أعرف أنك كنت جادا بشأن ذلك .. لذلك قطعته |
Ve bir kez daha Bunun hakkında bir şeyler söylemek için tarih öncesi zamanlara bakmak isterim. | TED | ومرة أخرى، أود أن ننظر إلى الوراء إلى عصور ما قبل التاريخ أن أقول شيئا حيال ذلك. |
Birlikte yatıp sonra Bunun hakkında konuşmayan arkadaşlar da bunun için vardır. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الأصدقاء الذين ينامون سوية ثم لا يتحدثون عن الأمر |
Ama bugün değil. Daha sonra Bunun hakkında düşüneceğin zaman. | Open Subtitles | ليس لأجل هذا اليوم بل لأجلِ شعوركِ بهذا الشأن لاحقاً |
Çünkü er ya da geç bununla ilgili kararlar karşımıza çıkacak... ...ve Bunun hakkında düşünmek, bunu neden asla... ...yapmamamız gerektiği gibi düşünceleri içerecek de olsa daha iyi olacaktır. | TED | لأن عاجلا أو آجلا سنواجه قرارات بخصوص هذا, و إنه من الأفضل أن نفكر فيه بإمعان, حتى إذا أردنا أن نفكر بإمعان في أسباب تجعلنا لا يجب علينا فعل هذا. |
Evimizde biri saldırıya uğradı ve Bunun hakkında tek bir sözcük bile söylemedin. | Open Subtitles | إعتُدي على شخص ما في منزلنا لم تقل أي كلمة حول ذلك الموضوع |
Bunun hakkında çok korkunç hissettim. Bunu senin için yapacağım. Sizin için de çocuklar. | Open Subtitles | انا اشعر بالسوء حيال هذا ، سأعوضك وانت ايضا ايها الصغير |
Bunun hakkında düşünmek şimdiden dudaklarımı uyuşturdu. | Open Subtitles | هذا يجعل شفاهي تتخدر لمجرد التفكير بشأن هذا. |
- Evet, Bunun hakkında konuşalım. - Bırak onu! | Open Subtitles | ـ حسناً، دعنا نتحدّث بشأن هذا الأمر ـ أنزله أرضاً |
Biraz tuhaf ama Bunun hakkında sonra konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | إنها غريبة قليلاً, لكن هل يمكنني التحدّث إليك بشأن هذا لاحقاً؟ |
-Jack Bunun hakkında tartışarak zamanını harcamak mı istiyorsun? -Pekala. | Open Subtitles | أتريدين مواصلة الجدال حول هذا و تضييع المزيد من الوقت؟ |
Telefonlarıma cevap verseydi Bunun hakkında konuşmayı ben de çok isterdim. | Open Subtitles | أحب أن أتحدث معها حول هذا الموضوع انها لم تتحدث معي |
Elbette dünyadaki bir çok editör Bunun hakkında sinirliydi. | TED | وبالطبع، الكثير من المحررين حول العالم كانوا عصبيين جداً حول هذا الموضوع. |
Mm, Bunun hakkında tamamen kendi başıma yaptığım bu leziz yemek eşliğinde konuşabiliriz. | Open Subtitles | حسنٌ , يمكننا التحدثُ بشأن ذلك على هذه الوجبة الشهيّة الذي أعددتُها بنفسي. |
Sen o pis kıçınla Bunun hakkında yorum yapamazsın. | Open Subtitles | أنت لن تعلم شيئا بشأن ذلك أنت و مؤخرتك الحمقاء |
İnsanlar Bunun hakkında çok konuştular ve Bunun hakkında iyi, kötü ve ilgisiz şeyler söylediler. | TED | وقد تحدث الناس عن الدين كثيرا، وذكرت أقوال جيدة و أيضا سيئة وأقوال حيادية حيال ذلك. |
Temel fark, Bunun hakkında bir şeyler yapmak için radikal teknolojiyi kullanan ilk ülkenin Ruanda olması. | TED | الفرق الرئيسي هو أن رواندا كانت أول دولة تستخدم التقنية الجذرية لتفعل شيئاً حيال ذلك |
"Bunun hakkında hiçbirşey bilmiyordum" demek daha iyidir. | Open Subtitles | وعندما لا تستطيع ذلك أفضل من أن أقف في المحكمة وأقول انني لم أعرف عن الأمر |
Bunun hakkında söyleyebileceklerim: bu evrensel bir duygu, hepimizde var. Utanç duymayan insanlar sadece insani | TED | ما أستطيع إخباركم بهذا الشأن: أنه عالمي، كلنا نعانى منه. الناس التى لم تختبر الخجل |
Tamam, Bunun hakkında endişelenmeni istemiyorum. Ben hallederim. | Open Subtitles | حسنا, أننى لا أريدك القلق بخصوص هذا الشئ |
Konferansta özellikle Bunun hakkında bazı şeyler duyacağız. | TED | وسنستمع لبعض المحادثات لاحقاً في هذا المؤتمر خصيصاً حول ذلك. |
Çünkü artık bir sürü param var, ve bunu hakedip etmediğimle ilgili ne düşüneceğimi bilmiyorum, ve arkadaşlarımla Bunun hakkında konuşamam. | Open Subtitles | , و أنا لا أشعر أني فعلت شيئاً لأستحقه . . و لا أستطيع التحدث إلى أصدقائي حيال هذا لأنهم فقراء جداً |
Sadece Bunun hakkında konuşmak istiyorum. Benimle bununla ilgili hiç konuşmadın. | Open Subtitles | انظر الان انا فقط اريد التحدث معك بخصوص ذلك انت لم تتحدث معى ابداً بخصوصه |
Gölgeler Kitabı'nda Bunun hakkında bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | فلابد أن يوجد شيء حول الأمر بكتاب الظلال |
Büyük olasılıkla tıkanacağım, çünkü Bunun hakkında konuşurken hep böyle oluyor. | TED | وعلى الأغلب أني سأهم بالبكاء، لأني أميل لهذا عندما أتحدث عن هذه القصة. |
Sonra çocuklarla Bunun hakkında konuştuk, ve gerçekten çocuklarımızı bölgesel besinlerle beslemeye başladık. | TED | اذن تحدّثنا الى أبنائنا عن هذا وحقاً بدأنا باطعام الأولاد , طعام محلّي |
Biliyorum bazılarınız hâlâ bu konuyla mücadele ediyor. Ama Bunun hakkında düşünmenizi istiyorum. | TED | أعلمُ بأن بعضكم لا يزال يعاني من هذا الموضوع، ولكنني أطلبُ منكم التفكير حوله. |
Sırf Bunun hakkında konuşmak istemem, sizin tarafınızdayım demek değil. | Open Subtitles | رغبتي في الحديث عن ذلك لا تعني أنني متحالفة معك |