en bağlı toplumuz. Ama ben gittikçe düşünmeye başlıyorum ki sahip ya da sahip olduğumuzu düşündüğümüz ilişkiler, insan | TED | ولكنني بدأت أعتقد أن هذه الارتباطات التي نملكها أو التي نعتقد أننا نملكها هي مجرد محاكاة ساخرة للعلاقات الإنسانية. |
Bizler her şeyi batırmadan önce doğal cennet olarak düşündüğümüz yerler. | TED | أمكنة نعتقد أنها تمثيلات الجنة للطبيعة قبل أن ندمر كل شيء. |
Altın bölgesinde gezegenler olduğunu düşündüğümüz için çok fazla ilgi topluyor. | Open Subtitles | إنه يُثير إهتمامنا، لأننا نظن أن هناك كواكب داخل المنطقة المعتدلة |
Değiştirmemiz gereken tek şey nasıl düşündüğümüz ve nasıl hissettiğimizdir. | TED | الأمر الوحيد الذي نحتاج تغييره هو كيف نفكر وكيف نشعر. |
Havuzdaki güvenlik kasetinde Georgette'yi iterken seni gördüğümüzde düşündüğümüz şey buydu. | Open Subtitles | أجل هذا ما توقعنا حين رأيناك تدفعينها للحوض في التصوير الأمني |
Özellikle, bir zamanlar imkânsız olarak düşündüğümüz şekillerde, yeni materyallerin doğanın bu temel unsurlarını değiştirmemize nasıl izin verdiğiyle ilgili. | TED | وتحديدًا، كيف تمكننا المواد الجديدة من تغيير سريان هذه العناصر الأساسية للطبيعة بطرق قد نكون اعتقدنا أنها مستحيلة يومًا ما. |
Çünkü cazibe yüzyıllar boyunca çok belirli bir anlama sahipti, ve bu kelime düşündüğümüz anlamından çok daha farklı şekillerde kullanıldı. | TED | لأنه ولمدة عقود، كلمة الإبهار كان لها معنى محدد جداً والكلمة تم استخدامها بشكل مختلف عن ما نعتقد أنها فعلياً الآن |
Yalnızca üzerimize vurulan bir üreme kodu boyun eğmek zorunda olduğumuzu düşündüğümüz. | Open Subtitles | مجرّد رمز إعادة إنتاج طُبع علينا يجعلنا نعتقد انه علينا طاعة الأوامر |
Tam zamanı olduğunu düşündüğümüz ve paçayı kurtaracağımızı bildiğimiz için kurallara karşı gelemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا انتهاك البروتوكول لأننا نعتقد .أن ما نفعله صحيحاً ونتوقع الفرار بهذا |
İçinde olduklarını düşündüğümüz alanda ajanslar arası bir arama yapılıyor. | Open Subtitles | سنبدأ تفتيشاًَ مشتركاً بين الوكالات للمنطقة التي نعتقد أنهم فيها |
İşler şu an düşündüğümüz gibi gitmiyor olabilir bu yüzden, biz kendi yolumuza gitsek, sen kendi yoluna gitsen daha iyi olacak. | Open Subtitles | هذا غير ناجح كما كنا نأمل في تلك اللحظة لذلك نعتقد أنه سيكون أفضل لو انطلقنا في طريقنا وأنت ذهبت إلى طريقك |
Kar amacı gütmeyen, daha çok kadınlar tarafından yönetildiğini düşündüğümüz şirketlerde bile, yüksek düzeyde görev yapan kadinlar: yüzde 20. | TED | وحتى في العالم الغير ربحي، حيث نعتقد احيانا انه يدار بواسطة نساء أكثر، نجد النساء في القمة هن 20 في المائة. |
Sana yardım edebileceğini düşündüğümüz için onu da davet ettik. | Open Subtitles | وقد طلبنا منها الحضور الليلة لأننا نظن أن بإمكانها مساعدتكِ |
Sadece kendimizin en iyi olduğunu, bizim değerlerimizin evrensel olduğunu düşündüğümüz için kibirli. | TED | انها الشعور بالتفوق فنحن نظن اننا الافضل واننا المقياس العالمي |
Yani şunu kabul etmiş oluyoruz şu an düşündüğümüz, hissettiğimiz, söylediğimiz her şey 5 yıl sonra sadece utanç verici olacak. | Open Subtitles | لو تقبلنا الفكرة .. فهذا يعني كل ما نفكر فيه ، ونشعر به ونقوله الآن ، بعد خمس سنوات سيكون .. |
şimdi düşündüğümüz şey muhtemelen… …uluslar arası sorunları çözümlemede… …düzenleyici yeni yolun başlangıcıdır. Buna ister şebeke idaresi, | TED | ونحن حالياً نفكر في الحقيقة ان هذه ربما البداية لطريقة جديدة لتنظيم و مخاطبة التحديات العالمية |
Aynen düşündüğümüz gibi oldu. Gwen için her şeyi yapıyor. Harika! | Open Subtitles | فقط كما توقعنا,لا يوجد شيء لن يقوم- به من أجلها ممتاز- |
Aklımız ve duygularımız, düşündüğümüz kadar güvenilir arkadaşlar değil. | TED | مشاعرنا وعقلنا، ليسوا بالأصدقاء الجديرين بالثقة كما اعتقدنا. |
İçimizden birini daha, sığındığımızı düşündüğümüz bir yerde kaybetmek, bu çok zor. | Open Subtitles | لنفقد واحد آخر منا في مكان إعتقدنا أنه ملاذ لنا، هذا صعب |
Çok önemli olduğunu düşündüğümüz bu başarıdan sonra makalemiz dört bilimsel dergi tarafından reddedildi. | TED | وبعد تحقيقنا ما نظنه نتائج باهرة ان تقديمنا للمشروع رفض من قبل 4 مجلات علمية |
İzlenimlerin, ne yaptığımız ve ne düşündüğümüz üzerinde delice bir etkisi var. | TED | اعتقد ان الانطباعات لها تأثير جنوني عن الذي نعتقده و الذي نفعله |
Ne yazık ki, kız kardeşinizin bağışıklık sistemi düşündüğümüz kadar dayanıklı değil. | Open Subtitles | لسوء الحظّ، نظام المناعة لدى أختكم ليس قوياً كما اعتقدناه |
Onca zaman boyunca ortağı ile berabermiş, ...bizim düşündüğümüz gibi değilmiş. | Open Subtitles | شريكها كان هناك طوال الوقت لكن ليس بالطريقة التي ظنناها |
İşe yarayacağını düşündüğümüz kanallar işe yaramadı. | TED | وأن بعض القنوات التي أعتقدنا أنها ستنجح لم تنجح. |
Üzerinde sürekli düşündüğümüz ikinci soru da şu: Yalnız mıyız? | TED | السؤال الثاني الذي غالبا ما نفكّر فيه: هل نحن وحدنا؟ |
Yalnızca gerçek bir olaya dayanmayan, ayrıca bir zamanlar ölü ve gömülü olduğunu düşündüğümüz şeylerle bizleri yüz yüze getiren bir performans. | TED | الأداء الذي لا يقوم ببساطة على قصة حقيقية وإنما يسمح لنا أن نتقابل وجها لوجه مع أشياء كنا نظنها ذات يوم قد ماتت ودفنت. |
Sinir biliminde (Nöroloji) farkına vardığımız şey zamanın düşündüğümüz gibi bir şey olmadığıydı. | Open Subtitles | ما الذي نلاحظه في علم الأعصاب بأن الزمن ,ليس كما ظنناه |
düşündüğümüz gibi Kaynak'ı öldürememişiz. | Open Subtitles | نحن لَمْ نَقْتلْ المصدرَ مثل نحن إعتقدنَا. |