| Benim düşündüğüm şey, her ne yapmaya hazırlanıyorsan, anlaşılan işe yarıyor ve bunu oğlumun bilmesi gerek. | Open Subtitles | ما أظنه هو أن أياً كان ما تفعله يبدو أنه يجدي نفعاً و على ابني أن يعرف هذا المعذرة |
| Fakat adilce olmadığını düşündüğüm şey, bunu sana, benim de söylememi istediğin ya da sırf sen söyledin diye söylemem. | Open Subtitles | لكن ما أظنه غير عادل أن أقولها فقط لأنك تريدني أن أفعل أو لأنك قلتها أولا. |
| Ama sıklıkla düşündüğüm şey bu tür denklemlerde bankalar kötü adamlar yapılıyor ve bu da yersiz bir durum. | Open Subtitles | ولكن ما أعتقده غالبًا هو أن البنوك تُصوّر دائمًا على أنها العدو في هذه الظروف وهذا غير مبرر |
| Bu, bana cinsiyet dönüşümüme ilk başladığım zaman olduğunu düşündüğüm şey. | TED | هذا ما أعتقد أنه كان يحدث لي عندما بدأتُ لأول مرة عملية تحولي الجنسي. |
| düşündüğüm şey senin para çekme işlerinle ilgili çok yoğun olman. | Open Subtitles | ما أظنّه هو أنّكِ تمرّين بوقتٍ صعب مع تراجعكِ |
| düşündüğüm şey mucizelerin bir bedeli vardır, fakat bu onların değerini düşürmez. | Open Subtitles | ما أفكر به هو أن بعض المعجزات لها ثمن لكن ذلك لا يجعلها أقل صعوبة |
| Eğer o düşündüğüm şey ise, dışarıda içmeniz gerekecek. | Open Subtitles | إن كان هذا ما أظنه فعليكم إخراجه |
| düşündüğüm şey, kocanızın hala hayatta olduğu. | Open Subtitles | ما أظنه أن زوجك ما زال على قيد الحياة |
| Hayır hayır hayır hayır. Lütfen bana onun... düşündüğüm şey olmadığını söyle. | Open Subtitles | لا، أرجوكِ أخبريني أنه ليس ما أظنه |
| Hala hayat kurtarmak istediğini düşünüyorum. düşündüğüm şey bu. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا زال يريد إنقاذ الناس.هذا ما أعتقده |
| düşündüğüm şey sahte ehliyet gösterilmesi bu eyalette 4. sınıf bir suç teşkil eder. | Open Subtitles | ما أعتقده أن إظهار رخصة مُزورة تُعد جريمة من الدرجة الرابعة في تلك الولاية |
| Muhtemelen düşündüğüm şey bile değildir. | Open Subtitles | أعني، ربّما ليس ما أعتقده حتّى. |
| Sorgulamadan varsaydığınızı düşündüğüm şey bu değil. Bu gerçeğin farkında olduğunuza eminim. | TED | هذا ليس ما أعتقد أنكم تسلمون به. أنا متأكد أنكم على دراية من هذا بالفعل. |
| Lütfen bunun düşündüğüm şey olmadığını söyle. | Open Subtitles | من فضلك قل لي لم يكن هذا ما أعتقد أنه هو. |
| Eğer düşündüğüm şey oluyorsa, olmasa iyi olur. | Open Subtitles | إذ كان ما أظنّه هو ما يحدث... فيستحسن ألاّ يكون. |
| Uzun bir çalışma gününden sonra eve geldiğimde, tek düşündüğüm şey bebeğim olur. | Open Subtitles | , عندما أعود لمنزلي ليلاً بعد يوم عمل طويل كل ما أفكر به هو العودة إلى ابني |
| Benim düşündüğüm şey biraz daha heyecan verici. | Open Subtitles | ما أفكر فيه هو شيئاً اكثر متعة |
| Benim düşündüğüm şey şu: Bence kullandığın ilaçlar bitiyordu, bu yüzden Haber'i görmeye gittin. | Open Subtitles | اليك ما اعتقده أعتقد أنه نفذت منك العقاقير |
| Aslında düşündüğüm şey bunun çok, çok üzücü ve korkutucu olması. | Open Subtitles | ما افكر به حقا.. انه انه جدا، جدا حزين و مخيف |
| Size söylemek istediğim, ve tüm panelistlerimiz işaret ettiğini düşündüğüm şey şudur ki uzun vadeli toplumsal yarar amacıyla çabalarımızı birleştirip... | Open Subtitles | ما سوف أخبركم به، و ما أظن أن كل المتحدثين يريدون قوله هو أنهُ يجب أن تتظافر جهودنا و أهدافنا |
| Ve ona söz konusu arabanın T.J.'in Impala'sı olduğunu itiraf ettirebilirsem başından beri düşündüğüm şey ortaya çıkar. | Open Subtitles | الآن ,إذا جعلته يقر ان السيارة موضوع السؤال هي سيارة تي جي حسناً , هذا ما اظنه من البداية |
| düşündüğüm şey şu gerçekten "Afrika" olan Afrika'ya gitmemize gerek var mı? | Open Subtitles | هذا ما افكر فيه أحقا نحتاج الى الذهاب الى افريقيا؟ |
| Tek düşündüğüm şey ise, eğer bana bir şe olsaydı ne kadar da üzülürdüm. | Open Subtitles | كل ما كنت أفكر به كان لو حدث شيئاً لي كم سأكون حزيناً, تعلمين؟ |
| Bu düşündüğüm şey mi? | Open Subtitles | هل هذا ما اعتقد أنه هو ؟ |
| Yapmayı düşündüğüm şey bir tür, kendimi yavaş yavaş ifade etmek. Bilirsin! | Open Subtitles | لا ، إن ما فكرت أن أفعله هو نوع من التسلل كما تعلم |
| Bu düşündüğüm şey mi? | Open Subtitles | أهذا هو فعلاً ما أظنّه إيّاه ؟ |