dünyanın asıl sorununa odaklanabilmek için işimi bıraktım: Kara Mayınları | TED | ترك وظيفتي للتركيز على مشكلة العالم الحقيقي : الألغام الأرضية. |
Hawaii'deki beni büyüten kadınların tahmin ettiği gibi, dünyanın başı dertte. | TED | وكإمرأة في هاواي هذا يدفعني لكي أتنبأ ان العالم في خطر |
Ama ilk önce mücadelesini verdiğimiz dünyanın resmine ihtiyacımız var. | TED | ولكن علينا أولًا أن نتخيل العالم الذي نحارب من أجله. |
Bu da dünyanın daha önce görmediği evrensel bir trafik sıkışıklığına neden olacak. | TED | وذلك سوف يوصلنا الى اختناق مروري عالمي لم يرى مثله العالم من قبل. |
Bebek patlaması kuşağı ebeveynlerinin dünyanın en temassız kişileri olduklarını düşünmek istiyoruz. | TED | نحب أن نفكر أن أهل طفرة المواليد هم الأكثر ابتعاداً في العالم. |
Bence dünyanın bu bölümündeki kadınlar insanların yerel ve bölgesel olarak birbirine bağlanması için kültürü önemli bir etken olarak görüyorlar. | TED | وأعتقد أن المرأة في هذا الجزء من العالم أدركت أن الثقافة هي عنصر مهم لربط الناس على حد سواء محليا وإقليميا. |
dünyanın normal düzeyden 3.3 kat daha yukarı bir seviyede hislerinin olduğunu görüyoruz. | TED | نرى أن العالم يستخدم مشاعراً أكثر ب 3.3 مرة من المستوى العادي الآن. |
Bu dünyanın ne kadar küçük olduğunu vurgulamak için slayt sayfalarının çoğuna bir insan saç teli kalınlığında minnacık beyaz bir çizgi ekledim. | TED | لنؤكد كم هو صغير هذا العالم حقاً، لقد أضفت خطًا أبيض إلى معظم الشرائح وذلك يُظهر لكم سماكة شعرة واحدة. في غاية الصغر. |
Burada, Birleşik Devletler'de, dünyanın bir çok ülkesindekinden daha iyi olmayan sonuçları almak için kişi başına daha çok para ödüyoruz. | TED | هنا في الولايات المتحدة الأمريكية نحن ننفق مالًا كثيرًا للشخص الواحد من أجل نتائج ليست أحسن من دول كثيرة في العالم. |
Bu odada olan bizler için söz konusu olan sadece en zayıf, en fakir kişi değil, bütün toplumdur; yani dünyanın kendisidir. | TED | هؤلاء الموجودين معنا فى هذه الغرفة , انه ليس الافقر او الاكثر ضعفا شخصيا انه المجتمع , الثقافة و انه العالم بنفسه |
Bir özellik, dini ikiliğin geleneği: Bilinç, fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الخاصية الأولى هي الثنائية الدينية، يعني: الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |
Ruha aittir, ve ruh fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الوعي ينتمي للروح و الروح ليس جزءاً من العالم الحسّي |
Son olarak, Çin, dünyanın asırlardır karşılaştığı toplumsal sorunlara yenilikçi çözümler sağlıyor. | TED | اخيرا , الصين ايضا تقدم حلولا ابتكارية لمشاكل اجتماعية قديمة يواجهها العالم |
Geçen yüzyılda, büyük ticari uçaklar dünyanın her bir yanındaki şehirleri buluşturdu. | TED | في القرن الماضي، ربطت طائرات تجارية كبيرة مدنًا مع بعضها حول العالم. |
Geçmişime gelince, dünyanın en harika şehirlerinden birinde sevgi dolu ve yetenekli sanatçıların olduğu bir ailede büyüyecek kadar şanslıydım. | TED | كخلفية، لقد كنت محظوظاً كفاية لأكبر في عائلة من الفنانين الموهوبين و المحبوبين في واحدة من المدن الكبرى في العالم. |
dünyanın büyük bölgelerinde, ortalama vatandaş için yüksek eğitim ulaşılamaz halde. | TED | في أماكن شاسعة من العالم يتعذر التعليم العالي على المواطن العادي. |
Eğer o bağımsız olsaydı, dünyanın en büyük 10 ülkesi içerisinde yer alacaktı. | TED | كاليفورنيا بإمكانها أن تكون من أقوى 10 بلدا في العالم لو كانت مستقلة، |
Önümüzdeki yıl dünyanın daha iyi bir yer olacağını düşünüyor musunuz? | TED | هل تعتقدون أن العالم سوف يكون مكان أفضل في السنة القادمة؟ |
Kitapları, dünyanın en çok yayınlanan diline sahip okuyucular için görünmez kalıyor. | TED | لا تزال كتبهم غير متوفرة للقراء من اللغات الأكثر انتشاراً في العالم. |
dil, fiziki dünyanın sembollerle anlatılmasıdır bu araç sayesindedir ki fiziki dünyayı değiştirdik. | TED | إنه حرفياً تمثيل رمزي للعالم المادي، ومن خلال هذا الجهاز، نغير العالم المادي. |
Şu biyolojik silahı dünyanın su kaynaklarına ... saldığım zaman dünyayı ele geçireceğim. | Open Subtitles | ممتاز ، بمجرد إطلاق هذا السم البيولوجي في مزود الماء للعالم سأتحكم بالعالم |
Biliyorsun, burası dünyanın en romantik şehri... ve görünüşe göre şu anda köprünün altında da romantik anlar yaşanıyor | Open Subtitles | يقولون أن سان فرانسيسكو ه المدينة الأكثر رومانسية في العالمِ ويبدو أن علاقة رومانسية صَغيرة تنشأ تحت جسرِ الخليجَ |
Yepyeni bir dünyanın kapılarını açacaktı ve bu insanlar bunu gördüler. | TED | لذا فهي تفتح عالم جديد كليا، وفد رأى هؤلاء الأشخاص ذلك |
ve her gece, Firavun, dünyanın altından akan nehirlerle, doğuya geri dönecek. | Open Subtitles | وكل ليلة سوف يعود الى الشرق بواسطه النهر الذى يجرى تحت الارض. |
Bir yere: tasarım bebekler, dünyanın neresinde olursanız olun ya da hangi etnik kökenden, bebekler işte buna benzeyecek. | TED | مكان واحد: تصميم الأطفال، أين، لا فرق، أين أنت على الكوكب أو ما هو أصلك، سيبدو الأطفال مثل هذا. |
dünyanın başlangıcından beri, her yere yağmış olan bütün kar tanelerini bir düşünün. | Open Subtitles | أعني، فكروا في كُل كِسَف الثَلج التي سقطَت فوقَ العالَم خِلالَ تاريخ الأرض |
Sana daha önce de söylemiştim, kendisi dünyanın en zararsız insanıdır. | Open Subtitles | ولكنى اخبرتك من قبل, انه اكثر رجل مسالم فى هذه الدنيا |
Bugüne kadar dünyanın en uzak köşesinde bile keşfedilmiş hiçbir toplum yoktur ki, sanat olarak değerlendireceğimiz birşeye sahip olmasın. | TED | أبداً لم يُكتشف مجتمع ما فى أبعد مكان على وجه الأرض لم يكن به شئ ما الذي يمكننا اعتباره الفن. |
Bunu, yeniden düzenlemeye yardım etmek ve dünyanın nasıl geliştiğini anlamak için yapabiliriz. | TED | يمكننا القيام بذلك للمساعدة في إعادة بناء وفهم كيف تتطور المناظر الطبيعية للأرض. |
Küresel bir takım kurmaya çalışıyorum, dünyanın yüzleşmesi gereken küresel büyük sorunlarla ilgilenecek. | TED | أحاول بناء فريق عالمي، سوف ننظر في التحديات العالمية الكبرى التي يواجهها العالم. |
Orası sadece senin dünyanın merkezi değil aynızamanda pekçok gerçekliğin kavşağı. | Open Subtitles | ليست فقط مركز عالمك بل انها مفترق الطرق للكثير من العوالم |
O dünyanın en iyi soprana şarkıcılarından biri. New York'ta Rochester'da çalıştı. | TED | إنها مغنية سوبرانو من الطراز العالمي التي درست في روتشستر ، نيويورك. |
Benim sevgili Bouboulina'm, düğünümüz muhteşem olacak... ihtişamından, dünyanın gözü kör olacak. | Open Subtitles | زفافنا، يا عزيزتي بوبولينا، ..سَيَكُونُ في منتهيالروعة. سَيَعمي العالمَ بالمجدِ. |