| Önemli olan sizin ne söyleyeceğiniz. Zarar gören sizin davanız. | Open Subtitles | ما يعنينى قوله هو أن تقولى أن قضيتك قد إنتهت |
| Size minnettarım. Doktorlarımla bir pazarlık yaptım. davanız biter bitmez beni Bermuda'ya sürgüne göndereceklermiş. | Open Subtitles | لقد عقدت صفقة مع أطبائى ، اٍنهم سينفوننى اٍلى برمودا بمجرد أن ننتهى من قضيتك |
| davanız hakkında görüşmeye gelmediniz mi? | Open Subtitles | إنها قضيتك التي تريد استشارتي عنها، أليس كذلك؟ |
| Ancak kendinize bir sorun, davanız uğruna ölmeye değer mi? | Open Subtitles | لكن إسألوا أنفسكم - هل قضيتكم جديرة بالموت في سبيلها؟ |
| davanız, burada, Münih'te Halk Mahkemesi 1 numaralı senatoda görülecek. | Open Subtitles | محاكمتك غداً أمام مجلس الشيوخ الأول بـ"محكمة الشعب في ميونخ" |
| Bayan Winters, davanız konusunda az çok bilgim var ama tedavinizi konuşma yetkim yok. | Open Subtitles | (سيدة وينترز) أنا أعرف قليلاً عن قضيتكِ لكنّي لستُ مفوضاً للمناقشة حول علاجكِ |
| Cinsel taciz davanız dağılmış durumda olan pratiğimi yeniden inşa edecek. | Open Subtitles | قضيتك الإعتداء الجنسي هي فقط ما أحتاجه لإعادة سمعتي المتحطمة |
| 30 dakika içinde davanız çözümlenmezse pizzalar bizden. | Open Subtitles | قضيتك ستربحها في نصف ساعة أو ستربح بيتزا هدية |
| Beni ilgilendiren şey sizin söyleyecekleriniz. davanız hasar gördü. | Open Subtitles | ما يعنينى قوله هو أن تقولى أن قضيتك قد إنتهت |
| davanız esrarlı yeni bir boyuta girdi. | Open Subtitles | قضيتك دخلت للتو بُعد جديد بالكامل من الغرابة |
| Darılmayın ama, bana göre davanız ikinci derece boktan kanıtlara dayanıyor. | Open Subtitles | الذي أراه, قضيتك ليس هجوم, مجرد عمل مكتبي غبي |
| Cuma günü okul yönetimiyle sizin şu davanız hakkında konuştum. | Open Subtitles | إجتمعت مع طاقم المدرسة يوم الجمعة حول قضيتك |
| Sıradaki davanız için eğer hayatta kalmasını istiyorsanız, şimdi gideceği bir akşam yemeği var. | Open Subtitles | الآن إن أردته البقاء حياً من أجل قضيتك المقبلة ؟ الذي سيفعله الآن هو تناول العشاء |
| davanız için işte. | Open Subtitles | آه، كما، كما قلت، كما تعلمين، بسبب قضيتك وكل ذلك. |
| Bunu ele geçirirse, sizin davanız batar. | Open Subtitles | لو وضعت يدها عليها ستكون قضيتك في مهب الريح |
| Burası patlattığınız bölge. Sizce davanız böyle mi haklı çıkacak? | Open Subtitles | هذا موقع تفجيرك هل تعتقد إن قضيتك ستببرر مثل هذه الأشياء ؟ |
| davanız insanların oldukça dikkatini çekiyor kilitlenmeyen kapılar kilitlenmeye başlamış. | Open Subtitles | قضيتك حازت بكثير من اهتمام الناس الأبواب تقفل عندما اعتادت على عدم قفلها |
| - Bizi dahil ettiğiniz için teşekkürler. - Bu sizin davanız. | Open Subtitles | شكراً لإقحامنا فى هذا الأمر - إنها قضيتكم - |
| Sizin davanız için siyahi mücadeleyi desteklemek için oradaydım. | Open Subtitles | "كنت هناك لـ"قضيتكم لدعم صراع سود البشرة |
| Yani, davanız basında tamamen tek taraflı yer aldı. | Open Subtitles | حسنًا ، محاكمتك كانت بتصوير الصحافة من جانب واحد |
| İşte ilk davanız: | Open Subtitles | هذه هي قضيتكِ الأولى |
| Belki de davanız için en iyi konuşmacı siz değilsinizdir. | Open Subtitles | تعلم، ربما أنت لست أفضل متحدث لقضيتك |
| davanız ne olursa olsun 20 milyon dolara yüz çevirebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لقضيّتك, أيّ كانت... أن تبصق على 20 مليون دولار ؟ ... |
| Demek istediğim, davanız nedeniyle sizinle konuşmam bile yanlış. | Open Subtitles | ما أقصده هو أنه على ضوء دعوتك القضائية يجب ألا أتكلم معك حتى |