| Ve büyük gemi tam durduğumuz yerden yola çıkan Kalyondu. | Open Subtitles | والسفينة العملاقة كانت سفينة شراعية غادرت من هنا حيثما نقف |
| Yanında durduğumuz göl, saf pil asidinden yapılmış. | TED | تلك البحيرة التي نقف أمامها مكوّنة من حامض الأسيد النقي. |
| Bu önünde durduğumuz sergi, Kurtuluş Savaşımıza adanmıştır. | Open Subtitles | نحن نقف أمام شاشة مكرسة للحرب الوطنية العظمى. |
| Son kez durduğumuz yere. | Open Subtitles | إلى ذلك المكان الذي توقفنا فيه تلك المرة |
| durduğumuz gezegeni hatırlıyor musun? | Open Subtitles | والملازم جوهانسن أتذكر هذا الكوكب الذى توقفنا عنده |
| Özellikle de burada önlerinde durduğumuz sürece bir avantajımız olmayacak. | Open Subtitles | خاصة إذا وقفنا هنا بالخارج أمامهم هذا يبدو وأنه لن يكون لدّينا أيّة ميزة |
| Binlerce yıl önce İlk İnsanlar uzun gece boyunca şu an durduğumuz yerde durdular. | Open Subtitles | منذ آلاف و آلاف السنين وقف هنا الرجال الاوائل في نفس مكان وقوفنا الان كلهم عبروا الليل الطويل |
| Şu anda durduğumuz zemin kadar gerçek olduğuna emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | أود أن أؤكد لكم، بل هو كما الحقيقي كما الأرض التي نقف عليها. |
| Yakında, bizim durduğumuz yerde siz duruyor olacaksınız. | Open Subtitles | قريباً, أنت ستقف في المكان الذي نقف فيه نحن الأن |
| Ve muazzam gemi şu anda durduğumuz yerden kalkan bir kalyondu. | Open Subtitles | والسفينة العملاقة كانت سفينة شراعية غادرت من هنا حيثما نقف |
| O da önünde durduğumuz mekânda poker oynuyor ve yeniliyordu. | Open Subtitles | وهذا معتاد أيضاً يخسر في البوكر داخل مكان نحن نقف خارجه |
| Sizinle arkasında durduğumuz prensipleri ihlal etmemi istemeyin benden. | Open Subtitles | لا تطلب مني أن أنتهك المبادىء التي كلانا أنا وأنت نقف عليها |
| Kaderimizin dönüm noktalarında durduğumuz anlar vardır. | Open Subtitles | هذه الأوقات تبدو وكأننا نقف في مفترق طرق القدر |
| Şu anda üstünde durduğumuz bu bataklık kolu o alanların her birini birbirine bağlıyor. | Open Subtitles | و هذا الموقع الذي نقف به الآن يربط بين كل تلك المواقع |
| Her hayatın ortak bir atası olduğu gibi üzerinde durduğumuz kara parçalarının da ortak bir atası vardı. | Open Subtitles | كما لو كان للحياة كلها سلف مشترك كما الأرض التي نقف عليها |
| Üzerinde durduğumuz zemine ayak basıyor olmamızın sebebi sabırdır. | Open Subtitles | الأمر الذي سيؤدي بنا فوق الأرض التي نقف عليها الآن |
| İnan bana üzerinde durduğumuz her yer, hatta burası bile gitmiş olacak. | Open Subtitles | ثقي بي، كل شيء نقف عليه هنا سيكون في طيّ النسيان |
| Kölelikten, yeniden yapılanmaya, şu anda durduğumuz uçurumda zayıf, beyaz adamlar, teskin etmek için acımasız yalanlar sunarken güçlü, beyaz adamların dünyaya hükmettiğini gördük. | Open Subtitles | من العبودية لعهد الإعمار إلى الهاوية التي نقف عندها الآن، شاهدنا رجالا بيض أقوياء يحكمون العالم، |
| O zaman nerede durduğumuz tekrar değerlendirmemiz gerekir. | Open Subtitles | حسناً, سنقوم بإعادة تقييم الأمور جميعها من حيث توقفنا. |
| Gaz için veya nedensiz durduğumuz gibi değil. | Open Subtitles | لا يبدو الأمر وكأننا توقفنا من أجل التزود بالوقود أو شيء من ذلك القبيل |
| En son ateşin etrafında durduğumuz zaman topluluğu mühürlemiştik. | Open Subtitles | آخر مرةٍ وقفنا جميعاً حول النار ، ربطنا الدائرة. |
| Şurada durduğumuz süre içinde 400$ kazanabilirdin. | Open Subtitles | , خلال وقوفنا هنا كنتِ لتجنين 400 دولار |