Üçüncüsü, teknoloji o kadar esnektir ki aynı cihaz geniş bir yelpazedeki tıbbi durumları tespit etmede kullanılabilir. | TED | وثالثاً: تعتبر هذه التكنولوجيا مرنة جداً لدرجة أنه يمكن استخدام نفس الجهاز للكشف عن العديد من الحالات المرضية. |
Ama bu gibi durumları masrafsız veya yan etkisiz tedavi etmenin bir yolu olduğunu hayal edin. | TED | لكن تخيّـلوا فيما لو كان هناك طريقة لعلاج هذه الحالات دون ثمنٍ أو دون آثار جانبيةٍ. |
durumları kötüye mi iyiye mi gitti? | TED | هل أصبحت حالتهم أسوأ ؟ هل تحسنت؟ أم ماذا؟ |
Bilinç tüm duygu durumları, duyarlılığı ya da farkındalığı içerir. | TED | الوعي يتألف من كل حالات الشعور أو الإحساس أو الانتباه |
Birkaç çocuğu kurtaracağız diye savaşı kaybedersek durumları ele geçirildikleri zamankinden iyi olmaz. | Open Subtitles | ننقذ بضعة عشرات منهم ونخسر الحرب فلن يكون حالهم أفضل من الاستعباد |
Birçok grup depresyon, şizofreni ve bipolar gibi durumları ve uyku bozukluğu açısından neler olduğunu araştırıyorlar. | TED | الكثير من المجموعات، العديد منهم يدرسون ظروف مثل الاكتئاب، والفصام والاضطراب الوجداني، وما يحدث من حيث اضطراب النوم. |
Bazıları yakın zaman kadar çok rahat bir şekilde savundukları kötü durumları tersine çevirmeye zorlanıyorlar. | TED | وبعضهم تم إجباره على تغير مواقف خاطئة جداً دافعوا عنها بارتياح حتى زمن قريب جداً. |
Kimse konuşmuyor. Bir şeyler kokuşmuş.. ...ve bu, ne onların yiyeceği ne de göçmenlik durumları değil. | Open Subtitles | لا أحد يتحدث، هناك شيء عفن، لكنّه ليس طعامهم أو وضعهم كمُغتربين. |
İşte bu yüzden tüm durumları kontrol etmek kullanıcıdadır. | TED | وهذا هو السبب في أن التحكم في جميع الحالات يتواجد مع المستخدم. |
Biz de güç kullanımının kaçınılabileceği durumları tanımlamaları için kendi verilerini nasıl güçlendirebileceklerini gösterdik. | TED | فشرحنا لهم كيف يمكنهم استغلال بياناتهم لتحديد الحالات التي يمكن فيها الاستغناء عن استخدام القوة. |
Bu durumları eğitimli veya eğitimsiz uygulayıcıların körlemesine iğne yapmaları oluşturuyor. | TED | وأنها تأتي من مثل هذه الحالات حيث يكون لديك إمّا ممارسين مهرة أو غير مهرة، بصورة عمياء يقومون بحقن شخص ما. |
Ve durumları her ne kadar talihsiz göründüyse de kötüleşmeye daha yeni başlamıştı. | Open Subtitles | ,و لسؤ الحظ كما بدت حالتهم . كان الأمر يسوء |
Gerçi durumları şuanda sabit olmasına rağmen... derin bir şizofreni uykusundalar ve kendileri ile iletişime kurulmuyor. | Open Subtitles | ومع ذلك تبدو حالتهم مستقره الان وتبدو عليهم اشارات غريبه ولكنهم غير قادرون على الاتصال |
Elimizde onların katatonik durumları ile ilgili herhangi bir olumlu test sonucu yok. | Open Subtitles | لم نحصل أي نتيجة فحص ايجابية على أي سبب طبي على حالتهم |
Tehlikeli ve korkutucu durumları içeren rüyalar sık sık karşımıza çıkar ve ilkel içgüdü provası teorisine göre bir rüyanın içeriği, o rüyanın amacı için önemlidir. | TED | الأحلام التي تشمل خطورة وتهديد هي حالات شائعة جداً وغريزة بدائية، ونظرية معادة ترى أن محتوى الحلم غرض غير هام |
Şimdi dağınık güvenin suistimal edildiği durumları göreceğiz. | TED | الآن، سنرى حالات من الإنتهاك للثقة الموزعة. |
Nabzı zar zor hissedebiliyorum. durumları nasıl? | Open Subtitles | بالكادِ يمكنني ان اشعرَ بالنبض كيفَ حالهم |
Saldırıdan beri durumları nasıl? | Open Subtitles | هاي كيف حالهم منذ الحادثة التي وقعت؟ |
Aslında bir dizi otomatik donanım ve gerçek zamanlı okunan yazılıma bağlı ve mikrobun gelişim durumları konusunda ekibe geri bildirim yapıyor. | TED | والتي اتصلت بمجموعة من أدوات وبرامج الكمبيوتر والتي تقرأ في وقت تفاعلها حقيقي وتنقل للفريق المصمم ظروف نمو الميكروب |
Kutu ben, Moralo Eval tarafından, iş sırasında meydana gelebilecek durumları taklit etmek üzere tasarlandı. | Open Subtitles | الصندوق صمم عن طريقي , مارالوا ايفال لان يقلد مواقف معينة التى ربما تحدث فى الوظيفة |
durumları hakkında sürekli kavga ederler. | Open Subtitles | أنهم دوما يختارون القتال حول وضعهم. |
durumları daha iyi olduğunda konuşabilirsiniz. | Open Subtitles | إذاً ربما بإمكانكِ التحدث معهما عندما تصبح حالتهما الصحية مستقرة. |
7 ya da 8, durumları pek iyi gözükmüyor. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}سبعة أو ثمانية، لا يبدون .أنّهم بحالةٍ جيّدة |
Sana annem lâzım. Bu tarz durumları halletmekte üstüne yoktur. | Open Subtitles | تحتاجين الي مساعدة امي ,فهي مفيدة في مثل هذه المواقف |
Özel durumları da bunda etkili oldu elbet. | Open Subtitles | وظروفه المعينة التي أجبرته إلى ذلك |