Onda da 5. sayfa eksik, o yüzden bilgisayardaki dosyaları kontrol ettim. | Open Subtitles | والصفحة الخامسة فيه مفقودة أيضاً لذا تفقدت مستندات القضية في نظام الحاسوب |
Sinema salonunda eksik olduğunu daha fark etmedilerse bile, her an fark edebilirler. | Open Subtitles | في اي لحظة قد ينتبهو أنها مفقودة لو لم ينتبهو إلى ذلك سابقاً |
On bir hayat ziyan oldu. Sizin sayınızdan bir eksik. | Open Subtitles | إحدى عشر حياة انتهت هذا عددكم أيها المحلفين ناقص واحد |
Irmağın akışının halen frekans izi olarak sayfanın alt üçte birlik kısmında görebilirsiniz. Fakat üst taraftaki üçte ikilik alanda neyin eksik olduğunu farkedebilirsiniz: | TED | كما ترون فالتيار مازال موجودا في الثلث الاسفل من الصفحه لكن لاحظوا ما المفقود في الثلثين في الاعلى |
Bu denklemde eksik kalan temel ögelerden birinin öz güven olduğuna inanıyorum. | TED | وأنا على يقين أن الثقة هي إحدى الأشياء الرئيسية المفقودة من المعادلة |
Efendim, ne dediyseniz onu yaptım. Ne eksik ne fazla. | Open Subtitles | لقد فعلتُ ما طلتبه مني سيدي لا أكثر ولا أقل |
eksik parçalar ve dişlerle sonunda korkunç derecede yıpranmış Bay Patates Kafa'ya benzeyebilirsiniz. | TED | ستبدو في النهاية بالٍ ربما مثل السيد رأس البطاطا وبطقم أسنانٍ وأجزاء ناقصة. |
- Tek eksik bir mariachi grubu. - Onlar da hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | .كل ما ينقصنا هو فرقة ماريانتي الموسيقيه .ها هم هناك يجلسون |
Merkez kesici dişin kenarı eksik diğerinin üzerinde bir çentik var. | Open Subtitles | ،ثمة زاوية مفقودة من القاطع المركزي والقاطع المركزي الآخر يحوي تجويفاً |
Avukat'ının dosyalarını inceliyorduk ve Adli tıp raporunda eksik olan bir sayfa vardı ve katilin muhtemelen sağ elini kullandığı yazıyordu. | Open Subtitles | كنا نتحقق من ملفات المحامين، وكان هناك صفحة مفقودة من تقرير الطب الشرعي، ومكتوب أن القاتل على الأرجح يستخدم اليد اليمنى |
Evet, bu kelime eski bir kelime ki çoğu insan bazı parçaların eksik olduğunun farkında değil. | TED | نعم، كلمة إنجليزية قديمة جدًا وأن الكثير من الناس لا يعرفون أنه يوجد أحرف مفقودة منها. |
Eğer bu budanmaya sebep olan bir gen varsa, ve bu gen mutasyona uğrarsa, yanyana olan beyin bölgeleri arasında eksik budanma olur, | TED | فإذا كانت هناك جينة تسبب هذا التشذيب، وإذا تحورت هذه الجينة، ستحصل على تشذيب ناقص بين مناطق المخ المتجاورة، |
Teknoloji ne ister? Açıkçası bu eksik bir soru, bir organizmaya bir genmiş gibi bakmak, ona eksik bir şekilde bakmak demek. | TED | بالتأكيد هذا السؤال ناقص النظر للأعضاء الحيوية كجين فقط هي نظرة قاصرة |
Biz de eksik biyolojik uzvu modelledik ve hangi reflekslerin meydana geldiğini, omurilik reflekslerinin kasları nasıl kontrol ettiğini | TED | وبذلك نطبق حركة الطرف الطبيعي المفقود وإكتشفنا الإستجابات التي تحدث وكيف تقوم إستجابات العمود الفقري بالتحكم بالعضلات |
Ve modellerimizde neyin eksik olduğunu görmeye yardım eden de bu. | TED | وهذا ما يساعد على رؤية المفقود في نماذجنا. |
Yani bazı simgeleri bilerek silip, bilgisayardan eksik simgeyi öngörmesini istiyoruz. | TED | حتى نقوم بمحو عمدا بعض الرموز ، و نطلب من الحاسوب التنبؤ بالرموز المفقودة. |
Düşünüyorum da belki eksik olan detay değil daha çok denge gibi. | Open Subtitles | .. أفكر ما هو مفقودٌ هو تفاصيل أقل و المزيد من التوازن |
Morg kayıtlarına bir bakalım ama eksik kulaklı bir ceset hatırlamıyorum. | Open Subtitles | سنحقق في سجلات المشرحة لكن لا أتذكر قدوم جثة ناقصة أذن |
Buraya gelenlerin hemen hepsi. Ama hala 150 eksik var. | Open Subtitles | وافق كل الذين حضروا تقريباً إنما مازال ينقصنا قرابة 150 |
Aynı sayıda tuğla olacak. Bir tane bile eksik olmasın. | Open Subtitles | تذكروا أن إنتاجكم سيكون هو نفسه لن ينقص قالبا واحدا |
Bunlar gibi benzer kötü şeyler Puanlarımızın eksik olması demektir | Open Subtitles | او اي اعمال مماثلة .. نحصل على نقص في النقاط |
Yaptığınız sürece benim süre değer Ben senin performansını burada bulabilirsiniz eksik. Bay Stewick, ben bu işe ihtiyacım var lütfen. | Open Subtitles | إذا لم تجعلى الأمر يستحق ، ربما أجد أدائكِ هنا ينقصه الجودة |
Görünüşe göre düğün hediyelerinden biri eksik. | Open Subtitles | يبدو أننا في عداد المفقودين هدية الزفاف أيضا. |
Havayolu çantasına baktığımızda eksik olan bir şey vardı "bir ajanda". | Open Subtitles | عندما فتشنا حقيبة السفر كان هناك شيئاً مفقوداً ... .. مفكرة |
Madhu , sen benim gibi eksik değilsin, evlenebilirsin tekrar annelik yaşayabilirsin | Open Subtitles | على عكسي ، لا ينقصك شيئا ، يمكنك أن تتزوجي ، وتصبحين أم من جديد |
Aman Tanrım! Gelecekle ilgili imgeleminde bir kolu eksik diyordun. | Open Subtitles | يا ربّاه ، في رؤياك بالمستقبل لقد كان يفتقد ذراع |
Yakın zamanda ona, hayatında çok önemli bir şeyin eksik olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنتُ أخبرهـا مؤخراً بأنّهـا تفتقد شيء حيوي في حياتهـا |