"elinde" - Traduction Turc en Arabe

    • لديك
        
    • لديه
        
    • يده
        
    • يدك
        
    • يد
        
    • يحمل
        
    • يملك
        
    • تحمل
        
    • يديك
        
    • أيدي
        
    • بحوزته
        
    • لدى
        
    • تملك
        
    • يدها
        
    • لديها
        
    elinde daha fazla delil yoksa, olayı mahkemeye taşımak zaman kaybı olur. Open Subtitles لو لم يكن لديك اى دليل لتعرضه علىّ, فستكون المحاكمة مضيعة للوقت
    elinde kağıt yokmuş, kalem yokmuş, kaydedecek teybi de yokmuş. TED ليس لديه ورقة، ليس لديه قلم رصاص، ليس لديه مسجل.
    Silah hala elinde. Bunun gibi kaç tane intihar gördün? Open Subtitles السلاح مازال في يده , كم إنتحار رأيته كهذا ؟
    Mesela şu an elinde bir silah olduğunu farz edelim. Open Subtitles مثل .. افترض الان ان معك سلاحاً الان في يدك
    Öyleyse anlat bakalım, bu ölmüş bir gitaristin elinde ne arıyor? Open Subtitles إذن ربما تخبرنا لماذا وجدنا هذا فى يد عازف جيتار ميت
    Orada da elinde bir bavulda... 75 kilo toz taşıyan... Open Subtitles الذى اصطدم بيه مستر تراهن هناك الذى كان يحمل شنطه
    elinde Cross ve Zharkov'un Viyana'da olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Open Subtitles انت ليس لديك دليل على ان كروس و زاراكوف موجودين بفيينا
    elinde onun gibi parlak birşey var,... ve sen onu boşa harcıyorsun. Open Subtitles إن لديك شيئاً عبقرياً بالفعل مثل هذا و أنت تضيعه و حسب
    - elinde ne varsa, başçarkçı! - Tüm havayı bas. Open Subtitles كل ما لديك , أيها الرئيس إفرغ كل ما لديك
    Kimseden korkmamız için bir neden kalmadı. O adamın elinde hiçbir delil yok. Open Subtitles لا يوجد سبب للخوف من أي شخص هذا الرجل ليس لديه دليل ضدنا
    Stan'in elinde gerçek deliller var ve sen Afrika zırvasına inanıyorsun? Open Subtitles ستان لديه أدله حقيقية وأنت تصدق الكلام التافه عن أفريقيا ؟
    Eğer Kral ve onun bütün destekçileri dönmüş olursa savaş meydanında, elinde kılıç Kral ve onu destekleyen herkesle savaşırmış. Open Subtitles وإذا ما نفذ الملك ذلك التحرك وجميع أتباعه فأنه سيقف لقتالهم في الميدان حاملا سيفه في يده ، ضد الملك
    elinde koluna doğru ilerleyen bir enfeksiyon var, sertleşen tenosinovit gibi görünüyor. Open Subtitles لديه تلوث متصاعد من يده الى ذراعه,ويبدو أن لديه التهابا في الأوتار
    Bir de elinde içkini tutacaksan sol eline al derim. Open Subtitles ، وإن كنت تحمل شراباً . أبقه في يدك اليسرى
    Bir elinde fener varsa, diğer eliyle de kendi kendine kapanan bir kapıyı açık tutuyorsa, silah tutacak eli kalmaz. Open Subtitles لقد سمعوا، لو كان لديه مصباح في يد وممسك بباب متأرجح في اليد الأخرى ليس لديه يد أخرى لحمل المسدس
    "Henry Weinstein'ı elinde Something's Got to Give'in senaryosuyla gördüm. Open Subtitles حيث قال: كنت في المصعد و رأيت هنري واينشتاين يحمل
    elinde bu tür güç olan ülkeler Rusya, Kuzey Kore, belki Çin. Open Subtitles الوحيد الذى يملك مثل هذه الامكانيات هى روسيا وكوريا الشماليه وربما الصين
    Umarım askerlerime saygı gösterirsiniz, elinde silah olan bu askerime. TED أتمنى منكم أن تحترموا جنودي هذه الجندية التي تحمل السلاح
    Onu yaşatsaydım acı çekmeye devam edecekti. Büyük acılar çekerek senin elinde ölecekti. Open Subtitles لو أبقيته حيّاً، كان ليستمر بالمعاناة، ويموت ببطء من الألم المبرح على يديك.
    Burada, Alman işgali altında, 10.000 kişi Nazilerin elinde tutsaktı. Open Subtitles هنا، تحت الأحتلال الألماني، عانى 10،000 رجل على أيدي النازيين.
    Bu, elinde ölüm havuzu olan herkesin bir şansı olabileceği anlamına geliyor. Open Subtitles هذا يعني أنّ أيّ شخص بحوزته قائمة الإغتيالات يمكنه أن يجرّب حظه.
    Dedektiflerin elinde bot izleri.... ...saç telleri, evinde buldukları çamur parçaları var. Open Subtitles لدى المحققين أثار أقدام ألياف شعر، عينات من الطين وجدت في شقّتك
    Sömürgedeki tüm güzel evleri elinde... tutan Çin kökenli zengin azınlıktan. Open Subtitles ‫انه من تلك الأقلية المالية ‫التي تملك كل ‫الإسكان الشعبي بالمستعمرة
    Kulağında İsa, elinde sıcak şekillendirici varken, onunla mantık çerçevesinde konuşmam mümkün değil. Open Subtitles لا يمكنني التحدث إليها بمنطق وهي تحمل معقصة ساخنة في يدها وتتقيّد بالدين
    Bu demek oluyor ki film endüstrisinin elinde eşitlikle alakalı hikayeleri bütün dünyaya yaymak için inanılmaz bir güç var. TED وهذا يعني أن صناعة السينما لديها وصول غير مسبوق لتكون قادرة على توزيع قصص عن المساواة في جميع أنحاء العالم.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus