| Surya, gazı bittiğinde, biyogaz odasından atıkları alıp ekinlerinin üzerine döküyor. | TED | عندما ينفذ الغاز, يضعها على محاصيله تضاعف دخل محصوله ثلاث مرات |
| Origen Elektrik Süreci doğal gazı bir yakıt deposuna gönderiyor. | TED | تقوم عملية طاقة أورايغون بتحويل الغاز الطبيعي إلى خلية وقود. |
| Teröristlerin üssüne varır varmaz, uydu aracılığıyla kutuları tetikleyeceğiz ve gazı serbest bırakacağız. | Open Subtitles | بمجرد أن تصل إلى قاعدة الارهابيين سنقوم بتفجير العبوات بالقمر الصناعي ونطلق الغاز |
| İki yıl önceki doğum günü partimde bana biber gazı hediye etti. | Open Subtitles | قبلعامين،فيعيدميلادي، أهدانى رذاذ الفلفل. |
| Gıda üretimi şu an sera gazı salınımının 1/4'ünden sorumlu. | TED | الإنتاج الغذائي مسؤول حاليًا عن ربع انبعاثات غازات الاحتباس الحراري. |
| Tüm ülkeler, en küçüğünden en büyüğüne, sera gazı yaymayı azaltacaklarının sözünü verdiler. | TED | كل البلدان من الصغيرة جدا إلى الكبيرة جدا إلتزمت بتقليص إنبعاثات الغازات الدفيئة. |
| gazı serbest bırakmak için başka bir yol bulduğumuzdan emin olmadan, olmaz. | Open Subtitles | لا تفعل إلا بعد أن نتأكد أن هناك طريقة أخرى لاطلاق الغاز |
| Alt kat komşumun gazı yine açık bırakmasından dolayı ölmediğimi biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أنني لم أقتل بسبب ترك جارك الغاز يتسرب ثانيةً لمنزلي |
| Benim ürettiğim gazı kabul etmedi, onda ayakta durmanı sağlayacak madde vardı. | Open Subtitles | انه إزالة الألغام الغاز والشيء الوحيد الذي يمكن أن تبقي أنت ذاهب |
| Polis ses bombası attı ve kalabalığın üzerine biber gazı sıktı. | Open Subtitles | ألقت الشرطة قنابل صوتيّة و رشّت الغاز المسيل للدموع على الحشد |
| Bu adamlarda bir kamyon dolusu sarin gazı varsa tüm eyaleti yok edebilirler. | Open Subtitles | إذا كان بحوذة هؤلاء الرجال شحنة شاحنة من الغاز فبإمكانهم إهلاك الولاية بالكامل |
| gazı tünelden emip çıkartacak devasa boyutta bir gaz bacası yapmam gerekecek tıpkı bir vakum gibi, petrol sahalarındakine benzer. | Open Subtitles | سأقوم بصنع حارق ضخم الحجم ليمتص شطط الغاز من الأنفاق الأرضية و يحرقه في الفراغ مثلما يحصل في حقول النفط |
| Ya gazı düzeltirsin, ya da buradan hiç çıkamamanı sağlarım. | Open Subtitles | قم بإصلاح الغاز وإلا فسأحرص على ألا تغادر هذه الزنزانة |
| Doğal gazı nerelerde kullanabileceğimize | TED | وبالتالي حاولت أن أستهدف حيث نستخدم الغاز الطبيعي. |
| Ancak doğal gaz çoğunlukla metan gazı. | TED | ولكن الغاز الطبيعي مكون من غاز ميثان بدرجة كبيرة. |
| Biz bu yönde büyük ilerleme kaydettik, bu yüzden doğal gazı geçeceğimiz konusunda eminim. | TED | وقد أنجزنا تقدماً كبيراً في هذا الجانب، ولذلك أنا واثق من أننا سنتغلب على الغاز الطبيعي. |
| Aspirin, harita, biber gazı, prezervatif. | Open Subtitles | لديكِ آسبرين, خرائط, رذاذ الفلفل, واقيات. |
| Bu güzel ama hâlâ biber gazı gibi kokuyor. | Open Subtitles | احب هذا اللباس لكن تفوح منه رائحت رذاذ الفلفل |
| Sanırım gazı vardı çünkü büyük bir gaz kütlesinin çıkmasına izin verirdi. | Open Subtitles | أظن أنها كانت تعاني من غازات لأنها فجأة أخرجت ريحًا فظيعة جدًا |
| Sera gazı salınımımızın neredeyse yarısı inşaat endüstrimiz ile ilgili ve eğer enerjiye bakacak olursak, orada da durum aynı. | TED | تقريباً نصف الغازات الدفيئة مرتبطة بصناعة البناء، وإذا نظرنا للطاقة، فإنها نفس القصة. |
| Küçük şişeler kullanmış, camları boyalı. Zeytinyağı şişesinin tepe noktasına asal gazı doldurmuş. | TED | وهو يستخدم قنينات صغيرة جدا ، زجاجها معتم ويملأ باقي القنينة بغاز خامل |
| Yeraltı üslerinde onları paralize eden güçlü bir sinir gazı yaydık. | Open Subtitles | داخل معقلهم تحت الأرض، و نحن أطلق العنان لغاز الأعصاب قوية التي شلت لهم. |
| gazı açmadan önce o kuşu kurtarma zahmetine niçin girmedi? | Open Subtitles | لماذا تزعج نفسها بإنقاذ الطير قبل أن تنتحر بالغاز ؟ |
| Öldürücü CO2 gazı... aldıkları her nefeste astronotları zehirliyor. - Önünüze bakın. | Open Subtitles | غاز ثاني اكسيد الكربون قد يصل إلى درجات سامة حول رواد الفضاء |
| Şimdilerde karbondioksidin, küresel ısınmaya sebep olan tehlikeli bir sera gazı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | اليوم، نعتبر ثاني أكسيد الكربون غازاً دفيئاً خطيراً يؤدي إلى الاحتباس الحراري. |
| - Omurilik sıvısı kusursuz, arteriyel kan gazı da normal, ultrason temiz. | Open Subtitles | , سائل الشوكي لديه ممتاز و أعصابه ممتازة الموجات الفوق الصوتية نظيفة، ما الذي فاتني؟ |
| Yürü! Kökle gazı, Ayı Ron. - Aman Tanrım. | Open Subtitles | تحرك , إدعس على البنزين , يا رونالد أه , يا إلاهي |
| Bu telsiz, oyuncak değil, gerizekalı! Eğer kasabanın dışındaysanız biber gazı yanınızda olmalı. | Open Subtitles | هذه الاذاعة ليست للعب، كما تعلم ،سافل. إذا كنت خارجا المدينة، هذا الرذاذ أمر لا بد منه. |
| Tahlil sonucunda, kurbanın gözlerinde bulduğumuz maddelerin biber gazı kalıntıları olduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | وسيد مسحة جمع من جميع أنحاء عيون فيك عاد كذلك رش الفلفل. |
| Eğer kullanırsan ve bu silah biber gazı ise rüzgara karşı sıkmadığından emin olsan iyi edersin. | Open Subtitles | وإن فعلت وصادف ان يكون السلاح رشاش الفلفل من الافضل عليك التأكد من انك تطلقه بإتجاه الرياح |
| gazı oraya dök. | Open Subtitles | إسكب الكيروسين هنا ... إغلقالحنفية |