Çin'de ev sahibinin yiyecek ya da içecek teklifini reddetmek hakarettir. | Open Subtitles | في الصين، يعتبر رفض من قُدم إليه الطعام أو الشراب إهانة |
Mesela en sevdiğiniz içecek şirketini düşünün, stok planlaması yaptıklarını ve raflarda kaç şişe olduğunu bilmediklerini. | TED | فقط حاول تخيل شركة المشروبات المفضلة لديك تحاول التخطيط لجرد خاص بها ولا تعلم عدد الزجاجات التي كانت على الرفوف. |
İçecek bir şeyler getir. | Open Subtitles | كارلو ، كارلو .. أعطهم شراباً آخراً يا كارلو .. حصل شيء هنا |
İçecek bir şeye ihtiyacım var. Punç ister misin? | Open Subtitles | حسنا, أحتاج شيء للشرب هل تريدين بعض الشراب؟ |
Sana içecek bir şeyler verirdim ama korkarım boğulabilirsin. | Open Subtitles | سأُحضر لك شيئاً لتشربه لكني خائفة من أنك ستختنق به فحسب |
Sana içecek bir şey getireyim. Elma şarabı yada saparna? | Open Subtitles | سأحضر لك مشروباً أتريدين شراب التفاح الغازي أم نوعاً آخر؟ |
İnsanlar üzgün olduğunda adet olarak sıcak bir içecek ikram edilir. | Open Subtitles | عندما يتضايق الناس العرف الثقافي يفرض أن تجلب لهم مشروبات حارة |
Bence uygun. İçki içecek vaktiniz var mι? | Open Subtitles | سأخبرك فورا بذلك ، هل لديك وقت لكأس من الشراب ؟ |
Sana iyi bir yemek verdim, hoş bir de içecek vereyim. | Open Subtitles | لقد أطعمتك عشاءً جيدًا والآن أن تحصل على الشراب المناسب |
Kızlar, bize içecek birşeyler getirir misiniz lütfen? | Open Subtitles | يافتيات , لما لا تحضروا لنا زوجين من الشراب من فضلكم |
Burada, giderek artacak bir antiangiogenez yiyecek ve içecek listesi var. | TED | وها هي لائحة متزايدة من الأطعمة و المشروبات المضادة لتولد الأوعية المهتمين بدراستها. |
Birer içecek daha alın. Elimden geldiğince çabuk döneceğim. | Open Subtitles | أتأسف بشدة ، يمكنكم تناول المشروبات ولحين عودتى. |
Otur. Bir şeyler iç. Herkese içecek bir şeyler ver. | Open Subtitles | إجلسي، تناولي شراباً أعطيهم جميعاً شراباً |
Siz hanımlara soğuk bir içecek sunabilir miyim? | Open Subtitles | أتريدان شراباً بارداً أو وجبة خفيفة لذيذة يا سيّدتي؟ |
Bizim içecek temiz suyumuz bile yoktu. | Open Subtitles | نحن لم يكن عندنا أيّ ماء نظيف صالح للشرب |
Çok sıcak. İçecek bir şeyler ister misin, Andrew? Hayır. | Open Subtitles | إنها ساخنةـ، تريد شيئاً لتشربه آندرو أنت بخير؟ |
Ben içecek bir şeyler alacağım. Sen de ister misin? | Open Subtitles | حسناً ، انا سوف احضر مشروباً هل تريدين شيئاً ؟ |
Alkollü içecek, kriket ve Rupert adında bir sürü insan olacak. | Open Subtitles | لحفل في حديقة منزله .. سيكون به مشروبات وسنلعب الكريكت و |
Şimdi, siz veletler, benim otoyollarımda alkollü içecek içiyor olamazsınız, öyle değil mi? | Open Subtitles | الآن، أنت الاطفال لن يكون شرب الكحول من هنا على الطرق بلدي، هل؟ |
Bu insanları içeri al ve onlara yiyecek içecek ver. | Open Subtitles | خذ هؤلاء الناس الطيبين للداخل و إعطهم طعاما و شرابا |
Gel ve şöminenin yanına otur, sana sıcak bir içecek getireyim. | Open Subtitles | اجلسي هنا بجانب النار ساحضر لكي المشروب الساخن. |
Ona içecek bir şeyler getirmem gerek, ama burada malzememiz kalmamış. | Open Subtitles | أحتاج لأن أحضر لها شيئا تشربه لكن المعونات نفذت منا هنا |
Bununla traş mı olacağız, yoksa bunu içecek miyiz? | Open Subtitles | هل من المفترض ان تشرب هذا الشىء ام تحلق به؟ |
Ben biraz acıktım. Bir şeyler atıştırmak ister misin, ya da içecek bir şeyler? | Open Subtitles | أقول ، إنني أشعر بالجوع هل تودين بقطمه أو شيء لتشربيه ؟ |
Bana içecek bir şeyler getirmesi gerek biri. | Open Subtitles | كان يفترض به أن يحضر لي شيئاً لأشربه مم.. |
Baksana moruk. Burada bu şeyden daha güçlü bir içecek var mı? | Open Subtitles | أيها الـجَد , هل هناك أى شىء أقوى من هذا لنشربه ؟ |