| Ve işte kısaca duyguları birbirimize aktardığımız son derece içgüdüsel bir yol var. | TED | ولذا فهناك طريقة غريزية للغاية التي عبرها يتم نقل المشاعر من شخص لآخر. |
| Bence hepsi içgüdüsel. Ben hissetmeye çalışıyorum üstünde fazla düşünmem. | Open Subtitles | بالنسبة لي إنها كلها غريزية أنا فقط أحاول أن أحسها |
| Kurban hemen ölmeyince içgüdüsel olarak cenin pozisyonu alır. | Open Subtitles | عندما لا يكون الموت فوريا الضيحة بشكل غريزي سيلتوي بشكل وضعية الجنين |
| Bu sebeple ilgilendiğin birinden gözlerini kaçırırsın çünkü içgüdüsel olarak seni açığa vurduğunu bilirsin. | Open Subtitles | لهذا فأنت تميلين للنظر بعيدا من الشخص المنجذبة اليه لأنك تعرفين بشكل غريزي |
| Branch'i vurduktan sonra fişeği çıkardın, sadece... sadece içgüdüsel olarak. | Open Subtitles | بعد أن أطلقت على برانش أخرجت غلاف الرصاصه فقط.. بالغريزة |
| Özel hayatımı müşterilerimden gizlemeye o kadar alıştım ki... artık o detayları söylememek içgüdüsel bir durum haline geldi. | Open Subtitles | لذا أُستَعملُ لإبْقاء حياتِي الشخصيةِ مِنْ زبائنِي. هي فقط غريزة أَنْ لا تَكْشفَ تلك التفاصيلِ أكثر. |
| Ve bunun bir sebebi var, o da biz insanların, kişisel gizliliğin önemini sözde reddedenlerimiz de dâhil, bunun esaslı önemini içgüdüsel olarak anladığı. | TED | وهناك سبب لذلك، وهو أننا كبشر، حتى هؤلاء منا الذين يتفوهون بكلمات تنكر أهمية خصوصيتنا، نفهم بالفطرة أهميتها العميقة. |
| İçgüdüsel olarak, kaydettiklerini kontrol etmek istedim. | Open Subtitles | غريزتي كانت لتتفحصها وترى إذا ما كانت قد سجلت شيء ما. |
| Bunlar benim inançlarımı ve zümremi basitleştirmeye çabalayan işletmeler ve idareciler için içgüdüsel karşılıklar. Ve onların çarkını yenmenin tek yolu, oyunu farklı kurallara göre oynamak. | TED | تلك المشاريع ما هي إلا استجابة غريزية ضد الشركات والمحتكرين لتلك المشاريع لتبسيط معتقداتي ومجتمعي، وأن الطريقة الوحيدة للتغلب على سيطرتها هو أن تلعب بقواعد مختلفة. |
| İçgüdüsel olarak, yine bir ortak amaç uğruna birleşip her yönden akın akın Hayvan Çiftliği'ne gelmeye başladılar | Open Subtitles | مصحوبين بالفزع والسخط توجهوا الى مزرعة الحيوانات من كل حدب وصوب توحدوا مرة اخرى وبصورة غريزية في قضية مشتركة |
| Hayvanlar içgüdüsel olarak ateşten korkar. Ateşin yanına bile yaklaşmazlar. | Open Subtitles | ترتعب الحيوانات من النار بطريقة غريزية ولما تقتربت من لهيب مكشوف |
| İnsanın nerdeyse içgüdüsel olarak yeni çıkan teknolojileri bulma konusunda bir dürtüsü vardır. | Open Subtitles | البشريّة تُقاد بشكلٍ غريزي تقريبًا لإدراك أيّ تكنولوجيا مُتقدّمة مُمكنة. |
| Yaptığının farkında bile değilsin. İçgüdüsel bir şey. | Open Subtitles | أنتِ لا تعرفين حتي أنكِ تقومين بهذا فهذا أمر غريزي |
| Köpekler hiç düşünmeden, içgüdüsel olarak bir amaca sahip olmalıdırlar. | Open Subtitles | يجب على الكلاب أن يعيشوا بهدف غريزي ولا حتى أن يفكروا به فقط مولودون هكذا |
| Ben, içgüdüsel bir kapitalist, inançlı bir sosyaliste dönüştüm. | Open Subtitles | انا, الرأسمالى بالغريزة, اصبحت اشتراكيا بالأتهام |
| İçgüdüsel olarak kendimi parktaki o banka giderken buldum. | Open Subtitles | بالغريزة ، تتبعت نفسى و هى تقترب من مقعد المتنزه |
| Tutku, zevk ve öfkeden oluşan, tamamıyla içgüdüsel bir yaratık. | Open Subtitles | و هي مخلوق ذو غريزة عالية و رغبة مملؤة بالمرح و الغضب |
| İçgüdüsel olarak nereye basacağımı, nereyi sıkacağımı nereyi okşayacağımı ve nereyi yalayacağımı bilirim. | Open Subtitles | أنا أعرف بالفطرة أين أضغط، وأين أعصر, وأين أمسّد، وأين ألعق. |
| İçgüdüsel olarak ne olduğunu görmek için ışığı açmıştım. | Open Subtitles | كما تعلم، غريزتي الفطرية كانت لتستدير بالكشاف. لأرى ما يحدث. |
| Olan tek şey, steril bir hayatın getirisi olan içgüdüsel bir sevgiydi. | Open Subtitles | إن كان ثمة هناك شئ.. فهو ذلك الحب الغريزي للحياة.. |
| Biz içgüdüsel olarak etrafımızdaki boşluğun... sabit ve bölünmez olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نميل غريزياً للتفكير بأنَّ الفضاء من حولنا .مُتواصل و غير مُجزَّأ |
| Bütün köpekler içgüdüsel olarak yüzebilir. | Open Subtitles | جميع ذات الأنياب يمكنها السباحة بشكل غرائزي. |
| İçgüdüsel olmanı istiyorum. Kendi yoluna git. | Open Subtitles | أريدك أن تصبح غرائزياً أن تتصرف على سجيتك |
| Yani burada vuruldu, içgüdüsel olarak yarasına uzandı ve düşüşünü hafifletmek için piyanoya tutundu. | Open Subtitles | اذا فقد تم اطلاق النار عليه هنا مد يده لجرحه بشكل غريزى ثم حاول الامساك بالبيانو ليمنع سقوطه |
| İzlendiğinde, kimsenin seni bulamayacağı bir yeri, içgüdüsel olarak bulursun. | Open Subtitles | فإنك غريزيا تجد مكانا حيث لا احد يستطيع ايجادك |
| Demek istediğim, Bu içgüdüsel. | Open Subtitles | ما اريد ان اقوله ان هذه الاشياء الفطره |
| Belki de içgüdüsel bir şeydir. | Open Subtitles | نعم ، ولكن لماذا؟ نوع من الحدس البدائي ، ربما |
| İçgüdüsel olarak kendimizi incinmekten koruruz ve sevdiğimiz insanlar için doğru seçimler yapmaya çalışırız. | Open Subtitles | . . نحن نمثّل بغريزتنا لكي نحمي احبّائنا من ان يجرحوا |