Tırmanmak için iyi bir hava değil, bu yüzden dağcılar bekleyip rüzgarın dinmesini umuyorlar. | TED | ولم يكن الطقس مناسباً للتسلق لذا إنتظر المتسلقون آملين أن تتوقف الرياح عن الهبوب |
Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
Bronz bir tenin cadılar bayramı için iyi bir kostüm olacağını ben düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد فعلاً أن الرجل المحروق من الشمس زي جيد من أجل عيد القديسين |
- Hayır, sadece... Bilirsin işte, benim için iyi bir fırsattı, iyi bir terfiydi. | Open Subtitles | أوه ، لا ، انها فقط ، تعلم ، فرصة جيدة بالنسبة لي ، ترقية |
Evet, biliyorum, ama senin için iyi bir iş çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أجل، أنا أعلم ذلك، ولكنني أريد أن أقوم بعمل جيّد من أجلكَ. |
Bak ne diyeceğim, ...onları yememem için iyi bir nedenleri varsa yemem. | Open Subtitles | حسناً إنظرى لو أنهم أعطونى سبب واحد جيد أن لا آكلهم |
Sam için iyi bir örnek olmaya çabalıyorum ve ona "sadece eğleniyoruz" açıklamasını nasıl yaparım bilemiyorum. | Open Subtitles | فأنا أريد ان أكون مثال جيد ل(سام) ولا استطيع أن اشرح لها عن كيفية ان احظى بالمرح |
Ve şu an, senin o aptalca espirilerin için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس وقتاً مناسباً لاحدى تعليقاتك الذكيّة |
Şimdi onları anlatmak için iyi bir zaman olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدين أن الآن وقتاً مناسباً كي نقول لهم ؟ |
Ayrıca, sanırım bir röportaj için iyi bir konu buldum. | Open Subtitles | كذلك فأنا أظن أنني وجدت شخصاً مناسباً لإجراء مقابلة |
Ve empati yapacak olursak sıcak iklimlerde yaşayan insanların sağlığı, refahı ve verimliliği için iyi bir şey. | TED | وهذا بالطبع، أمر جيد بالنسبة لصحة الناس الذين يعيشون في الأجواء الأكثر دفئًا، ولسلامتهم وإنتاجيتهم. |
Bazı restoran işletmecileri bunu size söylese de bu onlar için iyi bir şey. | TED | هذا جيد بالنسبة لهم برغم ما يقوله بعض أصحاب المطاعم لك |
Demek istediğim, bunu yapmam onun için iyi bir şeysi tabi, fakat böyle bir koşuşturmanın beni nasıl etkileyeceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أعني, عرفت أن فعل ذلك جيد بالنسبة له ولكني لم أعرف كيف سيكون إسراع الأمر مؤثراً عليّ, لقد شعرت براحة كبيرة |
Hayatında bir kez olsun baban için iyi bir şey yaptın mı! ? | Open Subtitles | هل فعلت أى شئ جيد من أجل والدك طوال حياتك ؟ |
Hey! Geri dönmek için iyi bir sebep. | Open Subtitles | هذا سيكونٌ سببٌ جيد من أجل أن نعودَ إلى هُنا |
Bu bence Sukhi için iyi bir replik. | Open Subtitles | أعتقد أنه سطر جيد من أجل سوكهى |
Nadir bulunur, Bu bizim için iyi bir haber 14 yıl önce bunu üretenlerin bir listesini . | Open Subtitles | وهي أخبار جيدة بالنسبة لنا . أحتاج أن تذهب إلى الوراء 14 عاما. أريدك أن تجميع قائمة |
Motel için iyi bir yatırım olacağını düşündüm. | Open Subtitles | اعتقد بأنه سيكون استثمار جيّد من أجل النّزل |
Hem kendi elleriyle bir şey yaratabilmek bir erkek için iyi bir şey. | Open Subtitles | وأيضاً جيد أن يعرف الرجل أن بوسعه أن يصنع بيديه |
Sadece Blair için iyi bir şey yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | "هو فقط كان يريد عمل شيئ جيد ل "بلاير |
...emirlerine uymamak için iyi bir nedenim olduğunu bilmesini istiyorum. | Open Subtitles | فأنا أريدهم أن يعرفوا أنّي لديّ سبب وجيه لعدم إطاعتهم |
Sanırım o düzlük aslanlar için iyi bir yer oldu. | Open Subtitles | أظن أنّ هذا المكان المستوي أصبح موقع جيد للأسود |
Hayatını yaşamak için iyi bir yol. Sürtük. | Open Subtitles | طريقة لطيفة لإمضاء حياتكِ... |
Bunu söylemek için iyi bir zaman değil ama hastanedeki tek tanıdık sen değilsin. | Open Subtitles | حسنا، هو قد لا يكون أفضل وقت لإخبارك، لكن... أنت لست الوحيد في المستشفى. |
Kalorifer borularını onarmak için iyi bir fırsat olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | وجدت فرصة مناسبة لإصلاح أنبوبة السخان هنا |
Davasını çözmek de buna başlamak için iyi bir yol. | Open Subtitles | بالرغم من أني أظن حل قضيتها سيكون طريقة رائعة للبدء |
Benim için iyi bir şeyler söyleyebileceğinizi düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ بانك ممكن ان تضْعها في كلمة جيدة. |
O zaman TEDWomen için iyi bir tercih olmuş. | TED | انه اختيار مناسب اذاً .. لمؤتمر تيد للنساء |