| Asıl istediği şey para ve ben de kendisini ikna edebilirim. | Open Subtitles | ما تريده حقاً هو المال أعتقد يمكنني إقناعها للتراجع |
| Öyleyse hanımların istediği şey sende varmış gibi davranmaya başla. | Open Subtitles | حسناً , تحتاج إذاً أن تبدأ في التصرف وكأنك لديك كل ما تريده النساء لأنه بالفعل لديك |
| Birinin istediği şey ile ihtiyacı olan şey genelde farklı şeylerdir. | Open Subtitles | شخص ما يريد ويحتاج شخص ما وغالبا ما تكون شيئين مختلفين. |
| Abigail Hobbs'un geri kalanına ne olduğu Will Graham'in travmalı zihninde saklı veya inanmanızı istediği şey bu. | Open Subtitles | لبقية أبيغيل هوبز محفوظ بعيدا في خبايا دماغ ويل جراهام الفزع أو ما أراد منكم أن تعتقدوه |
| Her Pakistanlı, Çinli, çilli, pasaklı, kızıl saçlı Rus, tako yiyen, Avrupalı sürtük veya herhangi bir kadın burada istediği şey olabilir. | Open Subtitles | والروس والمخلفات الأوروبية والزنوج والداعرات أن يأتوا إلى هنا ويصبحوا ما يريدونه |
| Önemli olan, ikimizde de diğerinin istediği şey var. | Open Subtitles | ـ الأسماء ليست مُهمة الآن ما يهم هو أن كلانا يملك ما يُريده الطرف الآخر |
| Babanın demek istediği şey senin ne istediğin umurumuzda değil. | Open Subtitles | ما يحاول والدك قوله هو إننا لا نأبه لما تريدين. |
| -Eski karımın istediği şey buydu. Benimle daha uzun ve daha sık seks yapmak. | Open Subtitles | نعم ،، هذا ما أرادت زوجتي السابقة جنس معي يدوم أطول. |
| Ya gerçekten de yoksulluk ve adaletsizliğe angaje olmamız tam da teröristlerin yapmamızı istediği şey ise? | TED | وماذا لو، بالفعل، مشاركتنا في الفقر والظلم هي بالفعل مايريده الارهابيين منا ان نفعله؟ |
| Kadınların asıl istediği şey, evlendikten sonra tamamen kendini bırakacak kadar özgüvenli olan ve hala onu seveceğine emin olduğu birisidir. | Open Subtitles | ما تريده النساء حقاً رجلاً واثقاً بما يكفي للذهاب إلى الأسفل كلياً بعد الزواج وتعلم أنها ستبقى تحبه |
| Seçme için hazırlanırken yapman gereken ilk şey karakterinin istediği şey üzerine çalışmak. | Open Subtitles | الأن، الشيء الأول الذي يجب عليك فعلــه عندمـــا تحضــر لإختبــار آداء هو العمــل على إيجاد ما تريده شخصيتك. |
| Bakalım istediği şey için ne kadar... ileri gidecek. | Open Subtitles | حان الوقت لنرى إلى أيّ مدى مستعدّة للمضيّ لتنال ما تريده |
| Victor birçok şey olabilir. Ama en azından istediği şey uğruna savaşmaktan korkmuyor. | Open Subtitles | لكن على الأقل لا يخاف أن يقاتل لآجل ما يريد |
| Victor çok şey olabilir ama istediği şey için savaşmaktan korkmaz. | Open Subtitles | لكن على الأقل لا يخاف أن يقاتل لآجل ما يريد |
| Hayır, Bu onun korktuğu şey,durdurmak istediği şey. | Open Subtitles | كلا، هذا ما يخافه هذا الرجل، هذا ما يريد أن يوقفه ما رأيكِ بهذا؟ |
| Söylememi istediği şey bu sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما أراد منى قوله .. |
| Şu korkudan donup kalma durumları tam da onların istediği şey. | Open Subtitles | غزالةٌ صغيرة في الأضواء الأمامية هذا ما يريدونه بالضبط. |
| Bu insanların istediği şey... Erişim. | Open Subtitles | هذا ما يُريده الناس ، إمكانية التجسس |
| Don'un söylemek istediği şey, Chanel'in çok farklı türde bir yer olduğu. | Open Subtitles | ما يحاول دون قوله هو ان شانيل متجر مختلف |
| -Onun yapmak istediği şey buydu. | Open Subtitles | وهو ما أرادت هي فعله |
| İşte bu 70 yaşındaki Başkanın en çok duymak istediği şey. | Open Subtitles | هذا هو مايريده عجوز بعمر الـ 70 عاماً أكصر شيء |
| Gerçekten istediği şey babasıydı, lakin babası mezara girene kadar ulaşamayacak. | Open Subtitles | هو حقاً ما ارادته لكنها لم تحصل عليه حتى مات |
| Çevirdiğin dümenin farkındaysa o zaman onun istediği şey senin yapmayı düşündüğün şeydir. | Open Subtitles | إن كان قد وضعك في جيبه، إذًا فما تريد فعله هو ما يريدك أن تفعله |
| Dinle, bakanın tek istediği şey davamızda gelişme olmasıydı. | Open Subtitles | انظري ، كل ما أراده الوزير هو مستجدّات عن قضيتنا |
| Bu tam da zanlının istediği şey. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اراده |
| Annenin söylemek istediği şey çok uzun süre uslu duracağını sanmıyoruz. | Open Subtitles | ما تحاول والدتكَ قوله هو أنّه لا نظن بإمكانكَ البقاء حسن السلوك طويلا. |
| - Durun, lütfen. Bu tamamen Sweets'in istediği şey. | Open Subtitles | توقفا, توقفا رجاءاً, هذا بالضبط ما يريدهُ (سويتس) |
| Oğlunun tek istediği şey aynı şeyi yapma şansına sahip olmak. | Open Subtitles | كل ما يطلبه إبنه هو المِثل |