Ayrıca, kötü şeyler çok hızlı olabilir ama iyi şeyler bir günde olmaz. | TED | أيضا، الأشياء السيئة يمكن أن تحدث سريعا، لكن الأمور الجيدة لاتبنى في يوم. |
Bu günlerde sokaklarda ne kadar kötü şeyler olduğunu bilseniz şaşırırdınız. | Open Subtitles | سوف ستفاجأي كم عدد الأشياء السيئة التى تحدث بالخارج هذه الأيام |
Kimyasal dengenin ayarı bozulunca da gerçekten kötü şeyler olabilir. | TED | وعندما يخرج هذا التوازن الكيميائي عن المألوف، يمكن أن تحدث أمور سيئة حقًا. |
Hayaletle hakkımda kötü şeyler konuşuyorsun. Duyamasam bile anladım. Öyle, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ و الشبح كنتما تقولا شيء سيء عني، يمكنني أن أعرف على الرغم من أنني لا أسمع، أنتِ كنتِ تقولي أشياء سيئة، صحيح؟ |
Korku insana çok kötü şeyler yaptırır, Harry. | Open Subtitles | حاليا، الخوف جعل الناس يقومون بأمور سيئة للغاية، هاري |
Joanne, eğer bu adamı bulamazsam çok kötü şeyler olacak. | Open Subtitles | جوانا اذا لم اجد هذا الرجل, اشياء سيئة جدا ستحدث. |
kötü şeyler oldu ve senin pisliğini bizzat ben temizlemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | الاشياء السيئة تحصل بالفعل وكان علي شخصياً أن أنظف الفوضى التي صنعتها |
Çok kötü şeyler yapıp kendime bunun iyi olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد فعلت أشياء فظيعة وأخبرت نفسي أنْ لا بأس بها |
Çok iyi, çünkü Olara'ya bazı kötü şeyler yapmak zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | هذا عظيم ، لأنني كنت سأضطر لفعل بعض الأشياء السيئة لأولارا |
Bir araya gelince kötü şeyler oluyor, insanlar zarar görüyor. | Open Subtitles | إنه فقط حين نكون معًا، تحدث الأشياء السيئة ويتأذي الناس |
Dedim ki "İkincisi, çocukların başına her gün kötü şeyler geliyor ve siz bu retinaları istememiş olsaydınız şimdi, büyük ihmalle toprağın altında çürüyeceklerdi. | TED | ثانيًا، الأشياء السيئة تحدث للأطفال كل يوم وإذا لم تريدي هذه الشبكية، لكانت على الأرجح مدفونة في الأرض الآن |
kötü şeyler olurken izlemekten başka bir şey yapamamamız korkunç. | Open Subtitles | من الفظيع أن تحدث أمور سيئة وكل ما نفعله هو المراقبة دون أن نحرك ساكنا |
Tamam hayatımda bazı kötü şeyler yaptım. Ama bir kadına taciz etmek bunlardan biri değildi. | Open Subtitles | ،حسن ، فعلت أمور سيئة كثيرة بحياتي لكن التحرش بالنساء ليس من ضمنها |
Bana kötü şeyler söyleyecekmiş gibi görünüyordun. | Open Subtitles | فقط من شكلك، رأيت أنه كان لديك شيء سيء لتقوله لي |
Küçük bir kız gibi davranmayı kes ve biraz da kötü şeyler yap. | Open Subtitles | توقف عن التصرف كفتاة صغيرة و افعل شيء سيء ولو مرة |
kötü şeyler yapıyorken, kimse bana yardım etmezdi. | Open Subtitles | عندما كنت أقوم بأمور سيئة لم يكن أحد يساعدني |
Benim hakkımda kötü şeyler demenden hoşlanmıyor. | Open Subtitles | جى جى انه لا يحب ذلك عندما تذكر اشياء سيئة عنى |
Unutma ki iyi şeyler hep üçtür, kötü şeyler de öyle. | TED | تذكر الاشياء الجميلة تأتي ثلاث مرات وكذلك الاشياء السيئة |
Bazen insanlar kötü şeyler yaparlar. | Open Subtitles | أحيانا هناك أناس في هذا العالم يفعلون أشياء سيئة، أشياء فظيعة |
Sizi temin ederim günahkar kalmaktan daha kötü şeyler de var. | Open Subtitles | هناك أشياء أسوأ من العذاب، يا سيدة استطيع ان اؤكد لك |
Ve şunu anlamaya çalışıyorum... bazı iyi insanlar bazı kötü şeyler yapabilirler. | Open Subtitles | وأحاول أن أفهم أن بعض الناس الطيبين يقومون بأشياء سيئة جداً |
Senin hakkında söylediğim bütün kötü şeyler onları unut ve buradan çıkalım hemen. | Open Subtitles | كل شئ سئ قلته عنك اطرحه ضرباً و دعنا نرحل من هنا |
Hayır, kusura bakma ama bu çizimler başımıza kötü şeyler açtı. | Open Subtitles | كلاّ، أنا آسف، فقد قادتنا هذه الرسوم لبعض الأشياء الفظيعة جداً. |
kötü şeyler yapan iyi adam. Garcia, Joey Short'un gerçek adını bulur musun? | Open Subtitles | هذا يفسر سلوكه أيضاً، رجل صالح يقوم بأعمال سيئة |
Sizin gibilerin başına gelen kötü şeyler, benim suçum değil! | Open Subtitles | كُلّ شيء سيئ ذلك حَدثَ إليك ناس، هو لَيسَ عيبَي. |
O kızı ispiyonlamaya gittiğin zaman kötü şeyler olacak demiştim. | Open Subtitles | لقد اخبرتك عندما اردت التجسس عليها ان شيئاً سيئاً لابد ان يحدث |
Tek bildiğim oynamaya başladığımızda başımıza kötü şeyler geldiği. | Open Subtitles | كل ما اعرفه اننا اذا لعبنا هذه اللعبه اشياء سيئه ستحدث |