Çünkü zamanında burada çalışan bir kız arkadaşı vardı. Ayrılır ayrılmaz kızı şutladı. | Open Subtitles | لأنّه كان لديه خليلة ذات مرّة كانت تعمل هنا، وانفصلا، فقام بطردها بسرعة. |
Pek tecrübesi olduğunu sanmıyorum. Onun ilk gerçek kız arkadaşı olabilirsin. | Open Subtitles | لا أعتقد أن لديه تجارب كثيرة قد تكونين أول خليلة له. |
Hayır,demek istediğim, sanırım bu kız arkadaşı olma işini yapmayı bilmiyorum. | Open Subtitles | لا ، أعنى ، أعتقد أعنى لا أعرف كيف أكون حبيبة |
İkincisi, özel hayatımı, kız arkadaşı şeyine taktığı çorap olan biriyle tartışacak değilim. | Open Subtitles | وثانياً,وأنا لن أقوم بمناقشة حياتي الشخصية مع واحد تكون حبيبته الحالية جورب رياضي |
Kankimin, kız kardeşinin sevgilisinin abisinin kız arkadaşı... | Open Subtitles | عشيقة شقيق عشيق شقيقة افضل اصاقائى سمعت من ذلك الشخص الذى يعرف هذا الفتى الذى |
"Aşk" falan yok. Âşık değiliz. Onun kız arkadaşı var. | Open Subtitles | لايوجد حب ، لم يعد بيننا أي حب لديه صديقه |
Biliyor musun? Hapiste böyle bir atışa birilerinin kız arkadaşı olur çıkarsın. | Open Subtitles | بالسجن ، برمية مثل تلك قد تصبح خليلة أحدهم هناك |
kız arkadaşı olmadığını söylüyor. Görüştüğü kimse yokmuş. | Open Subtitles | إنّه يقول أنّ ليس لديه خليلة ولايواعد أيضا |
Bob amcamın bir kız arkadaşı vardı. | Open Subtitles | العم ً بــوب ً كانت لديه خليلة . ربما كانت هــي ؟ ــ خليلة ؟ |
kız arkadaşı, işi , parası , hobisi, yeteneği olmayan birinin. | Open Subtitles | شخص ما بدون حبيبة, بدون عمل بدون هوايات, بدون مهارات خاصّة |
Adamın ilk kız arkadaşı ya da ilk muamelesi gibidir. | Open Subtitles | إنها مثل أوّل حبيبة لك، أو أوّل مرّة تضاجع فيها |
Seksi bir kız arkadaşı olduğu için her kadının ona asıldığını düşünüyor. | Open Subtitles | لايعني أن لديه حبيبة مثيرة يعتقد بأن الجميع يريد ان يضاجعه ؟ |
Ve saatlerce internette dolaşarak kız arkadaşı olabilecek bir kızla tanışmaya çalışan genç işsiz adamı tanıyorum. | TED | وأعرف الشاب، العاطل عن العمل والذي يقضي ساعات مبحراً على الإنترنت وهو يحاول أن يقابل فتاة يمكن أن تصبح حبيبته. |
Adam vurulmayı bekliyor ve yanında kız arkadaşı var. | Open Subtitles | الرجل ينتظر ليُصاب بطلقة، ولديه حبيبته هناك معه |
Bir dakika. Eski kız arkadaşı hakkında kafası karışan sendin. | Open Subtitles | انتظر لجظة, انت من كان محتاراً بشأن حبيبته السابقة. |
Babamın kız arkadaşı, siz boşandıktan sonra biriyle çıkıp çıkmadığını soru. | Open Subtitles | سمعت عشيقة أبي تسأل إن كنتي تواعدين أحد منذ الطلاق |
Bilmiyorum. Belki de orada çok ateşli olan bir kız arkadaşı vardır. | Open Subtitles | انا لا اعرف , ربما هو حصل صديقه وها هو يذوق المصاعب من اجلها |
Altı ay önce kız arkadaşı tarafından terk edilince ailesiyle bağını koparmış. | Open Subtitles | لقد قطع الإتصالات مع والديه بعد أن هجرته خليلته قبل 6 أشهر |
kız arkadaşı, sevişirlerken bazen uyuyakaldığını söylemişti. | Open Subtitles | صديقته الحميمة أخبرتني بأنه اعتاد أن يغط في النوم أثناء المضاجعة |
kız arkadaşı da sütten çıkmış ak kaşık değil! | Open Subtitles | ثقوا بي, لا توجد جائزة علي عشيقته الجديدة |
Daha kız arkadaşı yok. En azından benim bildiğim kadarıyla yok. | Open Subtitles | لا صديقة حميمة بعد أو على الأقلّ لا صديقة أعرف بأمرها |
Belki de bir kız arkadaşı veya kahvecide birlikte çalıştığı biri vardır. | Open Subtitles | ربما كان لديه صديقة او شخص ما عمل معه في محل القهوة |
Özellikle küçümsenmiş bir kız arkadaşı, eş, hanım... - Bence bu olağanüstü bir fikir. | Open Subtitles | خاصة صديقة , رفيقة سرية أظنها فكرة رائعة |
Uzun zaman önce, amcam ve bir kız arkadaşı Meksika'ya arabayla gidiyormuş. | Open Subtitles | منذ وقت بعيد، كان عمّي وصديقته يقودان السيارة خلال المكسيك. |
Film yöneticisi yazarı arar. kız arkadaşı sinemaya gittiğini söyler. | Open Subtitles | مدير سينمائي يتصل بكاتب، فتخبره الصديقة أنه قصد دور العرض |
Sadece kız arkadaşı hala kasabada mı diye merak ediyor. | Open Subtitles | إنه يدور في كل مكان بالبلدة بحثا عن فتاته |
Yani, kız arkadaşı yok, arkadaşı yok, basketbol oynamaz. | Open Subtitles | ..أعني, إنه فقط لا صديقات حميمات لا أصدقاء, لا كرة سلة |