"kaşık" - Traduction Turc en Arabe

    • ملعقة
        
    • ملاعق
        
    • الملاعق
        
    • الملعقة
        
    • ملعقه
        
    • بملعقة
        
    • بالملعقة
        
    • معلقة
        
    • معالق
        
    • وملعقة
        
    • الملعقه
        
    • ملعقةً
        
    • قضمة
        
    • والملعقة
        
    • ملعقتين
        
    Bir kaşık uzay balı, acıyı hafifletmeye iyi gelir derler. Open Subtitles يقولون أن ملعقة من عسل الفضاء تساعد على تخفيف الألم
    Harika patates kızartıyor ve sadece bir kaşık yağa ihtiyaç duyuyor. Open Subtitles انه يقلي شرائح البطاطة و يستخدم لذالك ملعقة صغيرة من الزيت
    Her sabah bir kaşık dolusu böbrek tozu böbrek sorunlarınızı halleder. Open Subtitles ملعقة من مسحوق الكلى كل صباح تزيل كل مشاكل الكلى نهائياً
    Benim Fage yoğurt yemem için daha fazla dar kaşık ayrılmıştır yazıyor. Open Subtitles تقول ملاعق ضيقة اكثر يجب ان تترك مخصصة لي لأكل زبادي الفاج
    Antika kaşık takımına da hayal edebileceğinizden çok golf sopasına da. Open Subtitles ومجموعه من الملاعق العتيقه والكثير من نوادي الجولف أكثر مما تتخيل
    Bu ahşap kaşık gibi eski, terk edilmiş şeyleri kullanarak hayat buluyorsun... Open Subtitles تُجلب للحياة عن طريق شخص خَبير وتترك اشياء خلفها مثل هذه الملعقة
    Bir daha telefon kullanamayabilir. Bir daha kaşık bile tutamayabilir. Open Subtitles ربما لم يعد قادرا على استخدام التليفون ربما لم يعد قادرا على استخدام ملعقه
    Beheri elinizle kaşık eridiğinde metalin sıvıya dönüştüğü kimyasal işlem gözükmesin diye kapattınız. Open Subtitles قمت بتغطية الكأس بيدك لإخفاء عملية كيميائية ملعقة الصلب تتحول إلى معدن السائل
    Her seferinde birer kaşık alarak, riski kucaklamalıyız. TED ملعقة واحدة كبيرة في وقت واحد، لدينا احتضان الخطر.
    Üç gün boyunca ölü bir adamın yanında uyudum, sırf onun payı olan bir kaşık küflü ekmeği almak için. TED نمتُ بجانب جثة رجل ميت لمدة ثلاثة أيام، للحصول فقط على حصته من ملعقة خبز متعفن.
    Bir kaşık az ise yaşamdan bir eksilmesi demek. Open Subtitles فإذا نقصت من الحساء ملعقة فقد نقص من العمر يوم. ‏
    Bir kaşık dolusu şeker, ilacı yutmanıza yardımcı olur Open Subtitles فقط ملعقة من السكر تساعد على قبول الدواء
    Bir kaşık dolusu şeker ilacı yutmanıza yardımcı olur Open Subtitles فقط ملعقة صغير من السكر تساعد على قبول الدواء
    Bir kaşık dolusu şeker, ilacı yutmanıza yardımcı olur Open Subtitles ملعقة صغيرة من السكر تساعد على قبول الدواء
    Eline bir kaşık alır, bununla kendine ortamda bir gerekçeyle gezinmekte olan bir hostes havası verir, ve hızlıca koridordan uçağın sonuna doğru ilerler. Open Subtitles و قام بأخذ ملعقة لإعطاءه الإنطباع بأنه مضيف و أسرع خلال ممر الطائرة
    Yarım kaşık şeker, bir kaşık süt ve biraz krema, işte kahven hazır. Open Subtitles نصف ملعقة شاي من السكّر، ملعقة واحدة الحليب، قطعة القشدة. قهوتك
    Tuz, ketçap ve domates sosu biber, kibrit, tuvalet kağıdı, antiseptik, vitamin hapları konserve açacağı, bıçak, çatal, kaşık." Open Subtitles ملح، كاتشب الطماطم و الصلصات فلفل، أعواد ثقاب، ورق حمام، مُطهر و أقراص فيتامينات فاتحة علب، سكاكين أشواك و ملاعق
    Elleri kaşık yapıyor, oyuncak bebekler yapıyor gizlice. Open Subtitles ويصنع المرء الملاعق خُفْيةً ويصنع الدمى،‏
    Hangisinden yana olacaksınız? Gümüş kaşık mı, yoksa Kavgacı mı? TED على من ستراهنون: الملعقة الفضية أم المشتبك؟
    İçtiğim kahveme bir kaşık şeker de eşlik etti. Open Subtitles وشربت فنجاناّ من القهوة بملعقة سكر واحدة
    Çünkü ben sadece başka bir gümüş kaşık kullanan zengin çocuğum... sebep bu mu? Open Subtitles سبب أنى مجرّد ولد اخر غني ياكل بالملعقة الفضة .. اليس كذلك؟
    Çorbadan ilk başta bir kaşık yiycez ve sonra yeni ramen hakkında kararımızı vericez.. Open Subtitles عندما تأكل رامن بطريقه جديدة, يجب عليك أولا أن تتذوق معلقة واحدة من الشوربة
    Yavru bir maymunun parmakları, domuz midesi, papağan gagası ve üç kaşık şeker eklendi. Open Subtitles بالإضافة إلى أصابع قرد صغير، وأحشاء خنزير، ومنقار ببغاء، وثلاثة معالق من السكر.
    Bir fincan un ve bir kaşık yağ için. Open Subtitles للحصول فقط على كوب من الطحين وملعقة من الشحم
    Bizim gibi kaşık tutamaz, Sean. Anladın mı? Vanilyalı dondurmaya bakıp: Open Subtitles و لا يقدر على إمساك الملعقه فجلس ينظر للآيس كريم
    Küçük çocuk, büyük kâse, büyük kaşık. Open Subtitles ولدٌ صغير ، وعاءٌ كبير ، ملعقةً كبيرة
    Sadece ufak bir kaşık aldım, o kadar. Open Subtitles إنها قضمة واحدة مجرد قضمة واحدة صغيرة ، هذا كل شيء
    Evet, hem bıçak hem kaşık hem çatal kullanacağım üzerinde. Open Subtitles لن أتردد في قطعك بالسكين والملعقة ثم إلى الفاه بالشوكة
    Tadı sanki, biri çok kötü ciğerini üşütmüş balgam sökmek için iki kaşık dolusu öksürük şurubu almış, sonra da, avokadonun üzerine öksürmüş gibi. Open Subtitles إن مذاقها يبدو وكأن أحدهم قد أصابته نزلة بردٍ شديدة وأخذ ملعقتين من البنيلين ليُبعد البلغم, ثم، انتخم على أفوكادو.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus