"kabul ettiği" - Traduction Turc en Arabe

• دستور
• الذي وافقت
• موافقته
• نوافق
• ما تعتبره
• لقبوله

Atalarım ve Konsey'in 1682'de kabul ettiği Wittenberg anlaşmasına göre sözüme güvenmen gerek.
وعليك أن تعتبر كلامي هذا مسلَّماً به، بسبب ما اتفق عليه أسلافي والمجلس... وصيغ في "دستور ويتنبيرج" عام 1682.

Yapmayı kabul ettiği tek şey buydu.
وجودها بالداخل هناك هو الشيء الوحيد الذي وافقت عليه

Balerdi ailesinin restoranı yenilemek için ödemeyi kabul ettiği para, senin her cuma buraya gelmene bağlı.
المال الذي وافقت على دفعه عائلة (باليردي) لتجديد المطعم مشروطٌ بقدومك هنا كل يوم جمعة.

Bunun savaştan kaçınmak adına son şansı olabileceğinden endişe duyan Khrushchev, Moskova Radyosu ile acilen Kennedy'nin şartlarını kabul ettiği mesajını gönderdi.
متخوفًا من أن تكون هذه اخر فرصة لتجنب الحرب، سارع خروشوف بارسال رسالة إلى راديو موسكو يبدي فيها موافقته على شروط كينيدي

"Ve hepimizin kabul ettiği gibi, çelik bu koşullara maruz bırakılarak denendi."
وكما نوافق كلنا أنطبقت هذه المواصفات على الفولاذ المستعمل

Videonun tamamı, polisin itiraf olarak kabul ettiği kanıtlar içeriyor.
احتوى الفيلم الكامل ما تعتبره الشرطة قيادة تحت تأثير الشرب لذا رد فعلك مبررة

Mektupta.... ... Ammi ona, Abu'nun doğmamış çocuğu ve onu kabul ettiği için minnettar kaldığını yazıyordu.
...مذكور في الرسالة أنَّ أمِّي ممتنَّة لـ(أبُّو) لقبوله بها مع جنينها

Mareşal Pactain'in izni ve imzasıyla Fransa hükümetinin kabul ettiği yeni yasaya göre özgürlük, yaşam ve çalışma haklarınız bizim güvencemizde.
بموجب سلطة و توقيع المارشال (بيتان) تم توقيع دستور جديد للدولة الفرنسية

Amcana bunların hepsini olabilir hale getirmeyi kabul ettiği için teşekkür etmelisin.
يجب أن تشكر عمك على موافقته

Bize yardım etmeyi kabul ettiği için Vali Conway'e teşekkür ederim.
أود ان أشكر المحافظ (كونواي) على موافقته على مساعدتنا

Bu gezegenin savunulması için her ikimizin de kabul ettiği şekilde, ihtiyacımız olan şeylere ulaşabileceğin komutaya hazır mısın?
هل أنت مستعد للقيادة ؟ ... هنايمكنكأنتحقق هدفك أخيراً الذي أنت و أنا نحتاج أن نوافق عليه لندافع عن هذا الكوكب ؟

Bu aşk şehrinde başarıya odaklı şehirde hepimizin kabul ettiği şehirde...
^ هنا نحب الحياة كما هي ^ ^ (مدينة (النجاح الأبدية ^ ^ شيء نوافق عليه جميعاً ^

Kültürün standart kabul ettiği ya da düzenli seks.
ما تعتبره الثقافة جنس بدائي أو تقليدي

İtiraf etmeliyim, bunu kabul ettiği için Rick'e olan hürmetimi kaybettim.
-أقرّ أنّي فرغتُ من إحترام (ريك) لقبوله ذلك .