| Anlayışlı olmak, karşındakini olduğu gibi kabul etmek ve kafasında kaybettiği kılların burnundan ve kulaklarından taştığını ona söylememek. | Open Subtitles | فقط أن نكون مراعين، نتقبل بعضنا الأخر كما هو لا نشير إلى حقيقة أن الشعر الذي يفقده من رأسه |
| kafasında hiçbir şey yoktu. Seninkinde işe yarar bir şey buldum. | Open Subtitles | لم يكن هنالك شئ فى رأسه وجدت شيئا نافعا فى رأسك |
| kafasında bir delikle, orada öylece nasıl oturduğunu hatırlamıyor musunuz? | Open Subtitles | الا تذكر عندما كان جالس هناك وفتحة الرصاصة في رأسه |
| Bu deli şey, Aggie'yi öldürdü, kafasında bir delik açtı. | Open Subtitles | هذا الشئ المجنون قتل ، أجى صنع ثقباً فى رأسها |
| Eğer hoşlanmayacağım bir şey görürsem arkadaşınızın kafasında bir delik açarım. | Open Subtitles | إذا رأيت أي شي لا يعجبني سأضع رصاصة في رأس صديقتك |
| Sana kafasında zehir olan yılanlı şeylerden vermek isterdim ama arabada unutmuşum. | Open Subtitles | أردتُ إعطاءك عصا الأفعوان ذات الرأس الحاد السام لكنني تركتها في السيارة |
| Bu kafasında kılıç taşıyan bir at. Hayallerimi ve ümitlerimi koruyor. | Open Subtitles | ذلك حصان مع سيف في رأسه إنه يحرس آمالي و أحلامي |
| kafasında ok olan, kabarık tüylü, devasa bir canavar. Karıştırması zor sayılır. | Open Subtitles | إنه حيوان عملاق و زغب لديه سهم على رأسه من الصعب تفويته |
| Kafamı kaldırdım ve karşımda kafasında havuçlar olan bir çocuk beliriverdi. | Open Subtitles | لذا نظرت وإذ بالطفل مغطّى من رأسه إلى أصابع قدمه بالجزر |
| kafasında delik olan birinin aklından geçenleri okumak kolaydır, Baron. | Open Subtitles | من السهل قراءة أفكار من لديه فتحة في رأسه بارون |
| Anladım ki küçüklük hatıralarındaki annesi, hâlâ kafasında bir yerlerdeydi. | Open Subtitles | هيما زالَت في مكان ما في رأسه من ذكرياته المبكرة |
| Onu kafasında bir şişlikle, orada öylesine dans ederken bırakamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نتركه يرقص هناك وعلى رأسه تلك الضربة |
| Maggie üç şey yaptı: Dikkat verdi, ne olduğunu hatırladı ve bunu aklında tutup kafasında bir şablon oluşturdu. | TED | وقامت ماجي بثلاثة أشياء: كانت لابد أن تنتبه، وكانت لابد أن تتذكر ما حدث وكان عليها أن تحفظ مسارًا في رأسها وتحدده. |
| ..şişeyi o cücenin kafasında paralamamı beklerken görmemiştim. | Open Subtitles | بانتظاري لفلق رأسها الضئيل من على الابريق بزجاجة. |
| Beynin, Bruno’nun kafasında yeni bir his yaratmasının nedeni budur. | TED | ولهذا السبب يولد الدماغ شعورًا جديدًا في رأس برونو. |
| Gece yarısı, Max'in kafasında şişe kırmaya ne dersin? | Open Subtitles | لقد حل منتصف الليل، لماذا لا ..نقم بتعصيبأعينالأوركسترا. ونكسر أقداح الشمبانيا على رأس ماكس؟ |
| Köpeğimizin gerçekten bizi sevdiğini görmek kolay, o tüylü küçük kafasında neler olduğunu görmek kolay, değil mi? | TED | حسنًا، من الواضح أن كلبتنا تحبنا حقًا، من السهل رؤية ذلك، صحيح، ما الذي يجول في ذلك الرأس الصغير الغامض؟ |
| Bu yüzden İsa'nın ellerinde çiviler ve kafasında dikenli telle kan revan içinde olduğu o korkunç resimleri yaparlar. | Open Subtitles | لهذا لديهم تلك الصور الوحشية للسيد المسيح وهو ينزف جراء المسامير التي دُقت علي يداه والأشواك التي غُرست برأسه |
| Herhangi bir yerdeki herhangi bir insan ancak kafasında birşeyleri mutlaka başaracağına inanırsa, bu kişi başarının en yüksek noktasına erişebilir | TED | أي شخص في أي مكان يستطيع أن يسمو إلى أعلى نقطة من بلوغ الهدف، فقط بالتيقن الداخلي في عقله أنه لابد أن يحقق شيئًا ما. |
| Kognitif patern tanımlama programı kafasında neler olduğunu bize söyleyebilir. | Open Subtitles | ربّما يخبرنا برنامج تمييز الأنماط الإدراكيّة بما يدور في عقلها |
| kafasında bir düğmeye basmakla olmuyor. | Open Subtitles | إنها ليست مجرد توصيلة أسلاك سوف تفعلها برأس الفتاة |
| Kurtlar baldır kaslarına bayılır. kafasında bir tane varsa, sizi temin ederim bacağında da bir tane vardır. | Open Subtitles | الديدان تحب عضلة الفخذ إن كانت لديها واحدة برأسها فأؤكد لكم أن لديها واحدة بساقها |
| Oradaki kafasında beyaz örtü olan genç adam ölmüş | Open Subtitles | ذلك الشابِّ هناك بذلك القماش الأبيض على رأسهِ ميتُ |
| Adamın kafasında bi sürü şey var gerçekten neye alışıksan sana onu veriyor | Open Subtitles | أعرف ذلك هذا يعني أن لديه افكار عديده في ذهنه تجاه مشاعركما مما يجعله يشعر بسوءٍ |
| kafasında şişlik olması sorun değil. Çocukların kafasında hep şişlik vardır. | Open Subtitles | انه بخير انه اصيب فى راسه الاطفال يصابوا فى راسهم دائما |
| Kılavuzun cesedi bulundu. kafasında Smythe'in silahından çıkan kurşun vardı. | Open Subtitles | وفى تطور مفاجىء وجدت رصاصه مصدرها مسدس سمايث فى جمجمة مُرشده |
| Ama Charlie Bailey Gates'in kafasında başka şeyler vardı. | Open Subtitles | لكن تشارلى بيلى جيتس كان يخطر فى باله أفكار أخرى. |
| kafasında büyük bir hasarı olan sarhoş bir kadından faydalandın. | Open Subtitles | لقد استغليت امراة مخمورة وبها اصابة بالغة في راسها عمل جيد |