| - Biliyorum tatlım. - Sadece kanaması olmayan bir taneyle tanışmanı istiyorum. | Open Subtitles | انا اعلم يا عزيزتى انا فقط اردتك ان تقابلى احد لا ينزف |
| Derek'i gördüm.. yolun ortasındaydı kanaması vardı ve kurşunlar yağıyordu | Open Subtitles | و عندما رأيت ديريك كان ينزف في و سط الشارع |
| Bu Amy Jacobs'un kanıyla, kanaması olmasından çok daha mantıklı. | Open Subtitles | يجعل إحساس أكثر من الفكرة بأنّها تنزف دمّ أيمي جاكوبس. |
| Bir otopsi lezyonları gösterdi, sağ beyin zarı kanaması ve sol şakak kırığı. | Open Subtitles | التشريح سيبين الأضرار النزيف فى فص المخ الأيمن و الكسر فى الهيكل الأيسر |
| Hızlı bir ölüm olmuş, bir dakikadan az sürede kanaması olup bitmiş. | Open Subtitles | لقد كان موتا سريعا نزف دمه في أقل من دقيقة |
| Bazı durumlarda biraz kanaması gerekir. | Open Subtitles | أتعلم، في حالات مماثلة عليه أن ينزف قليلاً |
| Bir şeyleri atladınız. Bir yerlerde hala kanaması var. | Open Subtitles | حسنا , لقد فاتك شيئاً ما أنه لازال ينزف بموضع ما |
| Çok fazla kanaması var. | Open Subtitles | إنه ينزف بشكل سئ للغاية لا يمكننا حمله طوال الطريق للديار |
| Ölümcül kanaması var. | Open Subtitles | إنه ينزف للموت إننا على وشك أخذه إلى الجراحه |
| Olmaz. Arter olsaydı, kanaması devam ederdi. | Open Subtitles | يستحيل يا رجل إن كان شرياناً، كان ليظل ينزف |
| Ve uterusunun kanaması gerektiğinde, her yeri kanadı. | Open Subtitles | تورّم كلُّ شيء وحين كان يفترض برحمها أن ينزف |
| Bu işlemle aslında bir yırtılmış kızlık zarı yeniden yapılandırılır ve cinsel ilişki yaşarken kanaması sağlanır, bir çeşit bekaret kaybının yeniden canlandırılması. | TED | إذاً فإنه يعيد أساسا غشاء البكارة المتمزق ، مما يسمح لها أن تنزف عند الجماع الجنسي ، ليبرهن فقدان العذرية. |
| Seansın ortasında banyoya koşuyor ve kanaması geliyor. | Open Subtitles | في منتصف الجلسة هَرَعت إلى الحمام و بدأت تنزف |
| Dış gebelikmiş. Patlamış. kanaması var. | Open Subtitles | لقد كان حمل خارج الرحم الأنبوب أنفجر انها تنزف |
| Sürekli kanaması olduğunu duydum. | Open Subtitles | يبدو ان المرضى ذوي النزيف يتدفقون لديك كما الكلاب الشاردة |
| Listenin ona bir faydası yok. Bu karaciğerin kanaması durmayacak. | Open Subtitles | القائمه لا تساعده نستطيع العمل طوال الليل لكن هذا الكبد لن يتوقف عن النزيف |
| peki ya beyin kanaması küçük bir şekilde başladıysa? | Open Subtitles | ماذا لو ان النزيف الدماغي الحاد قد نشأ بحجم صغير جداً؟ |
| Beyin kanaması geçiren ve oluşan basıncı azaltmak için kafasına delik açılan adamla ilgili hikayeyi duydun mu? | Open Subtitles | أسمعت مزحة من نزف بمخه و احتاجوا لثقب جمجمته لتخفيف الضغط؟ |
| Ama sahibi aniden beyin kanaması geçirdi ve öldü gitti! | Open Subtitles | ولكن صاحبه أصيب بنزيف في المخ وتوفي من فوره |
| Bu kadar ciddi bir burun kanaması gerçekten hasta olduğunu gösterir. | Open Subtitles | النزف الأنفي بهذه الكمية يعني أنه حقاً مريض |
| - Onu hemen ameliyata alıyoruz. Akciğeri delinmiş, iç kanaması var. | Open Subtitles | سنأخذه إلى الجراحة الآن، لقد عانى من رئة مثقوبة ونزيف داخليّ |
| Bu simüle edilmiş atardamar kanaması "kanama alarmı" iki insandaki atardamar basıncı. | TED | الآن هذه محاكاة لنزيف شرياني ـــ إنذار بوجود دماء ـــ عند تطبيق ضعفي الضغط الشرياني البشري. |
| B.T'ye göre venöz kanaması var durumunu değiştirecek bir şey olmadıkça henüz ameliyat olmasına gerek yok. | Open Subtitles | ولكن أظهرت الأشعة المقطعيّة نزيفٌ وريديّ لذا ما لم يحدث تغيير ، فلا تدعو الحاجة إلى إجراء جراحة بعد |
| İç kanaması vardı. Oğlunu kurtardık. | Open Subtitles | تمدد بالأوعية الدموية نزفت حتى الموت، أنقذت ولدها |
| Kalıcı bir kanaması olabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أن لديه ورم دموي تحت جفونه أو نزيف داخلي |
| Çok fazla kanaması var. | Open Subtitles | إنه يَنْزفُ بشكل سيئ جداً |
| Ama duydum ki iç kanaması varmış. | Open Subtitles | لكني سمعت أن لديه نزيفاً داخلياً |
| Ölümcül bir darbe vermedin. kanaması çok uzun sürecek. | Open Subtitles | لم تصب مكانًا قاتلًا، سأستغرق مدة لأموت بالنزيف. |
| Buraya getirdiklerinde kanaması vardı. | Open Subtitles | هي كَانتْ تَنْزفُ عندما جلبت الى هنا. |