Gelecekte, hepimiz koşu gibi genel aktivitelerde dış iskelet giyiyor olacağız. | TED | في المستقبل سنرتدي كلنا الهياكل الخارجية في نشاطات إعتادية مثل الركض |
- Evet koşu yaptığı için şimdi onu kaldırıp ambulansa koyabiliyorum. | Open Subtitles | نعم ، فبفضل الركض اصبحت قادراً على رفعه إلى سيارة الإسعاف |
koşu bandını maksimum seviyeye, saatte 15 kilometre hıza çıkarabiliyoruz. | Open Subtitles | سنتمكن من تكثيف جهاز الجري حتى سرعة عشرة أميال بالساعة |
Ve bu sinirsel komuta altında ilk koşu gösterimi idi. | TED | و هذا كان أول عرض للركض المتحكم به من قبل أوامر عصبية |
Onu koşu bandına çıkar ve çemberdeki sıçanlar gibi koştur. | Open Subtitles | ضعوه على جهاز ركض و اجعلوه يركض كأحد فئرانه على العجلة |
Kiliseler obezlikle mücadele eden isanlar için koşu grupları ve destek grupları kuruyorlardı. | TED | كانت الكنائس تقيم مجموعات جري خاصة بها ومجموعات دعم خاصة بها للأشخاص الذين يواجهون السمنة. |
Güzel. Hastayı koşu bandına çıkarın. Kalbi durana kadar yüklenin. | Open Subtitles | حسن، ضعوا المريض على آلة الركض أنهِكوا قلبه حتّى يتوقّف |
Bir sensörünüz varsa koşu performansını ya da diz tesirini bir çift ayakkabı olma özelliğini koruyarak ölçebilir. | TED | إن كان بها مستشعر، فعليه أن يقيس أداءك في الركض أو تأثير الركب، بينما يبقى أفضل حذاء للركض. |
Şeyy komşu... ..koşu ayakkabısı giydiğini görüyorum. | Open Subtitles | حسناً يا جاري، أرى أنك ترتدي حذاء الركض. |
koşu kişiye özeldir, seyirciyle yapılan birşey değildir. | Open Subtitles | الركض امر خاص. وليس امر تفعله مع الجمهور. |
koşu antrenörü ailemi çağırıp, benim o Allah vergisi yeteneğimi ziyan etmenin günah olduğunu söyledi. | Open Subtitles | اتصل مدرب الركض بأبويّ وهو يتوسل ويقول إنها خطيئة، أن أهدر الموهبة التي منحني إياها الرب. |
Olan da budur bizler o süslü-yastıklı şeyleri yaratmaya başladığımızda. koşu ayakkabısı denen, koşmayı daha iyi hâle getirecek şeyleri. koşu ayakkabılarının şahsen beni sinirlendirmesinin nedeni, | TED | وما يحدث هو اننا بدأنا بصنع هذه الصور الباهرة عن تحسين الجري . كمثال على ذلك .. احذية الجري ان سبب كرهي لاحذية الجري |
koşu ve koşu sakatlıkları hakkındaki ilginç şey, | TED | ان الامر المثير للفضول فيما يخص الجري .. واصابات العدائين |
Sürekli savaş eşiğinde olan bir millete koşu kavramını nasıl açıklarsınız? | TED | كيف يمكنك أن تقدِّم مفهوم الجري لأمة هي دائماً على حافة الحرب؟ |
Bu arada ne olur ne olmaz koşu ayakkabısı giy. | Open Subtitles | ولكن في حال اقتضت الحاجه ارتدي أحذية ركض |
Geçide hızlı bir koşu ile varabilmemiz için üç dakikaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج ثلاث دقائق للوصول للبوابة في جري مستميت. |
Michael Scott'ın Dunder Mifflin Scranton Ofisi ve Meredith Palmer Memorial ...Kuduzla Mücadele ve Tedavisi için koşu Vakfı, ben Pam. | Open Subtitles | هنا مقر , مايكل سكوت , داندر ميفلين نصب تذكاري لمريديث بالمر مشاهير داء الكلب ، سباق ممتع للعلاج معكم بام |
Bu yüzden mi hapishane civarında koşu yapmıyorsun? Hadi, atla! | Open Subtitles | وهذا السبب الذي لا يجعلك تركض بجوار السجون , أدخل |
Ama geminin koşu pistinde atacağınız birkaç turdan sonra kısa sürede eski formunuza kavuşacağınızdan eminim. | Open Subtitles | ولكني متأكد ان بضع جولات حول مضمار الهرولة في السفينة وستستعيد شكلك في وقت قصير هل لدينا مضمار هرولة؟ |
Elektrotları anlıyorum. Peki koşu bandına ne gerek var? | Open Subtitles | أفهم سبب توصيله بالأقطاب الكهربائية لكن لماذا يركض على السير؟ |
Dokuzuncu sınıfta, okulu koşu yarışında kimin temsil... edeceğini belirlemek için hepimizi bahçede sıraya dizdiler. | Open Subtitles | ونحن في الصف التاسع، اصطففنا جميعاً في ساحة المدرسة لذلك السباق، لنرى من سيمثّل المدرسة في السباق الكبير. |
Rick her sabah 6'da kalkıyor bir saat koşu bandında koşuyor sonra da 100 mekik çekiyor. | Open Subtitles | و كل صباح يستيقظ ريك فى الساعة السادسة و يقوم بالركض لمدة ساعة بالضبط ثم 100 تمرين بطن |
O gün koşu için dışarı çıktığını söylemiştin ancak burada ofise girdiğin gözüküyor. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ كنتِ تركضين بالخارج صباح ذلك اليوم لكن ها أنتِ تدخلين المكتب |
Mikey, topunu içerde unuttum. Bir koşu gidip alır mısın? | Open Subtitles | مايكي، لقد نسيتُ كرتك هلا ركضت إلى الداخل و جلبتها؟ |
- Hayır ama katil, o koşu yaparken kurbanın ceplerini karıştırıyormuş. | Open Subtitles | لا، لكن القاتل كان مايزال يتفحص جيوب الضحية عندما كان يهرول |
6 kilometre koşu, 10 tane 1OO yard sprint, 10 tane de 50 yard. | Open Subtitles | أربعة كيلومترات يوميا ، عشرة سباقات 100 ياردة ، وعشرة 50 |