Bu kibar konuşmaların birinde Bay Lanagin'a hiç Xander Feng'den bahsettiniz mi? | Open Subtitles | خلال واحدة من تلك المحادثات الأدبية، أتذكر ذِكر السيد لاناجين لزاندر فانج؟ |
Dünkü konuşmaların çoğu hayat standartlarını yükseltme ve sefaleti azaltmadan bahsetti. Ve küresel olarak hayat standardını yükseltmekten. | TED | تناولت بعض المحادثات بالأمس موضوع تحسين مستوى المعيشة وتقليل الفقر مما يعني بالضرورة زيادة معدل الأعمار حول العالم. |
Tabi bu konu başlıklarına geri dönüp bu küçük konuşmalara hangi kapsamlı konuşmaların merkez teşkil ettiğini söyleyebiliriz. | TED | ويمكن أن نعود إلى تلك المواضيع ونقول حسنا، ما هي المحادثات المتمركزه حول تلك المحادثات؟ |
Bu kez diğer yöne gidip birçok farklı alanı sentezleyen konuşmaların hangileri olduğunu söyleyebiliriz. | TED | يمكن أن نذهب اتجاه الأخرى وأقول، حسنا، ما هي المحادثات التي تم تحليلها على نطاق واسع هناك أنواع مختلفة من الحقول. |
Farklı fikirlerimiz var. konuşmaların çoğunu ben yaptım. | Open Subtitles | لقد استخدمنا بعض الأفكار المختلفة وعملت معظم ما تكلمنا عنه |
Hayaleti bu eve dadanan bir deniz kaptanının onunla yaptığın konuşmaların hatta birlikte yazdığınız bir kitabın rüyasını görüyordun. | Open Subtitles | حلماً عن ربان بحر ... سكن هذا المنزل ... وكان لكما احاديث |
Bir sonraki ay yaptığım ölçümlerde ise bakteriyel konuşmaların daha da saldırgan bir hale büründüğünü gördüm. | TED | قمت بالقياس مجددًا في الشهر التالي، وأمكنني التأكد من أن المحادثات البكتيرية أصبحت أكثر وضوحًا. |
NID merkezindeki tüm konuşmaların kaydedilmesi standart prosedürdür. | Open Subtitles | إنه إجراء إعتيادي تسجيل جميع المحادثات في مقر الــنيد الرئسيي |
Sayın Başkan şu anda amaç, konuşmaların devam etmesi. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، الهدف الآن إستئناف المحادثات |
Hükümetin temsilcisi olarak aranızda geçecek bütün konuşmaların... | Open Subtitles | .. بصفتي كممثلة للإدارة .. يجب أن أشارك في كل المحادثات |
Örneğin, tüm güzel konuşmaların olduğu bir küme oluşturduğumda, biri nihai tavlama sözünü bulmaya çalıştığımı düşündü. Ama sonunda, inanılmaz bir şekilde, | TED | على سبيل المثال، حين كانت لدي مجموعة من كل تلك المحادثات الجميلة، بعضهم ظن أنني كنت فقط أحاول إيجاد جملة المغازلة المثالية. لكن في النهاية، بشكل مذهل، |
Öyle görünüyor ki empati, bu konuşmaların başarıya ulaşması için çok önemli bir etken ama içten içe karşı çıktığınız biriyle empati kurmak savunmasız hissetmenize de yol açabilir. | TED | وما يظهر هو التعاطف وهو العنصر الأهم لظهور هذه المحادثات على أرض الواقع، ولكن يمكن أن تتعرض للنقد الشديد لتعاطفك مع شخص ما أنت على خلاف كبير معه |
Burada yapılan konuşmaların çoğu bir soruna bir den fazla insanın bakmasını ve bu konudaki yapılan işlerin ve bilgilerin paylaşımını benimsemiştir. | TED | والكثير من المحادثات هنا قد اعتنقت منافع وجود الكثير من الناس للنظر في المشاكل، مشاركة المعلومات والعمل في تلك الأشياء مع بعضنا البعض. |
Onunla yaptığın konuşmaların bazılarını kendi kelimelerinle anlat. | Open Subtitles | "استمر يا كولونيل " برادى كررى بكلماتك الخاصة بعض من هذه المحادثات التى كانت بينك و بين المدعى عليه |
Buruk küçük konuşmaların ardından Ji-won vitrinden fotoğrafını kaldırmamı istedi. | Open Subtitles | بعد بعض المحادثات الصغير , جي-وون طلبت مني أن أزيل صورتها من العرض |
konuşmaların yerini cevapsız aramalar ve küskün ses mesajları alır. | Open Subtitles | المحادثات تستبدل بالمكالمات الفائتة" " والرسائل الصوتية الممتعضة |
Zaten o konuşmaların yarısı İspanyolca. | Open Subtitles | ونصف هؤلاء المحادثات في اللغه الأسبانيه |
Bu konuşmaların hiçbiri olmadı dersin. | Open Subtitles | .قل بأن كل تلك المحادثات بينكم لم تحدث |
Farklı fikirlerimiz var. konuşmaların çoğunu ben yaptım. | Open Subtitles | لقد استخدمنا بعض الأفكار المختلفة وعملت معظم ما تكلمنا عنه |
"Sessiz konuşmaların..." | Open Subtitles | احاديث صامتة تحك الذكريات |
İlk kez böyle bir yerdeydim ve gözlem yaptıkça konuşmaların çıktılarını kaydetmekle sorumlu olan bir kişi olduğunu gördüm. | TED | كانت تلك هي المرة الأولى لي هناك، وكما لاحظت، رأيت بأن هناك شخص واحد كان مسؤولاً عن تسجيل نتيجة كل محادثة. |