Şu programları sistemden çıkar ve senden istediğim Çince dil dosyalarını da getir. | Open Subtitles | أبق هذه البرامج خارج النظام وأحضر لي ملف اللغة الصينية الذي طلبته منك |
Şu programları sistemden çıkar ve senden istediğim Çince dil dosyalarını da getir. | Open Subtitles | أبق هذه البرامج خارج النظام وأحضر لي ملف اللغة الصينية الذي طلبته منك |
Ayrıca gençler hem öğrenip hem de para kazanabilecekleri yerler, iş-eğitim programları soruyorlar. | TED | يطلب منا الشباب أيضاً برامج العمل والدراسة، في مواقغ حيث يمكنهم التعلم والكسب. |
programları seyredip onlara finansal desteği sağlayan reklamları ileri sarıyorsun. | Open Subtitles | أنت تشاهدين برامج التلفاز لكن تتخطين الإعلانات التي تدفع ثمنها |
Ve köyün insanları tarafından çocuklar için okul beslenme programları başlatılıyor. | TED | وقد بدأوا في برنامج غذاء مدرسي لأطفالهم على يد الناس في القرى. |
Bazı aptallar TV programları yapacak. | TED | و سيقوم أحد الأغبياء باطلاق برنامج تلفزيون الواقع. |
Amerika Çin'in parasını Etiyopya'nın sürdürülebilir tarlalarını destekleyecek tarım programları için kullanmayı öneriyor. | Open Subtitles | الولايات المتحدة تقترح استخدام المال الصيني لتمويل البرامج الزراعية لدعم المزارع الإثيوبية الدائمة |
Lisans eğitimini tamamlamak ve diğer eğitim programları arasında erkeklerin kızların gerisinde kalması arasında %10luk bir fark var. | TED | هناك فارق 10 بالمئة في الحصول على درجة البكالوريوس وجميع البرامج العليا، بتقدم البنات على الأولاد. |
Şimdi sayıları sıralamaya en çok yaklaşan programları bul. | TED | وبالتالي أبحث عن البرامج التي كانت أقرب إلى ترتيب الأرقام. |
Bu süreci çok daha çabuk gerçekleştirebilecek, daha hızlı bilgisayarlar üretmek için artık bu programları kullanıyoruz. | TED | ونحن الآن نستخدم تلك البرامج لإنتاج حواسيب أسرع بكثير بحيث نستطيع إجراء تلك العمليات بسرعةٍ أكبر. |
Tedavi programları mümkün hale geldi, parasal kaynak sağlama mümkün oldu ve antiretroviral ilaç kullananların sayısı hızla artmaya başladı. | TED | البرامج العلاجية أصبحت ممكنة ، التمويل أصبح متاحا ، وعدد الناس المتناولون للادوية المضادة للفيروسات العكوسة بدأ في الزيادة بإضطراد. |
Ancak insan programları çok yer kaplıyor ve bir bilgisayar için gereksiz çokça bilgi içeriyor. Bundan dolayı derlendiler, küçültüldüler ve bellekte 1 ve 0 parçaları içinde depolandılar. | TED | ولكن البرامج البشرية تستغرق الكثير من المساحة وتحتوي على الكثير من المعلومات غير الضرورية بالنسبة للحاسوب، حيث أنها جمعت وجعلت أصغر وخزّنت في بتات من واحدات وأصفار في الذاكرة. |
Burada çalıştırdığım şey eski programları modern bir bilgisayarda çalıştırmama izin veren bir sistem. | TED | ما اشغله هنا هو نظام يمكنني من تشغيل برامج قديمة على حاسوب حديث |
Şu ana kadar büyük firmaların yaklaşık yüzde altmışı benzer programları uyguluyorlar. | TED | لغاية الآن، حوالي 60 بالمئة من الشركات الضخمة لديها في الواقع برامج مثل هذا قيد التطبيق. |
Çünkü bazı aile planlama programları, talihsiz teşviklere ve zorlayıcı politikalara başvurdu. | TED | انه بسبب بعض برامج تنظيم الاسرة لجأت الحوافز المؤسفه والسياسات القهريه. |
İnsanlara bilgisayar programları yazmayı öğretiyordum, 14 yıl önce, Yeni Delhi'de. | TED | كنت اعلم الناس كتابة برامج الحاسوب قبل 14 عاما في نيو دلهي. |
Benim aklımdaki soru ise şuydu, aile eğitmenliği programları savaş bölgelerinde ya da mülteci kamplarında kalan ebeveynler için yararlı olabilir miydi? | TED | والسؤال الذي راودني، هل سيكون برنامج تدريب الآباء مفيداً للعائلات طيلة تواجدهم في مناطق الحرب أو في مخيمات اللاجئين؟ |
Bu acıların nedeni tutkularımızdır-- ...bu bağlamda benim tutkum yüksek kaliteli çocuk programları yapmaktır. | Open Subtitles | الرغبة سبب المعاناة. في هذه الحالة، رغبتي كانت اعداد برنامج أطفال عالي المستوى. |
Bilirsiniz şu göğüs geliştirme programları gece yarısı tv'e verilenleri? Bu onun fikriydi. | Open Subtitles | تعرفون برنامج توسعه الصدر في التليفزيون ؟ |
programları teybe kaydettiler. -prova için. | Open Subtitles | انهم يسجلون برنامجهم فى شريط لاعاده الغناء عليه |
Ayrıca, kötü şeylerden uzak duracağımıza, kaçak wireless kullanmayacağımıza küfür etmeyeceğimize, kötü programları izlemeyeceğimize anlamına geliyor. | Open Subtitles | وتعني أيضا أننا سنبقى بعيدا عن الأشياء السيئة ونتجنب الأشخاص الذين يقسمون او يشاهدون العروض التلفيزيونية البذيئة. |
Daha iyi bir kimya programları olduğu için. | Open Subtitles | لأن لديهم برنامجاً أفضل لدراسة الكيمياء مما هنا. |
İkinci olarak da sanat programları için ayrılan bütçe neredeyse yok sayılır. | Open Subtitles | ثانياً.. ثانياً، التمويل لبرامج الفنون هنا تقريباً.. هي تقريباً غير موجودة |
Aslında, yarım yüzyıldır süren yoksullukla mücadele programları insanlık tarihindeki diğer zamanlara göre daha fazla fakir insanı kölelikte bırakmıştır. | TED | في الواقع، نصف قرن من العمل ببرامج مكافحة الفقر قد ترك أناس فقراء للعبودية أكثر من أي زمن أخر في تاريخ البشرية. |
Çok kısa bir program yazıyoruz, ki bu bütün olası programları içeriyor, ve en kısasından itibaren başlıyor. | Open Subtitles | نكتب برنامج قصير فقط يسردُ جميع برامجنا المُحتملة بدءً بالأقصر |
- Evet, çok yıpratıcıydı, film çekimleri ve o kahrolası sohbet programları arasında koşturmak. | Open Subtitles | نعم، لقد كان الأمر مرهقا فيما بين تصوير الأفلام والبرامج الحوارية |
- Televizyon programları, filmler büyürken dinlediğim müzikler onlara garip geliyor. | Open Subtitles | الأفلام ومسلسلات التلفزيون التي نشأت صغيرا وأنا أشاهدها - تحوم حل رؤوسهم ولايدرون معناها |
Broşürler, radyo programları ve videolar yapıyorlar, sadece İngilizce ve Arapça da değil, Almanca, Rusça, Fransızca, Türkçe, Kürtçe, İbranice, Mandarin. | TED | فهم ينتجون منشورات وبرامج إذاعية وفيديوهات ليس فقط باللغتين الإنجليزية والعربية ولكن بالألمانية والروسية والفرنسية، والتركية والكردية والعبرية، واللغة الصينية الماندارينية. |