Vücudu konuşmuyor ama söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | الجسد لا يتحدث، بالطبع لديه الكثير ليقوله. |
Eğer birisini ait olmadığı bir yere kilitlersen ...oradan çıkardığında söyleyecek çok şeyi olur. | Open Subtitles | لو أنك حبست شخص ما في صندوق وهو لا ينتمي لهناك، سيكون لديه الكثير ليقوله حين يخرج |
Eğer birisini ait olmadığı bir yere kilitlersen ...oradan çıkardığında söyleyecek çok şeyi olur. | Open Subtitles | لو أنك حبست شخص ما في صندوق ،وهو لا ينتمي لهناك سيكون لديه الكثير ليقوله حين يخرج |
Alçak sesle konuşuyor ama Onbaşı Finn'in söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | ولكن يبدو ان جثته لديها الكثير لتقوله عن الجريمة |
İcabına bakmadan önce kısa bir sohbetimiz oldu kadının Ridgemont daireleriyle ilgili söyleyecek çok şeyi varmış. | Open Subtitles | لذلك قبل أن أهتم بها، كان لدينا نقاش قصير وكان لديها الكثير لتقوله بخصوص شقق "ريدجمونت" |
Gökyüzünün bu gece söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | السماء لديها الكثير لتقوله الليلة. |
Profesör'ün bize söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | الأستاذ لديه الكثير ليقوله لنا |
Sizin ve Hans Schroeder adındaki bir adam hakkında söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | لديه الكثير ليقوله عنك وعن رجل يسمى "هانز شرودر". |
Olay anı mazereti doğru çıktı. Ama McCann'le ilgili söyleyecek çok şeyi vardı. | Open Subtitles | عذر غيابه تمّ التحقق منه، ولكن كان لديه الكثير ليقوله عن (ماكان) |
Dunlear'ların mükemmel evliliği hakkında söyleyecek çok şeyi vardı. | Open Subtitles | لكن كان لديه الكثير ليقوله بشأن زواج آل (دونلير) المثالي |
söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | انها تبدو أنّ لديها الكثير لتقوله |
söyleyecek çok şeyi varmış. | Open Subtitles | لديها الكثير لتقوله. |
Eminim söyleyecek çok şeyi vardır. | Open Subtitles | أراهن... لديها الكثير لتقوله. |