AK: Kullanmaya alışmam yaklaşık üç yada dört saat kadar sürdü. | TED | أ.ك. : استغرق ذلك حوالى ثلاث إلى أربع ساعات لتدريب الذراع. |
Çünkü gerçekten iyi olduğum bir şey bulmam o kadar uzun sürdü. | Open Subtitles | لأن الأمر استغرق تلك المدّة لأعثر على شيءٍ واحد أبرع فيه حقاً. |
Hepsini tekrar bulması ve hepsinin hayatta olduğu bulması bir hafta sürdü. | TED | وقد استغرقت أسبوعا للعثور عليهم جميعا مرة أخرى واكتشاف أنهم قد نجوا. |
Dört seneden uzun sürdü. Yaklaşık 16 sene oldu. | TED | أخذت أكثر من أربع سنوات. أخذت 16 سنة تقريباً. |
Hayatın sudan ayrılması uzun sürdü ve hala bağları kopmamıştır. | TED | إستغرق الأمر وقتاً من الحياة من أجل الإنفصال عن الماء، وأنها لا تزال تومئ في كل وقت. |
Herkes inanılmaz sıkılmıştı, çünkü bu tartışma üç hafta sürdü. | TED | وقد أصاب الجميع نفور فظيع في الواقع، لأن هذا النقاش استمر لمدة ثلاثة أسابيع. |
Ve dediğim gibi, ilacın çok azını veriyorduk ve etkisi haftalarca sürdü, yani antidepresanlarda gördüğünüz şeyler gibi değiller. | TED | وكما قلت، أعطينا مقدارً ضئيلاً من العقار، والذي دام لأسابيع، وهو لا يشبه أي شيء رأيتموه مع مضادات الاكتئاب. |
Bu semptomlar bir yıldan fazla sürdü, ve o yıl hayatımın açık ara en zorlu yılıydı. | TED | التي دامت لأكثر من سنة وكانت أصعب سنة في حياتي حتى الآن. |
Hatırlamak 3 aylarını aldı. O kapıyı açmaları ise daha uzun sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرق الأمر منى شهرا للتذكر ونفس المدة لفتح هذا الباب اللعين |
Yazması, ilk ikisinin toplamından daha uzun sürdü, orası kesin. | Open Subtitles | بالتأكيد استغرق وقت أكثر في الكتابة من الاثنين السابقين مجتمعين |
Ancak bir tane yeraltı anlık görüntüsünü üretmek onyıllar sürdü. | TED | لكن، كل ذلك الذي استغرق عقودا للتوصل إليه هو مجرد لقطة واحدة للطبقة تحت السطحية. |
Ve benim için uzun sürdü, ama sonunda bunu kafama yerleştirebildim. | Open Subtitles | و لقد استغرقت وقتا طويلا لكنني تمكنت من فهم الامر اخيرا |
Acaba annesinin onda gerçekten... bir sorun olduğunu anlaması ne kadar sürdü? | Open Subtitles | اتسائل كم استغرقت والدته وقتاً حتى تدرك أنه ثمة خطب حقيقي بولدها |
Bunun farkına varmak da yıllar sürdü, acınası durumdaydım. | TED | وفي الحقيقة، فقد استغرقت عدّة سنوات قبل أن ألاحظ ذلك، كنت في حالة يُرثى لها بالفعل. |
Yabancı bir öğrenciden Amerikan vatandaşlığına yolculuğum 16 yıl sürdü, diğer göçmen hikayeleriyle karşılaştırınca kısa bir zaman dilimi. | TED | رحلتي من طالبة دولية إلى مواطنة أمريكية أخذت 16 عاماً هذا وقت قصير مقارنةً بقصص المهاجرين الاخرى. |
Bu sabahki kontrollerim tahmin ettiğimden daha uzun sürdü. | Open Subtitles | إستغرق الأمر وقتا طويلاً مما توقعت لجولاتي هذا الصباح |
Avcı-Toplayıcı Çağı birkaç milyon yıl sürdü. | TED | استمر عصر الصيد وجمع الثمار لملايين السنين. |
Sadece üç dakika sürdü. Çizburger yemek veya sevişmek gibi. | Open Subtitles | دام فقط ثلاثة دقائق، كتناول شطيرة بيرغر أو ممارسة الحبّ |
başladı ve bir yıl sürdü. Bu süre içinde yurttaşlık hakkı hareketini her zamankinden de güçlü bir şekilde canlandırdı. | TED | الحملة دامت سنة و قوّت حركة الحقوق المدنية كما لم يحدث من قبل. |
Dört arkadaşın; 20 yılı, 38 kutunun içine koyması 3 gün sürdü. | Open Subtitles | تطلب الأمر أربعه أصدقاء ثلاث أيام و 20 سنة في 38 صندوق |
Nöbeti yaklaşık bir dakika sürdü ve fonksiyonları beş dakika durdu. | Open Subtitles | , نوبته استمرت لدقيقة و غاب عن الوعي لمدة 5 دقائق |
Bu sabah da aynı arızayı yaptı. Tamiri yarım saat sürdü. | Open Subtitles | الشئ نفسه حصل هذا الصباح أستغرق حوالي نصف ساعه ليتم إصلاحه |
Affedersin anne, biraz uzun sürdü. Al, gözlüğün. | Open Subtitles | آسفة أننى قد تأخرت كثيراً يا أمى ها هى نظارتك |
Yolculuğumuz otobüsle 1 hafta sürdü ve neredeyse birkaç defa yakalanıyorduk. | TED | إستغرقت الرحلة أسبوعاً بالحافلة وكاد أن يتم القبض علينا عدة مرات |
Bu çete olayı hariç Neden bu kadar uzun sürdü? | Open Subtitles | ماعدا عصابة الدراجة هذه ماذا الذي يستغرق منك كل هذا؟ |
Kamyonetini ormana doğru sürdü kimseye de bir şey demedi. | Open Subtitles | قاد شاحنته فقط إلى الغابة ، لم يقل شيئا لأحد. |