Anlaşmaya gidip gitmeyeceğimi görmek istiyor. Bu bir sınav, değil mi? | Open Subtitles | يريد أن يرى إذا اعترفت بتهمة أقل إنه اختبار أليس كذلك؟ |
Ancak bazı insanlar sınav öncesi iş göremez hâle geliyorlar. | TED | ولكنّ البعض يتعرّض لقلق ما قبل الاختبار والذي يُقعد صاحبه. |
Bu bir sınav. Söz konusu sınavı geçmeden istediğim şeyi alamayacağım. | Open Subtitles | هذا إختبار , لا أحصل علي ما أريده إلا إذا اجتازته |
Şimdi ben mevcutu alır almaz, memur sınav kağıtlarınızı verecek. | Open Subtitles | والآن، بعد التأكد من حضوركم سيقوم الموظف بتسليمكم أوراق الإختبار |
sınav soularını mı yoksa annemin konuşmalarını mı hatırlıyayım? Sonu! | Open Subtitles | هل يَجب عليّ أن أتذكر إجابات الامتحان أو كلام أمي؟ |
O sınav için bütün hafta çalıştık. | Open Subtitles | قضينا كل الأسبوع في المراجعة من أجل ذلك الإمتحان. |
O karı varya, sadece sınav olduğunda böyle konuşmaya başlar. | Open Subtitles | إنها لا تتكلم مع التلاميذ إلا عندما تقرر إجراء امتحان |
Genç bir kadının çok güzel notları vardı, fakat sınav puanları o kadar yüksek değildi. | TED | امرأة شابة كانت درجاتها رائعة، ولكن نتائج الاختبارات لم تكن عالية بالمقابل. |
Sanırım bir şekilde senin saygını kazanmış uyguladığın sınav neyse geçmiş olmalı... | Open Subtitles | من الواضح انها كسبت احترامك و لقد تجاوزت اي اختبار اعطيتها اياه |
İkinci olarak, Finlandiya'da standartlaştırılmış sınav sistemi yok. | TED | وثانيا، لا يوجد هناك اختبار قياسي في فنلندا. |
Yoksa bitmemiş bir işin stresi veya gireceğiniz bir sınav ya da istemediğiniz bir aile toplantısı? | TED | أم التوتر حيال عمل لم تنجزه، أم اختبار على الأبواب، أم لقاء عائلي لعين؟ |
Kısacası bizim yardımımız olmaksızın sınav alanını bulmak neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | بمعنى آخر يستحيل الوصول إلى موقع الاختبار بدون مساعدة المُردشين. |
Başarısız olduklarında ise, aptal oldukları için değil, sınav adaletsizce hazırlandığı içindir. | TED | عندما أخفقوا، لم يكن ذلك لأنهم كانوا أغبياء، بل فقط لأن الاختبار كان غير عادلاً. |
Koç, eğer sınav olacağımızı söylerseniz bu habersiz sınav olmaz. | Open Subtitles | آيها المدرب ، إنه ليس إختبار مفاجيء لو أخبرتنا عنه |
En iyi sınav sonucu, yanında kan testi olmadıkça bir anlam ifade etmiyordu. | Open Subtitles | حتى أعلى درجة إختبار لن تهم, ما لم تتماشى مع إختبار الدم |
sınav boyunca ceketlerin altına saklanacağım... Ve herşeyin iyi gitmesini ümit edeceğim. | Open Subtitles | أثناء الإختبار سأخبئ الكتب تحت معاطف كثيرة وأتمنى من ذلك أن ينجحني |
Bu sınav öğrencinin okuma, yazma veya aritmetik yeteneğini ölçmez. | Open Subtitles | هذا الإختبار لا يقيس كفاءة طالب فى القراءة والكتابة والحساب |
Her zaman test edildiğimiz şeyi yaşayacağız ve bunun bir kısmını sınav yöntemleri oluşturuyor. | TED | نحن دائما نجد ما نبحث عنه، وجزء مما نبحث عنه هو في طريقتنا في الامتحان. |
SAT sınav kitapçığını 5 dakika önce açtım. | Open Subtitles | لقد فتحت نموذج الإمتحان قبل بداية الإمتحان بخمسة دقائق |
Öğrencilerimizden tek istediğimiz sınavlarının tutarını karşılamak. sınav başı 100 dolar. | TED | كل ما نطلبه من طلابنا هو تغطية تكلفة اختباراتهم 100دولار لكل امتحان. |
Diyordum ki, acaba tekrar girebileceğin bir sınav gibi midir bu? | Open Subtitles | أتساءل إذا ما كان من الاختبارات التي يمكن اعادتها. |
İlk dönem notunuz için bu sınav çok önemli. | Open Subtitles | هذا الأختبار يحسب بشكل كبير في درجة الإختبار النصفي |
sınav bir sihirbaz gibi düşünüp hareket etme yeteneğinizi sınıyor. | Open Subtitles | تجارب أختبار قدرتك على التفكير والتصرف مثل الساحر |
- Bütün mesele toplum hizmeti. Üniversiteler artık sınav sonuçlarına bakmıyor. | Open Subtitles | كلّ شيء يتعلق بخدمة المجتمع، لم تعد الجامعات تهتم بنتائج الإختبارات. |
İnsanlar sınav sorularını çalarlar, kütüphanedeki araştırma materyallerini saklarlar, ve Profesörlere yalan söylerlerdi. | Open Subtitles | الطلبة كانوا يسرقون الامتحانات و يخبأون الكتب الهامة من المكتبة ويكذبون علي الأساتذة |
Kraliçenin gerçekten değişip değişemeyeceğini gösterecek bir sınav yapma imkanı vereceğim sana. | Open Subtitles | أقدّم لكِ اختباراً يحدّد فيما إذا كان باستطاعة الملكة أنْ تتغيّر فعلاً |
Şimdi, sen ve ben şu son sınav olayı üzerine küçük bir konuşma yapmalıyız. | Open Subtitles | لذا، يجب أن يكون عندنا كلام صغير حول هذا التحدي النهائي. |
Kimseye söyleme, ama eski okulumdaki en iyi arkadaşım, bir sürü SAT sınav sorusu çaldı ve bunu benim üstüme attı. | Open Subtitles | لا تخبري أحدا، ولكن صديقتي المفضلة من مدرستي القديمة سرقت مجموعة من أسئلة امتحانات القبول ومن ثم ألقت اللوم علي |