Bu bir seçim değildi yapmak zorundaydık, çünkü sonuçta, Sadece tek bir esasa hizmet edebiliriz. | TED | يجب ألا يكون هذا خيارًا علينا اتخاذه، لأنه في نهاية المطاف، يمكننا أن نخدم سيداً واحداً فقط. |
Sadece tek bir şey yanlış gidiyor, yüz tane şey doğru gidiyor. | Open Subtitles | شىءً واحداً فقط لم يكن على مايرام, يقابله مئات الأشياء الأخرى التى تمت بطريقة صحيحة. |
Bunun yerine, geriye dönüp baktığında farklı şekilde yapmış olmayı dilediği Sadece tek bir şey olduğunu ifade etmiştir. | Open Subtitles | بدلا من ذلك نظر للوراء ، كان هناك شيء واحد فقط قبل كل شيء تمنّى بأنّه يفعله بشكل مختلف |
Kıçınızı kurtarmak için Sadece tek atış hakkınız var | Open Subtitles | لديكم طعنة واحدة فحسب كى تنقذوا مؤخراتكم |
Sadece tek bir amacınız var. Oda. Verdiğim emirleri yerine getirin. | Open Subtitles | لديك هدف واحدٌ فقط وهو أن تتبعي أوآمري التي أمنحكِ إياها |
Sonunda, Sadece tek bir kişi kalabilir. | Open Subtitles | في النهاية يمكن أَن يكون هناك فقط واحد |
Kılıcından vazgeçen bir savaşçı.. ..Sadece tek bir şekilde yorumlanabilir. | Open Subtitles | المحارب الذي يتخلص من سيفه يمكن وصفه بطريقة واحدة فقط |
Sadece tek bir şeyi düşünüyordu... kaçmayı. | Open Subtitles | كان يفكر بشيء واحد فحسب.. وهو الرحيل عن الحياة. |
Benim vücudumda, bence Sadece tek bir kadını etkileyebilirsin. | Open Subtitles | مع جسدي, أعتقد أنك ستجذب نوعاً واحداً فقط |
Ofiste elinizde bir dergi tutarak yürürseniz o dergi sadece ama Sadece tek bir şey söyler. | Open Subtitles | اقصد ، أنك تمشي الى مكتبك حاملاً مجلّه وتلك المجله تقول شيئاً واحدا وشيء واحداً فقط |
Ama bu burada işe yaramayacak bay Porter, çünkü ben Sadece tek bir şey istiyorum. | Open Subtitles | لكن لن يجدي هنا يا سيد بورتر لأنني أريد شيئاً واحداً فقط |
Afrika'da Sadece tek bir balık kartalı türü olduğundan, rakipleri de yoktur. | Open Subtitles | هناك نوع واحد فقط من عقاب السمك بأفريقيا ليس له خصوم صريحة |
Bildiğimiz şekliyle Zaman, Sadece tek bir yönde algıladığımız bir boyuttur. | Open Subtitles | الوقت كما نعرفه، بُعد من الأبعاد نمارسه في إتجاه واحد فقط. |
Aklında Sadece tek şey var, tek şey. | Open Subtitles | هناك فكرة واحدة فحسب بعقلك، فكرة واحدة. |
Ona bakacak doğru insanları buluncaya kadar Sadece tek bir gece. | Open Subtitles | ...ـ أين تلك الـ ـ إنها ليلة واحدة فحسب حتى نجد الأشخاص المناسبين ليعتنوا به |
- Sana söylediklerimi unutma. - Sadece tek bir şey. | Open Subtitles | . تذكّر ما أخبرتُكَ إياه . شيءٌ واحدٌ فقط |
Maalesef, bizim yaşadığımız dünyada Sadece tek tip güzelliğin farkına varılıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ، نحن بشكل مباشر في عالم... حيث فقط واحد مِنْ نوعِ الجمالِ معترف بهُ أكثر. |
Bu tüm şirketleri dünyada başarılı kılan bir şey var ortak bir noktada buluştukları Sadece tek bir şey: Hiçbirisi tek bir kişi tarafından başlatılmadı. | TED | هناك صفة واحدة فقط مشتركة بين كل الشركات العالمية الناجحة، أمر واحد فقط: لم تنشأ شركة بمجهود شخص واحد فقط. |
Son yansım bu, bu da insanlığın büyük problemlerini çözecek alet. O da teknoloji. Para değil. Sadece tek bir şey -- o da odaklanmış ve hırslı bir insan aklı. | TED | وهذه هي شريحتي النهائية لكي نحل تحديات الانسان الكبيرة .. لايتوجب علينا الاعتماد على التكنولجيا او المال . .. انما على شيء واحد فحسب شغف والتزام العقل البشري |
Bu dünyada Sadece tek bir isteğim var - benim için çalacağınız şeyi elimde tutmak. | Open Subtitles | لدي امنيه واحده فقط فى هذا العالم ان احمل فى يدى الشىء الذى ستسرقه لي |
Ondan sonra Sadece tek bir iddiam oldu. | Open Subtitles | بعدها كان لدي تحديًا واحدًا، تحديًا واحدًا فقط لا غير |
70 tane gerçek birim adamı, Sadece tek bir hedefleri olan kardeşler: pislikleri İtalya'dan siktir etmek. | Open Subtitles | فريق مكون من سبعين رجلا اخوه,لديهم هدف واحد وهو تنظيف ايطاليا من القذاره |
Sadece tek bir bakış açısını inatla takip etmeyecekler. | Open Subtitles | لن يصرّون على اتباع وجهة نظر واحدة وحسب. |
Sadece tek bir adam olsaydı, eminim onu engelleyecek bir şeyler yapılırdı. | Open Subtitles | لو كان فقط رجل واحد أنا متأكد أنه كان هناك ما يوقفه |
Ve Sadece tek çözüm olduğu için değil; ama en iyisi olduğu için. | Open Subtitles | ليس لانه الحل الوحيد بل لانه الحل الافضل |