"sorun değil" - Traduction Turc en Arabe

• لا مشكلة
• لابأس
• لا توجد مشكلة
• لا عليكِ
• لا يهم
• ما يرام
• لا مشكلةَ
• لا تقلق
• لا أمانع
• لا مشكله
• لا باس
• فلا بأس
• هذا جيد
• هو بخيرُ
• لا يوجد مشكلة

- ...ve sakın taşları düşürme. - Harika, Sorun değil.
و لا تترك أي حجارةٍ تسقط أه، رائع، لا مشكلة

Sorun değil. Eğer sen orada olmasaydın hamburgerlerin tadı iyi olmazdı.
لا مشكلة البرغر لن تكون جيدة المذاق إذا لم تكن هناك

Banyo sırası için kavga etmeye pek hevesli olduğumu söyleyemem, ama Sorun değil.
لايمكنني القول انني اتطلع الى القتال من أجل المياه الساخنه لكن لابأس بذلك

Çoğunuzun bildiği gibi, bu Sorun değil çünkü bu noktayı silebilirim.
لا توجد مشكلة كما يعلم معظمكم لأنه بامكاني مسح تلك النقطة

- Aslına bakarsan, hayır. Biz de tam... - Sorun değil, gerçekten.
فى الحقيقة , نحن كنا على وشك الذهاب لا مشكلة فى الواقع

Sorun değil, bir helikopter ayarlayıp seni istediğin yere direkt bırakabiliriz.
لا مشكلة, يمكننا تدبر أمر مروحية حتى تأخذك إلى هناك الأن

Sorun değil, Senatör. Çocuk servisi kontrol için yarın uğrar.
لا مشكلة يا سيناتور ستأتي خدمة رعاية الطفل لتفقدها غدا

Rica ederim efendim. Sorun değil. İyi günler Memur Bey.
أجل سيدى، لا مشكلة أتمنى لك يوم جيد، أيها الشرطى

Sorun değil. Üç tane kol var. Ne kadar çok o kadar iyi.
حسنا لا مشكلة في ذلك، عندي ثلاثة أجهزة تحكم، سيكون ذلك أكثر مرحا

Sorun değil, Sorun değil. Çevremde her zaman olan şeyler.
لابأس , لا بأس , فالشراب يقبعُ حولي طوال الوقت

Sorun değil. Sadece o kadar iyi bir adam olmadığını söylüyorum.
هذا لابأس فيه , ما أقوله فقط إنه ليس رجل لطيفُا.

Ama bu Sorun değil. Salıverin ve bir sürü parayla ödüllendirin onu.
لكن لابأس بذلك ، فلنُسامحه ونُكافئه بكم كبير من الأموال يا عزيزي

- Sorun değil, senin hatan değildi. - Başka şansım yoktu.
لا توجد مشكلة ، إنه ليس خطئك لم أملك خياراً آخر

Sorun değil. Eve git. Ailenin dediği gibi, git buradan.
لا عليكِ,إذهبى إلى منزلك و غادرى كما قال لكِ أهلك

Ama Sorun değil. Biz cesur olanı ağırlamaktan mutluluk duyarız.
لَكن لا يهم نحن نوَدُّ أَن نرحب بأيّ شجاع جداً

Sorun değil. Depresyon bir sıkıntı değil. Eğer depresyon geçiriyorsanız, iyi olacağınızı biliyorsunuz.
لا بأس بالاكتئاب. إن كنت تعاني منه، فاعلم أنّك ستكون على ما يرام.

Oh, Sorun değil. Köpeğin cinsi nedir?
أوه، لا مشكلةَ أَيّ نوع من الكلاب لديكَ؟

-Evet. Yanlış otobüse binmişsiniz. Sorun değil, merak etmeyin.
أولا انت في الباص الخطأ لا تقلق ستكون بخير

Güneş orada hiç batmıyor, ki bu benim için Sorun değil.
, حيث لا تغيب الشمس أبداً و انا لا أمانع هذا

Nakit paran yoksa Sorun değil, kredi kartı da olur.
, ليس لديك نقود, لا مشكله بطاقة الإتمان لا بأس بها

Sorun değil. Bugün seninle ilgilenmek istemiyorlardır zaten.
هذا لا باس به , على الارجح هم لا يريدون التعامل معك بأي حال

Eğer bunu fark eden tek kişi bensem, Sorun değil.
, و لو أنني الوحيدة التي ترى هذا فلا بأس

Bu Sorun değil. Kırık bir kalbinin olması, bir şeyleri denediğini gösterir.
هذا جيد لديك قلب مكسور من قبل فهذا يعنى أنك يمكن أصلاحك

Sorun değil, bütün dünya beni Theresa'nın mektuplarından okusun.
هو بخيرُ. أنا سَأَتْركُ فقط العالم إقرأْ عنّي في رسالةِ تيريزا.

Andy Dufresne 1949'da içeri girdiğinde ve benden Rita Hayworth'u hapishaneye onun için getirmemi istediğinde ona, "Sorun değil" dedim.
لذا عندما جاء أندى دفرين عام 1949 و طلب منى أن أهرب له ريتا هيوارث الى السجن قلت له لا يوجد مشكلة